Kırşehir ayakta, Anadolu ayakta, Türkiye ayakta, zira İstanbul’da meydana gelen olay yürekleri dağladı, analar ağladı… Terör ülkemizin dört bir yanında yaşamı tehdit etmeye devam ediyor. Hedef gözetmeden sadece canları toprağa düşürerek kan emiciliğini sürdürmeyi düşünüyor.
Kırşehir ayakta, Anadolu ayakta, Türkiye ayakta, zira İstanbul’da meydana gelen olay yürekleri dağladı, analar ağladı…Terör ülkemizin dört bir yanında yaşamı tehdit etmeye devam ediyor. Hedef gözetmeden sadece canları toprağa düşürerek kan emiciliğini sürdürmeyi düşünüyor. Masum insanlara ölüm kusan bu zihniyet bazen silahlı çatışmayı, bazen kalleşçe arkadan vurmayı ve bazen de yaya ve araçlı bomba olarak kirli yüzünü ortaya çıkarıyor.
Güneydoğu bölgemizi adeta cehenneme çeviren, ardından beş ay içerisinde üç defa Ankara’nın değil adeta Türkiye’nin kalbine giren ve son olarak İstanbul’un beyni sayılacak yerde yaşanan insanlık dramı!… Ey katiller hainler ne istediniz 44 vatan evladından. Ne istediniz evinde eşini ve çocuklarını bırakıp Beşiktaş Bursa spor maçında görev yapan, kimi yetim, kimi bekâr, kimi nişanlı, kimisi de evli korkusuz vatan evlatlarından, yaşanan tüm bu vahşi olaylarda ölümlerin anlamsızca yaşanmasını kimse ama kimse adlandıramıyor.
Ülkede insanların can ve mallarının korunmasının devlete emanet olduğunu biliyoruz. Ama maalesef devlet emaneti yeteri kadar koruyamıyor. PKK terör örgütü bir tarafta, FETÖ terör örgütü ve diğer örgütler bir tarafta ihanetlerini sürdürüyorlar.
Bu gün 14 senedir iş başında olan AKP hükümeti terör belasına karşı köklü kalıcı çözümler üretmekte yetersiz kalmaktadır. Geçmiş yıllara baktığımızda benim de bir dönem içinde bulunduğum emniyet teşkilatı görevli olduğu yerleşim yerlerinde bırakın terör olaylarını deyim yerindeyse kuş uçsa bilgisi olurdu. Bu gün bakıyorum da tonlarca bomba yüklü araçlar şehirlerde cirit atıyor, terör Metropollerde, şehirlerde, kırsal alanda saldırılarını yapıncaya kadar istihbarat bilgisi alınamıyor, kontrol noktalarında yakalanamıyor. Oysa emniyet teşkilatı geçmişe göre bu gün sayısal olarak fazla, araç gereç ve teçhizat olarak son derece donanımlı, o nedenle bu tür olayların meydana gelmeden önce bilgi edinilmesi ve tespit edilip terör çetelerinin yakalanması gerekirdi diye düşünüyorum.
Bilmemiz gereken başka hususlar da mutlaka vardır. Ülke içinde meydana gelen bu tür olayların dış kaynaklı olduğudur. Terör bu tür olayları yapabiliyorsa bunun istihbarat bilgisi, silah temin edebilmesi, araç gereç temini, barınma yerleri, parasal kaynağı ve en önemlisi insan kaynaklarını temin edebilmesi için yayılmacı ülkelerden destek aldığı unutulmamalıdır.
Terör olaylarından sonra hep meydan okundu, mesajlar yayımlandı, kınandı ama çözüm olmadı. O zaman terörün para kaynakları, insan kaynakları, araç gereç, silah v.s lojistik destek sağladığı alanlar tespit edilip kurutulmalı ki, önce dalları sonra da kökü kesilerek kurutulmuş bir ağaca dönsün.
Şimdi olup bitenleri yazıp çizerek iktidarın ülkeyi yönetemediğini söylüyoruz, ancak terör belası sadece iktidarın değil tüm toplumun ortak sorunu olarak görülmelidir. İktidarın olduğu kadar muhalefet partilerinin de kusuru olduğunu elbette söylemeliyiz.
HDP, siyaset yapacaksa PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmeli, silahların gölgesinden bir an evvel çıkmalı,
MHP, içine düştüğü kendi derdinden çıkıp halkın ve ülkenin sorunları ile ilgilenmeli. “Başkanlık” yerine parlamento demeli, “Cumhuriyet” demeli,
CHP’nin sorumluluğu daha da fazla, CHP Sivil meslek kuruluşlarını, dernekleri, kahveleri, pazarları, panayırları, köyleri, kasabaları, ilçeleri, kent merkezlerini gezerek halkla buluşmalı, eli kanlı terör örgütlerini çok daha etkin anlatabilmelidir.
Ülkemizin sakinleşmesi adına, huzur ve sükûnetin, can güvenliğinin, mal güvenliğinin sağlanması adına her birey ve her yetkili sorumluluk duymalı, sorumluluğun gereği yerine getirilmelidir.