Büyük İslâm ilahiyatçısı ve bir anlamda Osmanlı Devleti'nin fikir babası olan, Mucur ilçemize bağlı İnaç Köyü’nde yaşayan ve burada adına türbe yaptırılan Şeyh Edebali, damadı Osman Bey'e yazdığı mektupta, bugün bile geçerli olan ne anlamlı sözü vardır, bilen bilir.
“Ey Oğul, bundan sonra öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana… Suçlamak bize; katlanmak sana… Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana… Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek
sana…” diye başlayan ve bugün herkesin bu mektuptan ders alması gereken günlerden geçiyoruz.
Şeyh Edebali’nin mektubunun devamını da aktaralım isterseniz:
"- Ey Oğul!
“Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.. Allah (c.c.) yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hakk yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin."
"Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va'd edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz."
"Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir."
"Milletin kendi irfanı içinde yasasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır."
"En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir."
"Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar, yaşatamadılar.."
"İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar, laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir..."
"Akacak kan boş yere akmamalı. Ona yol ve yön lazım.. Zira kan, toprak sulamak için akmaz. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur."
"Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli."
"Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat, bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz."
"Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az..."
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekin zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da... Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin."
"Sevgi da'vanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez."
"Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman, geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın... Selam ve dua ile"
Evet, bu nasihat Osmanlı'yı 600 sene yaşatmıştır. Bilgenin uyarıları mutlaka dikkate
alınmalı!
Bu kadim kültür bizi yeniden bir ve bütün yapmalı…
İşte 31 Mart seçimlerinin ardından Kırşehir başta olmak üzere göreve gelen tüm belediye başkanları bu nasihatten dersler almalı ve hatta harfiyen uygulamalı.
Kırşehir’de 25 yıl sonra CHP Selahattin Ekicioğlu ile birlikte Belediye Başkanlığını kazandı. Hatta Akpınar ve Boztepe’de de belediye başkanlıklarını aldı. Neden ve nasıl kazandı bunu daha önceki yazılarımda dile getirdiğim için bu konuya girmeyeceğim. Ancak bugün burada Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kendirli’ye Şeyh Edebali’nin mektubundan da esinlenerek bazı hatırlatmalarda bulunmayı da kendime görev addediyorum.
MHP’nin 10 yıl yönettiği Kaman’da eski Belediye Başkanı Erhan Talu’nun “üvey evlat muamelesi gördük” sözlerine atıfta bulunan Milletvekili Mustafa Kendirli’nin sarf ettiği sözleri garipsedim doğrusunu söylemek gerekirse.
Ne demiş Milletvekili Sayın Kendirli, harfi harfine yazıyorum:
“Tabi ben buradan kıymetli Erhan başkanıma 10 yılda Kaman’a verdiği emeklerden, yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Onlar da ellerinden geldiğince bir mücadele vermeye çalıştılar. Bir şey söyledi Erhan Başkan. Tam da bizim 2 ay önce seçim kampanyalarında söylemeye çalıştığımız bir şey söyledi. Dedi ki; bu binayı yaparken İller Bankasından kredi istedim. Vekilimize takıldı, il başkanımız vekildi önce ona takıldı. E tabi şöyle bir şey var: Önce can, sonra canan değil mi? Dolayısıyla biz dedik ki iktidarda biz olursak önce cana bakarız kusura bakmasın kimse. Dolayısıyla bu canı sizler bize teslim ettiniz. Bizler de bunu inşallah Kaman’a yapılacak yeni yatırımlar, yeni projeler gibi Kaman’ı da ihya ve inşa etme sürecimizi seçimden önce söz verdiğimiz gibi önümüzde hemen ilk hafta Necati Başkanla beraber Kaman’ın bir röntgenini çıkaracağız.100 günlük acil eylem planımız var ama en hızlı şekilde bunu masaya yatıracağız, irdeleyeceğiz, istişare edeceğiz, bismillah deyip çalışmalarımıza başlayacağız.”
Hatta Kırşehir’de Belediye Başkanlığını kaybettikten sonra yani, 31 Mart yerel seçimlerinde 25 yılın sonra Kırşehir Belediyesi’nin yeniden CHP yönetimine geçmesinden üzüntüsünü de dışa veren Milletvekili Kendirli, konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Bundan sonra görev bizlerde. Tabi Kırşehir’in bütününde de şöyle bir netice çıktı. Kırşehir merkezini 10 yıldır Yaşar Bahçeci kardeşimiz yönetiyordu. Çok güzel işler yaptı, çok güzel eserler bıraktı. 99 ayrı eserle Kırşehir Belediyesi’ni teslim etti. Ama Kırşehir’in bütününde hemşehrilerimiz şunu söyledi. Dediler ki: Merkeze yaptığınız yeter! Allah sizden razı olsun. Biz birazda şöyle değişim yapalım eski CHP havalarını bir daha dinleyelim dediler. Milletimizin verdiği karar bizim başımızın tacıdır, dinlesinler Ama ardından da benim Kaman’ım, benim Mucur’um, benim Çiçekdağ’ım yeter dedi. Kırşehir’e yapılan hizmetleri biz de istiyoruz dedi. Biz de buradan söz veriyoruz; bütün enerjimizi Kamanımıza, Mucurumuza, Çiçekdağımıza, Akçakentimize, inşallah Kurancılımıza harcayacağız.”
Bu sözler benim gibi Kırşehir’i seven herkesi üzmüştür, hatta Sayın Kendirli’ye de yakıştıramamıştır.
Elbette Yaşar Bahçeci Kırşehir’e çok güzel hizmet ve yatırımlar gerçekleştirdi. Bugün nereye baksanız, nereye gitseniz onun eserleri, hizmetleri vardır. Bunu inkâr edenin gözüne dizine durur diye düşünüyorum.
Bence Sayın Yaşar Bahçeci Kırşehir’de hizmetlerinden dolayı kaybetmedi. Belki ekibinden, belki ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizlerden, belki de AK Parti’nin kurmaylarının sarf ettiği sözlerden dolayı kaybetmiştir.
Yaşar Bahçeci’nin değil, AK Parti’nin Kırşehir’de kaybettiğini düşünenlerdenim. Bundan da en başta Milletvekili Mustafa Kendirli’nin dersler alması gerekiyor herhalde.
Kırşehirliler ve bu memlekette yaşayan bizler Yaşar Bahçeci’yi hep hizmet ve yatırımlarıyla, eserleriyle anacağız. Çünkü o halkın hep gönlünde olacak.
Eğer Sayın Kendirli de milletvekilliği döneminde Kırşehir’e yatırım ve hizmetlerin gelmesine öncülük ederse o da öyle anılacak. Yoksa partizanlık yaparak, kendi partisi dışındaki belediye başkanlarına şaşı bakar, onlara destek yerine köstek olur, yatırım ve hizmetlerin gelmesinin önüne takoz olursa sadece Kırşehir değil, o da kaybedecektir diye düşünüyorum.
Elbette seçim bir yarıştır, kazanan da, kaybeden de olacaktır. Ama kazananın Kırşehir için çalışacağını unutmadan, ona köstek yerine destek olmak başta Milletvekili Mustafa Kendirli olmak üzere iktidar mensuplarının da görev ve sorumluluğu olmalı.
Bu nedenle Sayın Kendirli’nin Kırşehir’e ve Kırşehirlilere küsmeye hakkı olmamalı; tam tersine Kırşehir halkının partisine verdiği mesajı iyi algılamalı.
“Kırşehir Belediyesi’ni kaybettik” diye küsüp, Kırşehir’deki tören ve toplantılara katılmamasını, Kırşehir’de olduğu sürece Kırşehir Belediyespor’un onikinci adamı olan Kendirli’nin maçlara gelmemesini de hoş karşılamadığımı da ifade ediyorum.
Çünkü şunun şurasında 4 yıllık bir milletvekilliği süresi kaldı. Bu süreyi çok iyi değerlendirip, hizmet ve yatırımlarla anılmasını, partizanlıktan uzak olmasını diliyorum. Çünkü milletvekilliği görev süresi bitince yine Kırşehir’de hep birlikte yaşayacağımızı, yapılan hizmetlerden onun da yararlanacağını unutmamasını öneriyorum. Geçmişte iktidarın milletvekili olup ta, muhalefet belediyelerine destek olmayanların Kırşehir’de hiçbir zaman hoş karşılamadığını, hatta tepkiyle anıldıklarını da unutmamasını diliyorum.
Ben naçizane sayın Kendirli’ye kısaca böyle hatırlatmalarda bulundum. Gerisi kendisinin bileceği iştir.

***

Biraz da gülelim!

Polis sınavı
Genç adam bir süre tezgâhtarlık yaptıktan sonra sıkılmış. Başka iş aramış.
O sırada polis alımı için sınav açıldığını duymuş. Başvurusunu yapmış, bir süre eğitim gördükten sonra da polis olmuş,..
Birkaç ay sonra yolda rastladığı arkadaşı sormuş:
"Nasıl, işten memnun musun?"
"Evet" demiş delikanlı:
"Maaşı iyi. Çalışma saatleri idare eder. Ama bu mesleğin en iyi tarafı şu ki, müşteri daima haksız!.."

***

Sevdiğim bir söz

“Mutlu bir evlilik isteyen erkek, ağzını kapalı, cüzdanını açık tutmalıdır.”
Groucho Marx