Konuşan: Turgay Mutlu

1- Ahiler kimdir? Türkmen midir?
Ahi sıfatı, 11-12-13. yüzyıllarda Anadolu’da oluşan Türk-Türkmen düşüncesinin genel adıdır. İktisadi, sosyal, dayanışmacı, üretken toplum düzenini kuran Anadolu tipleridir. Türkmen, Türk’ün başka bir yapısıdır. Anadolu’yu Türkleştiren topluluklara ilk bakışta “Türkmen” denmiştir. Anadolu’ya daha çok güneyden gelenlere bu ad verilmiştir. “Ahi” kelimesi de kardeş, candan kişi demektir. Dayanışmacı bir üretim ruhunu ifade eder. Üretimde, tüketimde sosyal adaleti ve sosyal güvenliği temsil eder.

2- Ahiler, Oğuzlar’ın hangi boyundandır?
Ahilerin hangi Oğuz boyundan olduğu önemli değildir. Önemli olan, bütün Oğuz boylarını kapsamasıdır. Genellikle Osmanlı Devleti’ni kuran Kayı boyundan olduklarına dair bilgiler mevcuttur. Fakat Ahi düşüncesi ve kuramı, Anadolu’da bulunan bütün boyları, bütün kökenleri, bütün aşiretleri kapsayan bir yaklaşımdır. Bunun için de anlamı “kardeşim” demektir. Dinleri, dilleri, mezhepleri, inanç ve ibadetleri ne olursa olsun; üretim tarzı, meslek ve sanat erbabı olmaları yolunda teşkilatları her kesimi kucaklamıştır. Ortak payda iş ve üretimdir. İş ve işçi dayanışması, sosyal-iktisadi dengedir. Bu bakımdan Ahiler, 120 alanda iş ve üretim alanı yaratmışlardır. Tarihte Ahilik, sendikal sistemleri içermiştir. Dünyadaki ilk sendikal sistem Ahiliktedir.

3- Adil Gülvahaboğlu kimdir? Kendinizi özetler misiniz?
Artvin-Ardanuç-Tosunlu doğumluyum. İlk ve ortaokulu ilçemde okuduktan sonra Adana-Düziçi Öğretmen Okulu’nu bitirdim. Fark dersleri vererek Erzincan Lisesi’nden de diploma aldım. Amacım üniversiteye girmekti, öyle oldu. İki yıl A.Ü. Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okudum. Erzurum Eğitim Fakültesi’ni bitirerek lisansımı tamamladım. Daha sonra yeniden üniversite sınavlarına girerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum.

Bu arada Erzincan Lisesi, Tavas Lisesi, Kırşehir Kale Ortaokulu ve İstanbul Zeytinburnu Abdülhak Hamit Ortaokulu’nda Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yaptım. Birlikte avukatlık da sürdürdüm. Her iki kamu mesleğinden emekli oldum. Ahi yurdu-Bektaşi yurdu Kırşehir’de 40 yıldır avukatlık yapmaktayım.

Yazı ve şiirlerim Yenigün, Son Havadis, Varlık, Yelken, Demokrat İzmir, Oluşum, Yeni Adımlar, İmece, Yeni Ufuklar, Sanat Dünyası, Barış, Halkçı gibi gazete ve dergilerde yayımlandı. Bu yazılarımda çeşitli dallarda ödüller aldım. Atatürkçü Düşünce Derneği Kırşehir Şubesi’nin kurucu başkanlığını tam 11 yıl sürdürdüm. Buradan da emekli olmak mümkün değil. Atatürkçü düşüncenin emeklisi olmaz, olamaz.

4- Bugüne kadar kaç kitap yazdınız?
Kitaplarımı sıralamam gerekirse: Ön Yağmur (şiir), Taşlandıkça Büyüyen (şiir), Şiir ve Özdeyişlerle Atatürkçülük (araştırma), Hacı Bektaş Veli – Laik Ulusal Kültür (araştırma), Sosyal Güvenlik Öncüsü Ahi Evran Veli ve Ahilik (araştırma), Düşünceler Cumhuriyeti (araştırma), Atatürkçü Düşünce – Türk Rönesansı (araştırma), Islağını Derin Çal Yüzyılları Getirsin (şiir), Edebiyat Penceresi (deneme-makale-inceleme).

Yakında Hüzün Benim Ekmeğimdir adlı şiir kitabım ve Edebiyat Düşüncesi adlı inceleme kitabım da çıkacaktır.

5- Ankara Savaşı’nın Ahilik üzerinde etkileri olmuş mudur?
Ankara Savaşı, Anadolu birliğini parçalamıştır. Fetret Devri bundan sonra gelir. Beylikler dönemi başlar. Beylikler dönemi bir nevi federasyondur. Merkezi otoritenin dağılması, beyliklerin başına buyruk olması Ahi düşüncesinin bağımsızlık, özgürlük, milli kültür dayanışması ülkülerini zayıflatmıştır.

Ahi dayanışmasının harcı milli kültür potansiyeliydi. Timur İmparatorluğu bunun aleyhine olmuştur. Gene de Ahiler, Osmanlı’yı kurmaya, Osmanlı’ya yön vermeye muvaffak olmuşlardır. Bunun sebebi Osmanlı’yı kuran özbeöz Türk düşüncesinin varlığıdır. Karakeçili-Kayı boyları Osmanlı Devleti’ni kuran oluşumlardır.

Ahi düşüncesi hem Osmanlı’yı kurmuş hem de özde yaşadığı için Anadolu’da mayalandığı için Orta Çağ’da Ankara-Kırşehir ekseninde bir Ahi Cumhuriyeti kurmuşlardır. Bunları Sosyal Güvenlik Öncesi Ahilik kitabımda etraflı olarak anlattım. Ahilik, Anadolu’da ve Balkanlar’da alabildiğine yayılmış bir toplumsal-iktisadi oluşumdu.

Ahilik ve Bektaşilik iki kardeş kurumdur. Osmanlı Devleti, çağa bilimsel gelişmelere ayak uyduramadığı için bunları bünyesinden attı, dışladı. Çünkü bunlar laik, milli kurumlardı. Osmanlı bunlarla uyuşamadı. Kuruluşundaki harcı kabullenemedi. Bu nedenle de gerileme ve çöküş yaşamak zorunda kaldı.

Ahiler, Fetret Devri’nde de, Ankara Savaşı’nda da Osmanlı’nın yanında yer almışlardır. Timur’un yanında olmaları mümkün değildir.

6- Ahiler, Anadolu’nun çeşitli yerlerine nasıl göç ettiler?
Anadolu, işgaller, yer ve nüfus değişimiyle dolu bir alaşımdır. Moğol istilasında Ahiler, bağımsızlığı savunmuşlardır. Anadolu’da ilk kurulan Ahi teşkilatları iktisadi-sosyal alanda olduğu gibi bağımsızlık konusunda da etkin olmuşlardır.

Bacıyan-ı Rum: Anadolu kadınlar teşkilatıdır. Moğol istilasında Kayseri’yi savunan örgüt bu örgüttür. Liderleri Ahi Fatma Bacı’dır. Gaziyan-ı Rumda Anadolu askeri teşkilatıdır. Ahiyan-ı Rum Üretim ve sosyal dayanışma koludur. Abdalan-ı Rum ise Söz, saz ve kültür koludur.

Bunlar nerden bakarsanız bakın özbeöz Türk kurumları olarak Atatürk Cumhuriyeti’ni anımsatırlar. Atatürk Rönesansı da Türk kültürüne dayanmıştır. Millidir, yerlidir. Devşirme ve Öykünme değildir. İstanbul’u alıp çağ açıp çağ kapayan güç de bu Anadolu ruhudur.

Fatih Sultan Mehmet’e aşılanan ruh da bu ruhtur: Bağımsızlık, ilim ve irfan ruhu, Türk ruhu, Türk kültürü, yücelme ve yükselme ruhu! Fetret Devri ile İstanbul’un fethi arasında kısa bir süre olması bu ruhun kaybolduğu anlamına gelmez. Fetret Devri, Kurtuluş Savaşımızın yapıldığı yıllardaki gibi Türk kültürünü ve mayasını ortadan kaldırmamıştır. Yaşayan ruh, şahlanmasını da bilir ve bulur.

7- Ahilikte gelenek ve görenekler nelerdir?
Her Ahi’nin bir iş koluna üye olması esastır. Şimdiki esnaf loncaları gibidir. İş içinde üretim şarttır. Eğitim, iş ahlakını yaratır. İşsiz adam Ahi olamaz. Kalite esastır. Türk Standartları Enstitüsü’nün ilk örnekleri Ahilik’tedir. Sosyal Sigortalar ve Bağ-Kur gibi kuruluşların ilk kaynağı da Ahilik’tir. Hatta Emekli Sandığı’nın ilk örnekleri de Orta Sandıkları ile Ahilik’tedir.

Ahilik kurumunun Cumhuriyet dönemindeki örneklerinden biri de Köy Enstitüleridir: Eğitim, iş, üretim. Aile ahlakı ve iş ahlakı esastır. Emek kutsaldır. Emek sömürüsü yasaktır. Gençlik örgütlenmesi esastır. Ahilikte Fütüvvet Nameler Ahiliğin anayasasıdır. Hukuk devleti ilkesini anımsatır. Kurallar manzumesi esastır.

Ahilikte Güçlüyken bağışlayıcı olmak, Kendin muhtaçken başkalarını düşünmek, Öfkelendiğinde yumuşak davranmak, Yenileni bağışlamak, Dünya yaşayışına bağlanmak, Herkesin bir iş yaparak Ahi topluluğu içerisinde yerini alması, Kardeşlik, dayanışma ruhunu yaşatmak esastır. Etraflı bilgi için Ahi Evran Veli ve Ahilik adlı araştırma kitabıma bakabilirsiniz.

8- Osmanlı sizce Türk mü? Doğu Bizans mı?
Osmanlı elbette ki Türk devletiydi. Türk dili, Türk kültürü ve Türk medeniyeti üzerine kurulmuştur. Ancak Bizans’ı bertaraf ettikten sonra bu unsurları kendi varlığında eritmiş veya yaşatmıştır. Doğu Bizans, kültürüyle, inancıyla, diniyle, mezhebiyle yaşamını Osmanlı’da sürdürmüştür. Siyasetiyle askeri varlığıyla ortadan kalkmıştır çünkü hâkimiyet Türk hâkimiyetiydi. Bunu da Rönesansçı padişah Fatih Sultan Mehmet’in kişiliğine borçludurlar. Fatih, hümanist ve rasyoneldi. İslam-Türk rasyonalistiydi. Osmanlı, fütüvvet ehline dayanmıştır. Bunun etkisi büyüktür. Fütüvvet; soy temizliği, mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık, cömertlik, merhametli olma esasları demektir. Esnaf örgütlenmesinin kökü budur. Bu kök, Atatürk’e Gençliğe Hitabe’yi yazdırmıştır. Ruh aynı ruhtur.

Ahileri yaratan ruh; Türk kültürü, Türk ruhudur, Türk dili ve Türk medeniyetidir. Neşet Çağatay’ın ifadesiyle “Ahilik bir Türk kurumudur!” Damarı damara bağlayıp, Ahilik kurumundan Cumhuriyet Türkiye’sinde her alanda yararlanmak zorundayız.

Ahilik dinamik insandır bütün meslek dallarını kapsar. Sadece esnaflık zanaat sanat alanını değil her alanını kapsar. Kapsamına almalıdır. Ahilik iş ve aş medeniyetidir.

Ahilik yaratıcı ve yapıcı sanat ölçüleri ile geliştirilseydi, Türkiye’miz şimdi aş, iş, para ve pula muhtaç olmazdı. Siyasi partiler, karıncaları ve kurbağaları bile partizan yaptılar, siyasallaştırdılar. Nereye gitsen, ilim, irfan, sanat, zanaat, üretim… Kimse bunların yüzüne bakmıyor. Varsa da partizanlık, yoksa da partizanlık! Partizanlık kadar rezillik, utanmazlık yoktur. Partizanlık, yurttaşları parçalamaktadır, paramparça etmektedir.

Fikre, ilime, kültüre dayanmayan politika rezilliktir, utanmazlıktır, arlanmazlıktır. Ahiliği bu bağlamda Türk ve Türkmen kültürünün özü saymak gerekir.

Bu mükemmel konuşmaya sebep olduğunuz için çok teşekkür ederim. Ahilik, Türk kültürünün dağları, denizleri aşıp sarp kayaları kırıp Atatürk metoduyla buluşan bir kültürdür. Ahilik, partizanlığı ve kayırmacılığı lanetler ve ortamından kovar. Siyasal iktidar, sıçanları bile partizanlaştırmaktadır.