Bundan sonra her yıl, 15 Temmuz günlerinde 2016 yılında yaşanan insanlık dramını hatırlayacağız. Çünkü saldırı insanlığa yapılmıştı. Saldırı demokrasiye, özgürlüklere, laikliğe, Cumhuriyete yapılmış ve yok edilmek istenilmişti.
Ülkemizin içine düştüğü duruma baktığımız da, tüm kurumların nasıl kuşatıldığı, darbenin eşiğine nasıl gelindiği düşünüldüğünde elbette konuşacak, söyleyecek ve yazacak çok şey var kelimeler yeterli gelirse diye düşünüyorum.
Amerika’da lüks villasında oturan vatan haini, yıllarca Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisi ile kamuda çalışanlara, iş adamlarına, işçilere, öğrencilere ve siyasilere ulaşarak onların kendisine bağlılığını sağlamış ve siyasileri kullanarak da kendisine bağlı olan insanlara iş kapılarını açmıştır.
Kimisi para yardımında bulunmuş, kimisi duygularını sömürdüğü insanların kurban derilerini toplamış, kimi çevreler evlerinde yemekler, pastalar, çörekler, tatlılar yaparak terör örgütü adına sokaklarda, çarşıda, pazarda kermesler düzenleyip maddi katkıda bulunmuşlar.
Lanet olasıca menfaat işin içine girince de bu örgüte çöreklenme her geçen gün artmış. Kimisi iş bulurum, kimisi ballı ihale alırım, kimisi devlete atanırım veya belediyelerde iş bulurum, kimisi terfi ve tayinimi yaptırırım düşüncesiyle hareket ederek neredeyse bu rezalete bulaşmamış kimse kalmamış gibi.
İçinde, emniyet mensubu var, yargı mensubu var, asker var, eğitim ordusundan var, sporcu var, gazeteci var, iş çevrelerinden insanlar da var. Öyle de anlaşılıyor ki, yıllar önce Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirmenin hesabı kitabı yapılmış, günü ve zamanı geldiğinde kullanılmak üzere buzdolabında beklemeye konulmuş.
Amerika’da oturan cahil, sümüğünü çekerek gezen bir akıl hastası, Türkiye’nin içini karıştırırken ülkeyi yöneten siyasiler maalesef ya uyumuşlar, ya da sessiz kalmışlar. Böylelikle de bir şey olduğunu zannettiğimiz sözde anlı şanlı siyasetçileri, bürokratları, askerleri, emniyetçileri, Mülkiyelileri tanıdıkça bir şey olmadıklarını daha iyi anlıyoruz. Meğer bunlarında hain terör örgütü ile içli dışlı, dolaylı ya da direkt irtibatlı halde olduklarını anlıyoruz.
Hain örgütle yıllarca irtibatlı olmaları, “Ankara’yı parsel parsel sattınız” demeleri, “kandırıldık” demeleri öyle pek inandırıcı da gelmiyor insana.
Siyasilerimizin bu hain çeteyi çok iyi bildiklerini düşünüyorum. Zira Fethullah örgütünün üyeleri abi ve ablaları yıllarca kapı kapı gezerek seçmenden AKP’ye oy istediler.
Siyasiler tarafından da korundular, beslendiler, büyütüldüler, ayakta kaldılar taa ki darbeye kalkışacak güce ulaşıncaya kadar.
Bugün Kırşehir’de ve başka illerimizde oturan birçok insanlara bakıyorum da devlet okulları dururken sanki güven duymamışlar gibi, çocuklarını hem de para ödeyerek Fetö okullarına gönderenler bu örgütün ihanet çetelerinden oluştuğunu bugün olduğu gibi yıllar öncesinden de zaten biliyorlardı.
Terörün olmadığı, silahların patlamadığı, kanın akmadığı ve barışın egemen olduğu topraklarda özgür bir yaşam dileğiyle iyi hafta sonları diliyorum.