Yıllar yılı Kırşehir’in sahipsizliğini yazdım durdum.
Düzelir umuduyla eleştirdim, yol gösterdim, çırpınıp durdum.
Birkaç gün önce bir vesileyle katıldığım Konya’daki “Uluslararası Ahilik Fuarı ve İş Ahlakı Zirvesi”nde bir kez daha gördüm ve anladım ki Kırşehir sahipsiz kalmaya devam ediyor ne yazık ki…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen Ahilik ve iş ahlakı konulu fuar Türkiye’nin en büyük kongre merkezleri arasında yer alan Selçuklu Kongre Merkezinde 27-30 Kasım tarihleri arasında yapıldı. Fuarı organize eden firmanın yaşattığı aksaklıklar katılımcılar tarafından tepki alsa da Ahilikle ilgili faaliyetlerde Kırşehir adının hiçe sayılması beni daha da üzdü.
Fuar’a İstanbul’dan katılan Ahilik Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfının etkinlikleri olmasa belki de Ahilik ve Ahi Evran-ı Veli hazretlerinin Kırşehir’le olan irtibatı ne yazık ki unutulacak ve unutturulacaktı. Onların organize ettikleri Şed kuşatma ve diğer etkinliklerde Kırşehir adı geçti de bir nebze olsun sevinç kaynağımız oldu.
Ahiliğin içinde barındırdığı felsefe ve ilkelerin evrenselliğinden şüphe yok. Ahiliğin salt Kırşehir’e sıkıştırılması gibi dar ve yerel bir zihniyete de taraftar değiliz. Ahiliğin tüm Türkiye’de tanıtılarak bu felsefenin ulusallaştırılması benim de önemli beklentilerim arasındadır. Hatta konunun uluslararası zeminde tanıtılarak tüm dünyada hak ettiği yere kavuşturulması elbette ki temel hedeflerden biri olmalıdır.
Konya’da yapılan Ahilik fuarına da bu gerekçelerle bir sözümüz olamaz.
Fakat bizim bu konudaki üzüntümüz ilk kez düzenlendiği ifade edilen “Uluslararası Ahilik Fuarı ve İş Ahlakı Zirvesi”nin başlangıç mekânı Kırşehir olmalıydı.
Niye mi?
Bir kere, Ahiliğin merkezinin Kırşehir olduğu bütün bilimsel çalışmalarda tescillenmiş bir gerçektir.
Aynı şekilde, 2014 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkartılan Ahilik Ansiklopedisinde yani devletin resmi bir yayın organında da Kırşehir’in Ahiliğin başkenti olduğu özellikle vurgulanmıştır.
İlk ve ortaöğretim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ders kitaplarında da Ahiliğin merkezi olarak Kırşehir adı geçiyor.
Ve daha nice gerekçe ve gerçekler Ahilik ve Kırşehir’i ayrılmaz bir bütün olarak tarihe geçirmiş.
Bu sebeple Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen konusu Ahiliğe özgülenmiş bir etkinliğin yeri olarak da öncelikle Kırşehir düşünülmeli, teklif edilmeli, gerekirse bu hususta bir lobi oluşturularak zorlanmalıydı.
İlki Kırşehir’de olduktan sonra gelecekte düzenlenecek etkinliklerin yeri olarak başta Konya olmak üzere Ahiliğin teşkilatlanmasında öncülük etmiş diğer şehirlerimizin de ev sahipliği yapmasından Kırşehirliler olarak onur duyarız.
Hadi bütün bu iyiniyetli düşünceler atlandı diyelim. Kırşehirliler bu etkinlikte niye yerini almadı. Kırşehir’i temsil eden ilgili kişi ya da kurumlar davet mi edilmedi yoksa davete icabet mi gösterilmedi?
Fuarın açılışında ve takip eden diğer etkinliklerde izlediğim konuşmacılar doğal olarak Konya’yı Ahilikle bütünleştirerek öne çıkardılar. Konya Valisi, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı ve Konya Esnaf Odaları Başkanı katılımcılara hitap ederlerken, Ahiliğin merkezinin Konya olduğunu ima edercesine konuştular, bu yıl ilki kutlanan fuarın önümüzdeki yıllarda daha da görkemli kutlanacağını belirtip şimdiden hazırlıklara başlamış görünüyorlardı.
Hadi ev sahibi olarak Konya’nın yöneticileri böyle konuştular. Peki Aksaraylı eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşçı’ya ne demeli? Tuttu, fuarın son günü yapılan bir konferansın açılış konuşmasında Ahiliğin önemini anlatırken Aksaray’ın da Konya gibi Ahiliğin önemli merkezlerinden biri olduğu söyledi söylemesine de Kırşehir’in adını bile anmadı ne yazık ki. Kendi memleketinin adını ön plana çıkarma duygusuyla hareket edilmiş bu konuşmayı dinlerken Kırşehirim adına doğrusu hayıflandım.
“Ahiliğin merkezi Konya’dır” denilerek Kırşehir geri plana atılıyor, adeta silinip, gelecek yıllara dair Ahilik etkinlikleri planında Kırşehir’in öncü konumu unutturuluyor gibiydi.
Bir kez daha ifade etmeliyim ki, derdim Ahiliğin Kırşehir dışında etkinliklere konu olması değil, bundan Kırşehirliler olarak onur duyarız. Ama mesele bu tür etkinliklerde Ahiliğin kaynağı konumunda bulunan Kırşehir’e de atıfta bulunulup anılmasıdır.
Tüm bunları yaşarken yıllar önce Kırşehir’deki bir Ahilik töreninde o günkü konuklardan Isparta Esnaf Odaları başkanının “Ey Kırşehirliler, gülünüze sahip çıkmadınız gülünüzü aldık, halınıza sahip çıkmadınız halınızı aldık, bir araya gelmezseniz, el ele vermezseniz bir gün gelir Ahiliğinizi de kaybedersiniz” bağlamında yaptığı ibretlik konuşma geçti gözlerimin önünden…
Meğerse ne kadar haklıymış Ispartalı Esnaf Odaları başkanı…
Kırşehir esnaf teşkilatlarının yöneticileri ve Kırşehirliler 40 yıl önce uyarıldı uyarılmasına da aradan geçen onca yıl ders alınmadan geçirilmişe benziyor maalesef…
Kırşehir’de son yıllarda sönük geçtiğini dile getirdiğimiz Ahilik kutlamaları belki de Konya’daki bu fuarda da yapıldığı gibi Kırşehir merkezli olma özelliğini kaybediyor, kaybettiriliyor gibi…
Bu duygu ve düşüncelerle elem duyarken, gözlerim Kırşehir’i Ahilik adına temsil edebilecek kişi ya da kurumları aradı. Davet edilmemiş olma ihtimalinde bile büyük bir kalabalıkla Konya’daki fuarda yerlerini almalılar, standlar açmalılar, Kırşehir’i Ahiliğin merkezi olarak anılması için çaba göstermeliydiler.
Öyle mi peki?
Ne Kırşehir Esnaf Odaları ne de Kırşehir Ticaret ve Sanayi Odası yerini aldı fuarda!
Kırşehir’de kendini sanayici ve iş adamı pozunda gösterip caka satanlar hem ürettiklerini tanıtmak hem de Kırşehir’i temsil etmek için bu fuarda yerlerini alamazlar mıydı?
Eee, biz çaba göstermezsek birileri de gelir Ahiliğin merkezi olma misyonunu elimizden alır.
Görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen yöneticilerle Ahilik de gün gelir elimizden uçar gider de iş işten geçmiş olur.
Ahilik kutlamalarını ilk defa kutlayan Ahi Baba Mustafa Karagüllü ve o günkü bir avuç Kırşehirli esnaf temsilcisi, bu duygularımı ifade ederken gözlerimin önünde. Onlar o günkü zor şartlarda ellerinden geldiğince Kırşehir’i Ahilik konusunda öne çıkarmayı bildiler. Tüm Türkiye’yi kapı kapı gezip Ahiliği ve dolaylı olarak da Kırşehir’i anlatmasını bildiler ve de başarılı oldular.
O günden bu güne yaşananlar…
Kırşehirliler olarak Ahiliğe dört elle sarılmazsak bu özelliğimiz de kaybolup gider haberiniz ola!
Zira sonuç ortada, Konya’daki fuar bu konuda bardağı taşıran son damla oldu.
Düşünmek ve ihtimal dahi vermek istemiyorum ama, işi siyasi boyutlara çekip, böyle bir etkinlik “muhalif partiden belediye başkanlığına sahip bir şehir” mantığıyla Kırşehir’den esirgeniyorsa daha da yazık. Böyle bir anlayış, demokrasi ayıbı olacağı gibi Kırşehirlilerin siyasi iradesine açık bir ipotek koyma anlamını taşır aynı zamanda…
Kırşehir’deki iktidar partisi temsilcileri bu durum hakkında ne düşünüyorlar doğrusu merak ediyorum. Susmak yerine bu işin peşine düşüp gereğini yapmaları tüm Kırşehirlilerin beklentisidir. Siyasi anlamda bu, kendileri için de olumlu olacaktır.
Ya Kırşehir’deki diğer siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, esnaf, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinin bu konudaki fikir ve düşünceleri nelerdir? Temsil makamlarının hakkını veremeyenler de artık o koltukları terk etmeli diye düşünüyorum.
İşte Kırşehir’in ve Ahiliğin düştüğü durum ortada! Kim konuşacak, kim Kırşehir’in hakkını savunacak, daha neyi bekliyorsunuz?
Şimdi sırası gelmişken, şu anekdot sizlere bir gerçeği hatırlatır diye umuyorum: 1954 yılında devrin Demokrat Parti iktidarının verdiği Kırşehir’i ilçeliğe düşürmeye yönelik kanun teklifi Meclis’te görüşülürken, Osman Bölükbaşı, yapılan tartışmalara sessiz kalan Kırşehir’in Çiçekdağlı Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçekdağ’a dönerek “Ey memleketin gafil evladı, yılışıp, sırıtıp durma, memleketin boğazlanıyor, kalk da iki kelime söz et” diye haykırarak tarihe geçen bir uyarıda bulunmuştu…
Başka söze gerek var mı?