Şimdi basında zaman içerisinde yazılıp çizilenlere bakılırsa yeni bir darbe kalkışmasının yaşanabileceğinden söz edilmekte, bu işin artık bitmediği ve tehlikenin halen devam ettiği söylenilmektedir. Bu da tüm ülkede olduğu gibi, Kırşehir de de insanlar üzerinde olumsuz etki oluşturmakta hata ticarete bile yansımaktadır.
Şimdi basında zaman içerisinde yazılıp çizilenlere bakılırsa yeni bir darbe kalkışmasının yaşanabileceğinden söz edilmekte, bu işin artık bitmediği ve tehlikenin halen devam ettiği söylenilmektedir. Bu da tüm ülkede olduğu gibi, Kırşehir de de insanlar üzerinde olumsuz etki oluşturmakta hata ticarete bile yansımaktadır.ABD destekli 15 Temmuz darbe girişimi, Mustafa Kemal’in askerleri tarafından önlenmiş ve üzerinden 75 gün gibi bir sürenin geçmiş olmasına rağmen halen gündemden düşmemiş olması tehlikenin varlığının işareti olsa gerek.
Zira 15 Temmuz kalkışmasını ilk haber verenlerden olarak bilinen emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un 'üst akıl' destekli yeni bir darbe hazırlığına ilişkin çok önemli açıklamalar yaptığı da bilinmektedir.
14 yıldır iyi yönetilemeyen ülkemiz ihanetçilerin, hainlerin, çetelerin kamu kurumlarını ele geçirmesine, para kaynaklarının ve gelir getiren kuruluşların kendi yönetimlerine geçmesine, kıymetli arsa ve arazilerin kendilerine açılan rant kapılarından içeri sokulmasına fırsat verilerek gerçekleştirilmiştir. Bunda ülkeyi yıllarca yöneten tüm siyasiler, bürokratlar, teknokratlar ve aydınlar sorumludurlar.
15 Temmuz günü gecesini bir hatırlayalım, ülkenin içine düştüğü durumu gözlerimizin önüne getirelim her şey daha iyi anlaşılır. Darbecilerden hesap sorması gereken iş başında olan hükümettir. Hükümet partisi milletvekillerinin bir kısmının Pensilvanya ziyaretlerinin boy boy çekilmiş resimleri gazete manşetlerini süslemekte olduğu görüldü. Bu ortamda nasıl ve kim kimden hesap soracak anlaşılır gibi değil.
Bana göre; siyasi partilerin içerisinde bulunan ve FETÖ’ ye yakın durmuş, methiyeler sıralamış, meclis konuşmalarında FETÖ liderini yüceltmiş, FETÖ’ ye laf atanların üzerine yürüyerek hakaretler etmiş, Pensilvanya’ya giderek çetenin önünde diz çökmüş olan siyasiler,
FETÖ adamlarını devlet işlerine alan bürokratlar,
Aldığı maaştan ve yaptığı ticaretten bir kısmını himmet parası olarak ödeyenler,
T.C. yasalarını değil de cemaat yasalarını uygulayanlar tespit edilip ayıklanmadan ve tüm bunlardan hesap sorulmadan tehlike bertaraf edilmiş sayılmaz.
Yetkililerin sıkça söylediği gibi, At izi it izine karışmışsa, suçu olmayan vatandaşlar mağdur edilmiş ve perişan duruma düşürülmüşlerse, asıl suçlular etkin ve yetkin yerlerde ellerini kollarını sallayarak pişkin pişkin ortalıkta geziniyorsa tehlike elbette geçmiş sayılmaz.
Hükümetin ihanet çeteleriyle, suçlularla yeteri kadar etkili mücadele edemediği görülmektedir. Zira Askerin, Polisin, Öğretmenlerin, Yargıçların içinde FETÖ’cü var ama, diğer kurumlarda yok, MİT içinde yok, AKP’nin içinde yok, Belediyelerde yok, diğer siyasi partilerde yok gibi davranmak pek samimi gelmiyor.
Ülkemiz üzerinde uygulanmak istenen senaryoların boşa çıkartılması için,
Ne olduğu uygulayıcılar tarafından da anlaşılamayan eğitimimiz milli bir eğitime kavuşturulmalı,
Asker dahil tüm kurumlarda hemen milli bürokrasi oluşturulmalı,
Kamu kurumlarında cemaat, tarikat bağlantısı olanlar, oncu, şuncu, buncu, yandaş olanlar değil de, liyakatli insanlar istihdam edilmeli ki, bu ülke daha iyi yönetilebilsin.
Türkiye dış güçler tarafından, cemaatler eliyle, aşiretlerin talimatlarıyla, teröristlerin etkisiyle yönetilecek bir ülke değildir. Türkiye halkın seçtiği devlet adamları tarafından hukuk kuralları içerisinde yönetilen bir ülkedir.