Şiirlerle, türkülerle Türkiye’nin hal-i pür melâli (Ezberimde kalanlar) CENGİZ ÇELİKTEN “Derd-i aşk içre hoşem El çek ilâcımdan tabib Kılma derman kim, Helâkim zehri dermanındadır.” (Fuzuli) Türkiye Cumhuriyeti halkı dedi: --Bana Lokman Hekim gerek (!) *** Derd çok Hemderd yok Yüreklerin kulakları sağır, bağır bağır bağırıyorum Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum (Nazım Hikmet) Derdim çoktur hangisine yanayım Yine tazelendi ciğer yaresi (Halk türküsü) Onlar ki suda balık Havada kuş, toprakta karınca kadar Çokturlar Korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar Ve kahreden ve yaratan ki onlardır Destanımızda yalnız onların maceraları vardır (Nazım Hikmet) (Kuvay-ı Milliye Destanından) “Gülün tam ortasında ağlıyorum” (Cemal Süreyya) (Uvercinka) Uçurumda açan çiçek dedi: -Yurdumsun ey uçurum” (Cemal Süreya) *** “Biz ki İstanbul şehriyiz Ateşi ve ihaneti gördük” Ve yanan gözlerimizle durduk Bu dünyanın üzerinde (Nazım Hikmet) Elif okuduk ötürü Pazar eyledik götürü Yaradılmışı hoş gördük Yaradan ötürü (Yunus Emre) Ve kaybetmek daha zor Bulamamaktan (Cemal Süreya) Akıl ersin ermesin sevdama Senden yanayım dedi yeşeren dal Senden yana (Arif Damar) Görüşmecim yeşil soğan getirmiş Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin (Ahmet Arif) Sen kış güneşi misin? Yakarsın, ısıtmazsın (Sezai Karakoç) Yine zevrak-ı derunum Kırılıp kenara düştü Dayanır mı şişedir bu Reh-i senq sare düştü (Şeyh Galip) Cumhuriyetim benim Ülkemde sonsuz yaşa sen emi (Cengiz Çelikten) Bu kaçıncı yıldönümü otuzsekizlilerin (Cengiz Çelikten)