Yıllardır ülkemizin farklı bölgelerinde zaman zaman depremler meydana gelmektedir. 6 ve daha fazla büyüklükte olanlar yıkıcı ve ölümcül neticeler ortaya çıkarmakta, ekonomikte kayıplara sebebiyet vermektedir. Artık buna bir son vermenin zamanı geldi geçiyor bile demenin zamanıdır.

Milletçe depremle yaşamaya alışmalıyız ama sadece barınmak amaçlı çürük konutlar yaparak olmayacağı ortada. Hep aynı şeyleri yıllarca yaşıyoruz. Bir bölgede deprem oluyor, yıkılan binalar, enkaz altında kalan canlar, heba olan ekonomi, bir türlü ders almıyoruz, almıyoruz, almıyoruz.

Buna da maalesef ülkeyi yönetenlerimiz “kader” diyor. İşin faturası da hazır, birkaç inşaat müteahhidi yakalanıp cezalandırılıyor ve bir daha ki meydana gelecek depreme kadar sus pus olunup, olup bitenler unutuluyor. Bu işin evet müteahhitleri var ama şantiye şefleri var, yapı denetim görevlileri var, yine oturma iznini veren yerel yöneticiler var, bu işten tüm yetkililer sorumlu tutulmalıdır. Sadece müteahhitler üzerinden gidilmesi halinde vicdanlar yaralı kalacaktır.

Yapılan bazı işlerde yok değil tabi ki, yani yıllarca halktan deprem vergisi toplanıyor, nereye harcandığını da halk bilmiyor.

Yaşanacak facialarda daha fazla yıkım ve can kayıpları yaşamamak için, deprem meydana gelmeden önce bilimin ışığında mühendislik hizmetleri yerine getirilerek gerekli önlemleri almak elzemdir. İlk başta Devleti yönetenler ve Yerel yöneticiler olmak üzere tüm toplum kesimleri bir şekilde ülkemizin deprem gerçeğini kabul ederek, bir an önce yasal düzenlemeler yapılmak suretiyle barınmanın da yanı sıra koruma amaçlı dayanıklı sağlam binaların yapılması sağlanmalıdır.

Vakit kaybetmeden her yerleşim yeri kendi çalışmasını yapmalı, Kırşehir yerelinde de, Valilik, Üniversite, Çevre Şehircilik il müdürlüğü ve Belediye yetkilileri birlik ve beraberlik içerisinde tüm binaların kontrollerini yaparak dayanıklılık testinden geçirip, ihtiyaç duyulan yerler güçlendirilmeli, oturulamayacak derecede çürük binalar yıkılıp yenisi yapılmalıdır.

Son yaşadığımız deprem faciasından sonra basın ve medya günlerce depremi konuşuyor. Ülkeyi yönetenlerin yapıklarını, yapamadıklarını, keşkelerini, amalarını, fakatlarını, lakinlerini konuşup kamuoyunu bilgilendiriyorlar. Organize eksiklikleri konuşuluyor, enkaz kurtarma çalışmalarına geç başlanıldığı konuşuluyor, güvenliğin sağlanamadığıkonuşuluyor, halkın yaptığı yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılamadığı konuşuluyor. Bunları hep dinledik, izleyip yaşıyoruz.

Öyleyse geleceğimizi kurtarmak, çocuklarımıza çok daha huzurlu bir ortamı sağlamak için, tüm bu olup bitenlerden artık ders çıkarmalıyız, çıkarmalıyız ki bir daha bu tür faciaları yaşamayalım.