İyi, kötü, acı ve tatlı hatıralarıyla bir yıl daha geride kaldı. İnsanın yaşamsal değerlerini doğrudan etkileyen ekonomik olumsuzluklarla dolu 2018 yılını bir daha yaşamamak üzere geride bırakıyoruz.
2018 yılında milletçe, terörden arındırılamadığımızı, sınır komşu ülkelerle iyi ilişkilerin sağlanamadığını gördük. Yine kadın cinayetlerini, işsizliğin azalmadığını, sağlık sisteminin olumsuzluklarını, eğitimde yaşanan deneme yanılma yöntemleri ile başarısızlığı yaşayıp görüyoruz.
Daha da önemlisi, ekonomik sıkıntılardan bir türlü kurtulamadığımızı ve tüm bireylerin 2018 yılında 2017’ye göre biraz daha küçüldüğünü yani fakirleştiğini gördük.
Bir daha gelmemek üzere uğurlamaya çalıştığımız 2018 yılı, sanki bağrında barındırdığı ve çözüm bekleyen tüm olumsuzlukları 2019 yılına devir ediyor gibi, zira döviz fiyatlarındaki dalgalanmalar, değerli eşyalardaki fiyat artışları, akaryakıt, doğalgaz, elektrik v.s. fiyatlarının yüksekliği halen cep yakmaya devam ediyor. Deyim yerindeyse perşembenin gelişi çarşambadan belli olur dedirtti.
Ülkemizin genelinde olduğu gibi, Kırşehir’in çarşı ve pazarlarında kime sorsam insanlar siyasi, sosyal ve ekonomik gidişata bakarak adeta umudunu yitirmiş söylemler içindeler. Peşinden her alanda 2019 yılının olumsuzluk beklentileri konuşuluyor. Gelecek yılın 2018 yılından kalma sorunlarla başlayacağını ve umutların sanki bir başka bahara kaldığını hayal bile edemediklerini konuşmaktadırlar.
İnsanlar; günlük yaşamlarının içinde özellikle, Güneydoğu bölgemizde zaman zaman da olsa olumsuz haberleri duymak ve yaşamak istemiyor. Ekonomik olarak artık sıkıntılar içinde olmak hiç istemiyor.
Bugün geldiğimiz nokta da, ekonomi, tarım, işsizlik, terör, adalet, demokrasi gibi sorunların üstesinden gelinemediği gibi halen doğru bir yol ve yöntem de bulunamadı. Tüm bunlar da insanların yaşamsal değerlerini doğrudan etkilemekte.
Ekonomide işlerin iyiye gitmediği görülüyor. İşsizlik, enflasyon ve döviz kurlarındaki olumsuz tablo, öyle bu işi artık uzmanlara sormayı gerektirmeyecek kadar kötü olduğu açık seçik görülüyor.
2019 yılına henüz üç günlük bir zaman var ama 2018 yılından miras kalan dengeleri bozuk bir ekonomi, düşünülen tahminler gerçeklerden uzak, esasen ekonomi temelden bozuk bir şekilde geliyor.
Bugün ülkeyi idare edenler, çalışanı, işçiyi, emekliyi ekonominin olumsuz girdabından çıkarmayı düşünecekleri ve çözüm yollarını arayacakları yerde 31 Mart 2019 seçimlerinde yerel yönetimleri nasıl kazanırız düşüncesi içindeler.
2018 tablosunun ne kadar iç acıtıcı olduğu ortada. Yani 2019 yılı da zor bir yıl olacak gibi…
Öyleyse ülkemizin sosyal demokrat, özgürlükçü ve hukuku gözeten bir vizyona ihtiyacı olduğu aşikâr.