Türkiye, Mart ayında yapılacak olan yerel seçimler sürecine iyice yaklaştığı bu günlerde siyasi partilerin belediye başkan adaylarının açıklanmasına odaklanmış durumda. Bu minvalde Kırşehir’imizin de siyasi partilerinin seçime gidecek adaylarının artık netleşmesiyle siyasi arenamızda hararet ve hareketin arttığı görülmekte.

Malum olduğu üzere Kırşehir Merkez’de de siyasi partiler ittifaklar mücadelesi ile belediye başkanını belirleyecekler. Hali hazırdaki sevilen ve sayılan, dürüstlüğü ile tescillenmiş Belediye Başkanı Sayın Selahattin Ekicioğlu’nun karşısına Cumhur İttifakının kimin çıkacağına dair pek çok kulis bilgileri sızmıştı ancak AK Parti’nin Sayın Osman Arslan ile yarışa katılacak olması Kırşehir’deki seçimi görünüş itibari ile çekişmeli hale getirdi. Zira Osman Bey de ilimizde sevilen sayılan bir isim olarak AK Parti adına gerçekten çok iddialı bir aday tercihi oldu. Ancak bu ittifaklara dayalı yapılacak seçim yarışında tek başına yetecek mi?

AK Parti sadece partiler nezdinde seçime gitse şansı belki daha yüksek olacaktı, lakin Cumhur İttifakı ile seçime gidecek olması Kırşehir MHP teşkilatından ne kadar destek alabileceklerine dair ciddi endişeler doğurmuş gibi gözüküyor. MHP İl Teşkilatının Kırşehir ülkücü camiasından tamamen kopuk ve ülkücü camia tarafından kendi hallerinde particilik yapmakla itham ediliyor olmaları mevcut MHP il yönetiminin AK Parti’ye yeterince oy getiremeyeceği endişesini doğurduğu yönünde bir atmosfer var. Sokağın nabzına baktığımızda bu endişenin hem MHP, hem de AK Partili siyasilerde oldukça güçlü olduğu gözlemleniyor. Bunun en büyük sebebi olarak sokaklarda, mevcut MHP teşkilatının genel merkez ataması ile gelip sonrasında ise tüm kongrelerini tek adaylı kendi yazdığı delegelerle seçilerek yapması nedeniyle ülkücü camia tarafından kabul görmemeleri ve meşru bir başkan olarak tabanda itibar kazanamamış olmalarıiddia ediliyor.

MHP Kırşehir Teşkilatı İl Başkanı’nın Cemil Cahit Pişkin olduğu döneminde altın bir çağ yaşadığı ülkücü camiada çokça konuşulur. Bunun en önemli sebebi ise Sayın Pişkin’in bırakın sadece ülkücüleri Kırşehir’deki herkesle temasta olması, sağcı solcu ayırt etmeden hiçbir hemşerisinin ne düğününü, ne de cenazesini kaçırmaması olarak bilinir. Sayın Pişkin’in yoğun emek ve çalışmalarının o dönemde MHP’ye çok olumlu yansımaları olmuş, MHP ilimizde vekil de çıkarmıştı. Oysa mevcut yönetim bırakın düğünlere, cenazelerde bile zor gözükmektedir. Daha önce sosyal medyada defalarca pek çok ülkücünün “Cenazeme bile gelmeyen mevcut yönetime hakkımı helal etmiyorum, onları Allah’a havale ediyorum’” gibisinden paylaşım ve yorumlarını okur anlam veremezdim. Meğer ne haklılarmış. Zira mevcut MHP yönetimine HAKKIMI HELAL ETMEDİĞİME dair bir paylaşım yapmak bana da nasip oldu. Paylaşımın altına bir başka ülkücü arkadaş “iki ay önce babam vefat etti, bana da gelmediler, ne yapacaksın bunlar böyle” şeklinde bir yorum yaptığında mevcut yönetimin ülkücülerle hiç bir alakası olmadığını, belki de adam seçerek keyfiyet siyaseti ile MHP’yi uçuruma sürüklediklerinden bir kez daha endişe ettim.

Ben yıllarca MHP teşkilatlarında çalıştım, Ar-Ge’de görev aldım, MHPİl Başkan Yardımcılığı iki dönem yaptım, MHP İl Genel Meclisi Üyeliği ve Grup Başkan Vekilliği yaptım, MHP Belediye Başkan aday adayı oldum v.s. Geçtiğimiz haftalarda ben de kıymetli babamın ahirete intikali nedeniyle cenaze acısı yaşadım. Dost ve akrabalarımız yanında her partiden pek çok siyasi de CHP’lisi, AK Partilisi, İYİ Partilisi sağ olsunlar acımı paylaşmak için taziyeme geldi. Bir tek MHP teşkilatı pek çok ülkücüye yaptığı gibi benim de cenazemi ve acımı görmezden geldi. Ben de de sosyal medyadan bunu mevcut yönetime hakkımı helal etmeyerek paylaştığımda pek çok ülkücü eş dost arkadaş beni arayarak doğru olup olmadığı şaşkınlıklarını gizleyemeyerek bana sordular.

Şimdi bu mevcut MHP yönetimi iyi ve kötü günlerinde bugüne kadar hiç arayıp sormadıkları binlerce ülkücüden, dahası benden ve çevremdeki yüzlerce yakınımdan MHP adına Kırşehir için hangi yüzle oy isteyecekler merak etmemek elbette mümkün değil! Sırf benim ülkücü çevrem ile yakınlarım olan onca eş dost akrabamda MHP teşkilatına karşı oluşan tepkiyi bile anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Gerçi mevcut yönetim yukarıdan atanmış ve tek adaylı kendi yazdıkları önceden belirlenmiş delegelerle kongrelerde seçimler yaşamış olmanın rahatlığı ile bugüne kadar ülkücü tabanı tabiri caizse hiç sallamadıkları, kendilerini ülkücü iradenin çok üstünde bir güç aynasında gördükleri ülkücü camiada zaten herkesçe hep konuşuluyordu. Kimileri teşkilattan birilerinin sokaklarda Kurtlar Vadisi dizisi oyuncuları gibi yürümelerini yahut da parti binasında bazı yöneticilerin hangi muhalif ülkücülerin dövülmesi gerektiğine dair konuşmalar yaptıklarına dair duyduğumuz kimi söylentileri bugüne kadar siyasi bir çalışma olarak görmüş olabilirler. Ancak şimdi yerel seçimlerde AK Parti ile ittifak tapılacak olması MHP’nin bugüne kadar ki tüm bu olumsuz tutumlarının kendi topuğuna sıkılması olarak seçimlere yansıyacağı AK Parti teşkilatı tarafından da net bir şekilde okunmakta ve seçimlere büyük endişe doğurmaktadır. Osman Bey bu yüzden olsa gerek MHP teşkilatına yaptıkları ziyarette konuşmasında kendi ülkücü geçmişini ön plana çıkarma gereği duydu. Zira haklı olarak MHP teşkilatının tabanı partiden uzaklaştıran ve kaybettiren tüm olumsuzluklarına rağmen sırf ülkücü kaygılarla hareket edecek seçmenler de elbette olacaktır diye düşünülmüş olmalı.

Siyasetle az çok uğraşan her Kırşehirli bilir ki, ülkücülerin dahi ne düğününü ne de cenazesini bilmeyen ve görmeyen, sert tutumlarla idareci olmayı parti için yeterli gören, ülkücüleri partiye küstüren ve soğutan mevcut anlayışın Sayın Cemil Cahit Pişkin dönemindeki MHP yönetiminin altın çağını mumla arattığına dair yorumları sokaklarda her yerde sıkça duymak mümkün olabilmektedir.Tek adaylı kongreler sonrası kürsüden yapılan “tüm küskünleri partiye çağırıyoruz”şeklindeki hamaset siyaseti dolu konuşmaların ise gerçekler karşısında lafı güzaf olmaktan kurtulamıyor olması şeklinde izlenim oluşturması da ülkücü camiada çok acı bir tablodur. Siz ülkücüleri yok sayıp, görmezden gelip, acılarını ve sevinçlerini paylaşmayıp sonra da “buyurun partiye” derseniz, bunun sokakta nasıl yansıdığı görmek için halkın arasına inmeyi göze almanız gerekir.

Öyle seçim yaklaştığı zamanlar 15-20 kişi ile caddelerde esnaf eli sıkarak gezinmek ve sosyal medyada resimler paylaşmak elbette bir partinin tabanında kabul gördüğü anlamına gelmeyecektir. Bunu son yıllardaki seçimlerde MHP’nin Kırşehir’de yaşadığı vahim yenilgi ve oy kayıpları ile zaten herkes gördü. MHP’nin Kırşehir’de içinde bulunduğu hazin ve vahim tüm olumsuzlukları Cumhur İttifakı adayı Sayın Osman Arslan’ın en büyük talihsizliği olacak gibi gözüküyor.

AK Parti her ne kadar iyi bir adayla güzel bir çıkış yapmış gözükse de seçime Cumhur İttifakı ile girecek olması, destek umduğu MHP’nin ilimizde tabanından tamamen kopuk, hatta tabanla kavgalı olmasının ne büyük bir handikap olduğunun gerçeğini değiştirmiyor. Bu gerçek ise çok enteresandır ki herkes tarafından da biliniyor, sokaklarda AK Partili ve MHP’lilerce de açıkça konuşuluyor. Benim buraya yazdıklarım ise sadece zaten herkesin bildiğini ve konuştuğunu daha derli toplu bir şekilde yazıya dökmekten başka bir şey değil.

Son olarak ilçeler bazında Cumhur İttifakının yaptığı büyük bir taktik hataya değinmek isterim. İlimiz merkezinde AK Parti adayının MHP tarafından desteklenecek olması, ancak bilhassa iki büyük ilçemiz Kaman ve Mucur’da ittifak kurulmaması, en azından ilçelerin birinde dahi olsa MHP adayının AK Parti tarafından desteklenerek bir Cumhur İttifakına gidilmemesi Merkez’deki seçimlere oldukça olumsuz yansıyacaktır. Bu hususta hem MHP’li, hem de AK Partililerle yaptığım istişarelerde herkesin hem fikir olduğunu gördüm. Eğer en azından bir ilçede MHP adayı desteklenseydi Merkez ilçede ülkücü seçmenleri bir nevi altında kalmama, ahde vefa, mütekabiliyet, hani adına ne derseniz deyin daha fazla AK Parti’ye kanalize edebilecekti. Ancak Mucur ve Kaman’daki MHP ve AK Parti arasındaki yarış Merkez seçimine olumsuz yansıyacak gibi gözüküyor. Seçim sürecinde siyasi partilerimizin analizlerini, değerlendirmelerini, bilhassa sokağın nabzını buradan elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim.