“Kırşehir için gene neler yazsam, neler söylesem” diye düşünürken, zorlu ve yetişilmeyen hayaller, yol gösteren kader çizgim beni çocukluğumun taşkın ırmaklarından götürüp Kırşehir’in tarihi Kale Ortaokulu’nu yıkıldığını öğrendiğimde eyvah dedim… Gözlerim doldu… İsyan duygularım depreşti, ayaklandı. “Yıkın efendiler, yıkın” dedim! “Yıkmadığınız, yok etmediğiniz neyimizi bıraktınız ki?” dedim.

“Kırşehir için gene neler yazsam, neler söylesem” diye düşünürken, zorlu ve yetişilmeyen hayaller, yol gösteren kader çizgim beni çocukluğumun taşkın ırmaklarından götürüp Kırşehir’in tarihi Kale Ortaokulu’nu yıkıldığını öğrendiğimde eyvah dedim… Gözlerim doldu…
İsyan duygularım depreşti, ayaklandı. “Yıkın efendiler, yıkın” dedim!
“Yıkmadığınız, yok etmediğiniz neyimizi bıraktınız ki?” dedim.
Hatırlıyorum da uzun yıllar oldu…
Kırşehir’in tarihi Kesikköprü zamana karşı direnememiş ve yıkılmıştı.
O günkü il yöneticileri, o günün sözde mimarları iki tarihi eser olan Kesikköprü Hanı ile yıkılan köprü arasına ikinci bir hilkat garibesi köprü yapmışlardı.
Yani tarihi eseri birbirinden ayırıp ikisinin ortasına şimdiki köprüyü yapanlar tarihi han ve köprüyü katletmişlerdi.
Halbuki Kesikköprü Köyü’ne Kırşehir’den giderken sağ taraftan Kuruağıl Köyü’nün altına ikinci bir köprü yapmış olsalardı, ne bugünkü gibi virajlar olurdu, ne de tarihi hanımız kültür katliamına uğrardı.
Şimdi bu tarihi hanımız yıllarca hoyratça mahvedildi.
Nevşehir’deki hanlar, Aksaray’daki Sultan Hanı gibi hanlarının kapılarını yıllarca turizme açmış, katkı sağlıyorlar.
Bizim Kesikköprü Hanı’nı yıllarca mahvedenlerden hesap sorulmalıdır.
Yazık oldu Kesikköprü Hanı’na ve köprüsüne…
Şimdi sormak ve haykırmak istiyorum.
Bugün adı Prof. Dr. Mehmet Ali Altın Bulvarı olan eski Hükümet Caddesi’ndeki tarihi eski Hükümet Binası’nı, eski Halk Evi’ni yıkanlar, yıktıranlar Kırşehir’e ihanetin en büyüğünü yapmışlar. Kırşehir’in tarihini, kültürünü yok ettiler!
Şimdi eski Hükümet Binası’nın yerinde yine yıkılacak olan Fatma-Muzaffer Mermer Kız Meslek Lisesi vardı. Kız Meslek Lisesi’ni buradan aldılar, Bağbaşı Mahallesi’ndeki Güvercinlik mevkiine taşıdılar.
Halk Evi’nin yerine de yine yıkılacak olan Öğretmenevi’ni yaptılar. Şimdi burası da yıkılacağı günleri bekliyor.
Tarihi Cumhuriyet İlkokulu’nu yıkanlar yerine yaptıkları okullar yüz karası olarak yıkanların yüzüne neler haykırıyor bilemiyorum.
Atatürk’ün Kırşehir’e geldiği Yenice Mahallesi’ndeki Gazi Mustafa Kemal’in adı olan o güzelim Gazi İlkokulu da yaktılar. Belki de adı Gazi olduğu için olsa gerek.
Buranın yerine de yandaşlar geçinsin diye park yaptılar, değiştirmedikleri bir tek Atatürk Caddesi kaldı. İstiyorlarsa bunu da değiştirebilirler. Kırşehir’in kimi kaldı ki hakkını savunabilsin!
Kulakları çınlasın, devlet adamı, Atatürkçü, milliyetçi bir Valimiz vardı. Vali Lütfullah Bilgin, Vali Konağı’nın bu kadar geniş bir arsa da olması, boşu boşuna durmasını kabullenememiş ve bu arsaya bulduğu müteşebbis hemşehrilerimize okullar yaptırmıştı.
Yine Vali Lütfullah Bilgin’in eseri olan bugünkü Vali Konağı’nı da Kırşehir’e o kazandırmıştı.
İşte Kırşehir’e hizmet böyle olur.
Başkalarının yaptığını yıkmak, ölümdür, hüzündür, vebaldir.
Peki gelelim benim tarihi Kale Ortaokuluma…
Tarihi Kale Ortaokulu nice büyük insanlar yetiştirmişti.
Sayalım bazı isimleri…
Ünlü siyasetçi Osman Bölükbaşı, Kırşehir’in ilk tarihini yazan araştırmacı-gazeteci-yazar üstad Cevat Hakkı Tarım, Av. Celâl Tekiner, Şükrü Afşin, Şemsi Yastıman, Prof. Dr. Erol Güngör, gazeteci Dursun Yastıman, eski Belediye Başkanları Ziya Kılıçözlü, Kemal Hotomaroğlu, Orhan Baycan ve Hakkı Göçen, Prof. Dr. Naci Gürses, Dr. Canpolat Gürses, Dr. Cahit Gürses, büyük eğitimci Arif Gönendik, Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü, işadamı Hacı Mehmet Gülten, general Ali Akdoğan, kurmay albay Selâhattin Saygı, hukukçu Doğan Koca, Mustafa Erdem, eğitimci Osman Karagülle…
Daha yüzlerce binlerce ünlü ve ünsüz Kale Ortaokulu’ndan okuyup, mezun oldular…
Hepsinin, hepimizin çocukluklarından beri inip çıktığımız, okuduğumuz Kale Ortaokulu’nu önce kaderiyle baş başa bıraktılar, harabeye çevirdiler, sonunda yıktılar, yok ettiler…
Yıkanlar bilmezlerdi. Burada yaşamamışlardı, okumamışlardı. Anıları, hayalleri yoktu Kale Ortaokulu’yla…
Gazeteci Dursun Yastıman ağabeyimiz aradı, “Şevket Kale Ortaokulu’nu da mı yıktılar?” dedi.
“Evet abi Kale Ortaokulu’nu da yıktılar. Yıkılmadık neyimiz kaldı?” dedim.
Anladım ki Dursun ağbinin gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü.
“Öyleyse yıkamadıkları, yok edemedikleri, silemedikleri ne kaldı biliyor musun?” dedi.
Ve ekledi: “Bir tek Kırşehir’in adı kaldı yok edemedikleri…”
Haklıydı Dursun Ağbi. O Kırşehir’in adının geçtiği, Kırşehir’in tarihini sinesinde barındıran, tarihi mekanlarımızı çok daha iyi biliyor ve hatırlıyordu. Çünkü onun da buralarda anılarında çıkmayan silinmez izleri vardı. Üzülüyordu, elem duyuyordu!..
Bütün bunlar ayan beyan ortadayken, Kırşehir’in kent kültürünün acımasızca yok edildiğini seyredenler, seslerini neden çıkaramazlar bilinmez.
Adam kılığında dolaşanlar, menfaat ve çıkarın girdabına girmişler, benim Kırşehirimde, Kırşehir’i savunacak, akil adam konumunda sözü dinlenebilecek kimse kalmadı.
Yanı başımızdaki Kayseri’ye gidenler görüyordur. Eski Kayseri’yi aslına uygun hale getirip yaşatırlarken, Nevşehir de, Aksaray da tarihini ve kültürünü yaşatmak için eski eserlerini korurken, Kırşehir hoyratça tahrip edilip, yok ediyorlar. Yazık ediyorlar Kırşehir’e…
Kırşehir’de tarihi eserleri, okulları yıkıp yerine yaptıkları okullarda okuyanlar, üstelik milyonlarca dershane parası ödeyenlerin kaçı istediği okulları kazanmış? Kaçı ünlü olmuş? Kaçı parmakla gösterilen isimler olmuş? Birkaç hariç hiçbirisi…
Ama tarihi Cumhuriyet Okulu’nda, Gazi Okulu’nda, Kale Ortaokulu’nda, Kırşehir Lisesi’nde yüzlerce, binlerce Kırşehirli okumuş, makam ve mevkii sahibi olmuş ünlüler var. Yukarıda bazı isimler saydım.
Yıktıklarınız sadece okullar değil; gönülleri, kalpleri de yıktınız. Değiştirdiniz her şeyi yok ettiniz. Bir tek Kırşehir’in adı kaldı, yok edip silemediğiniz İsterseniz onu da değiştirebilir, silebilirsiniz. Zaten Kırşehirliler memleketlerini terk etmiş, nüfusu hızla eriyen, küçük ilçeye dönmüş, hemşehrilik bağı kopmuş, yok olmuş. Bildiğiniz gibi yapın.
Yıkın efendiler, yıkın. Yıkmak size, savunmak bize…
Ağla Kırşehir ağla…
Sahipsizliğine, çaresizliğine ağla…