Kadın hakları önce Rus Çarlığında bir komünist işçi hareketi olarak, sonra Amerika ve İngiltere’de kapitalizmin sömürdüğü kadın işçilerin haklarını savunmak amacıyla aksiyoner bir hareket olarak başlamıştır. Önceleri Emekçi Kadınlar Günü adıyla kutlanmaya başlanmış, ancak yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren kadın hakları konusuna, dünya çapında verilen önemin artmasının sonuçlarından birisi olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etmiştir.

Kadın yeryüzünde merhametin, şefkatin, sevgi ve fedakarlığın sembolüdür. Kadınların, aile içinde anne olmakla başlayan fedakarlıkları, sevgi, saygı, hoşgörü duyguları ile toplumu olumlu yönde etkileyen en önemli gücü olmuştur. Dünyadaki en zor mesleklerin başında gelen insan yetiştirme sanatının en güzeli anne vasfıyla kadınlar tarafından icra edilmektedir. 

Kadın annedir, çocuğun ilk eğitmenidir, topluma sağlam bireyler kazandırır. Kadın eştir, sorumluluklarımızı paylaşır, yükümüze omuz verir. Kadın kardeştir, evlattır sevgi ve masumiyet taşır. Bu nedenledir ki inancımız onun ayakları altına cenneti sermiş; toplumsal değerlerimiz kadını her zaman baş tacı etmiştir. Türk kültüründe ona çok müstesna bir yere ayırmıştır. Eski Türklerde kadının yeri kağanın yanıdır, katunun onayı olmadan kağan buyruk salamaz. Buyruklar  “Kağan ve Katun buyurdu ki” diye başlar. Tarihimiz Türk kadınının cesaret ve kahramanlığının anlatıldığı birçok olaya tanıktır.

Toplumun temeli aile, ailenin temeli kadındır. Kadınlarımız en eski çağlardan beri daima ailenin ve toplumun merkezinde yer almışlardır. Kadınlarımız evde çocuğunu yetiştiren, evini çekip çeviren bir ana, tarlada canını dişine takıp çalışan bir çiftçi, gerektiğinde cephede erkeğinin yanında kahraman bir savaşçı olmuştur. Eğitimden sağlığa, fabrika işçiliğinden iş kadınlığına kadar Türk Milleti’nin geleceğe güvenle bakmasının teminatı olmuşlardır. Günümüzde kadınlarımızın ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki etkinlikleri her geçen gün artmaktadır. Kadınlarımıza ne kadar güzel fırsatlar sunabilirsek, toplumumuzun o oranda güçleneceği inancındayım.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında fedakarlıklarıyla yeniden devlet kurma yükünü paylaşan Türk kadınının dünyaya örnek teşkil edecek şekilde yetişmesi ve toplumsal hayat içerisinde yerini alması için döneminin en ileri adımlarını atmıştır. “Kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” diyerek yücelttiği Türk kadınına verilen haklar Cumhuriyetimizin önemli kazanımlarından biri olmuştur.

O, kadınlar için, “Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.” diyerek kadına verdiği değeri ortaya koymuştur.

Ancak ne yazık ki kadının bu kutlu mevkiinin farkında olmayan ya da farkında olmak istemeyen zihniyetler hızla çoğalmaktadır. Kadını Cahiliye devrine döndürmek, kafes ya da peçe ardına hapsetmek isteyen sözüm ona dindarlar mevcuttur. Ancak onlar da iyi bilirler ki  peygamberi doğuran da bir anadır. Ve dinimiz cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Umarım ki toplumumuz gelecekte kadına hak ettiği saygınlığı mutlaka yeniden kazandıracaktır.

Eğitim, bilim, kültür, sanat, siyaset, ekonomi ve spor gibi her alanda büyük başarılar ortaya koyan kadınlarımız, annelik gibi manevi rollerin yanında, bu gün toplum içerisinde söz sahibi olmanın da haklı onurunu yaşamaktadır. Aile kurumunun temeli, değerlerimizin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu olan kadınlarımızın, hayatın bütün alanlarına etkin bir şekilde katılmalarına imkan sağlayacak şartları hazırlamak, toplumumuzun temel ve ortak sorumluluğudur. 

Bu nedene bağlı olarak, kadınlarımızın işgücüne katılım oranlarını arttırmalıyız. Onların eğitimlerinin önündeki engellerin kaldırılması, mesleki bilgi ve beceriye sahip olmaları ile ekonomik özgürlüğe kavuşmaları, ekonomideki yerlerinin güçlendirilmesi, kadın girişimcilerimizin teşvik edilmesi, daima temel önceliğimiz olmalıdır.

Bu duygu ve düşüncelerimle; yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren, üreten, eğiten, yetiştiren ve özverinin timsali olan başta şehit ve gazi annelerimiz olmak üzere dünyayı sevgi ile dolduran tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.