Bir ara sessizce düşündüm, bu hafta siyasetten biraz uzak bir yazı kaleme almayı, ormanları, dağları, ovaları, hatta Akdeniz’in mavi derinliklerini yazacaktım ama olmadı, olmuyor. Zira 5500 TL…

Ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir TV kanalında en düşük emekli maaşlarının 7500 lira olacağını açıkladı. Çünkü kendisi de biliyor olmalı ki 5500 lira maaşın çok, hem de çok düşük olduğunu. Kaldı ki hayat pahalılığı ile maaşlar önümüzdeki ay yine 5500 TL’lik alım gücünün altında kalacaktır.

Düşünün bu düşük maaşla geçinmeye çalışan on binlerce insan varken, ev kiralarının 5000 liranın üzerinde olduğu, pazarda en ufacık bir ürünün bile on lira olduğu, hatta marketlerde bir kilo domatesin 30 TL olduğu bir ortamda ne yazılabilirdi ki…

Televizyon ekranlarına bakıyorum, çoğu kanallarda yorumcular öyle pembe tablolar çiziyorlar ki, her şey çok çok iyi, her bir bireyin geçimi iyi, herkes mutlu huzurlu, sıkıntı çeken yok gibi.

Birde yorumculara bakıyorum adının önünde kocaman unvanlarını görünce de “eyvaaah memleketim okumuş yazmış insanlarının düşüncelerine bak!” diyorum. Milletin yaşadığı gerçekleri öyle çarpıtıyorlar ki, anlattıklarına kendilerinin bile inandıklarını düşünemiyorum.

Bugün hayatın yaşanan gerçeklerini görmek için âlim olmaya gerek yok. Şu hayat pahalılığının zirve yaptığı dönemde küçük küçük gelirlerle nasıl geçinilir, ne yenilir, ne içilir, ısınma nasıl sağlanır, nasıl giyinilir, sağlık, ulaşım, giyim, eğitim giderleri nasıl karşılanır?

Halk perişan, umutlarını yitirmiş çaresizlik içinde, elli gün sonra yani 14 Mayıs günü sabahı doğacak güneşle umutlanmayı bekliyor.

Kırşehir hazır, Anadolu hazır, Türkiye hazır, seçmen millet ittifakını bekliyor, ya liderler hazır mı?

14 Mayıs’a neredeyse elli gün kaldı. Seçim startının verilmesiyle her ne kadar İnce, Oğan, Perinçek ve Erbakan Cumhurbaşkanlığına adaylıklarını açıklasalar da, seçim yarışının Cumhur İttifakının adayı olan Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçeceği netlik kazandı sanki.

Millet İttifakında kimin aday olması halinde oy vereceğini düşünen seçmen aslında kararsızlık içine düşmüştü. Burada herkesin gözünün önünde yaşanan küçük de olsa kriz kısa sürede olumlu sonuçlandı ve tüm seçmenin isteği yerine getirildi.

Şimdi artık seçmen tek kişiye yani yalnız Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek, bunun yanında İmamoğlu’na, Yavaş’a ve her partinin kendi liderlerinin de içinde olacağı birlikteliğe oy verecek. Yani seçmen memleketin yönetiminde egemen kılınan ortak akla oy verecek.

Millet İttifakı şimdi daha bir kenetli, daha bir kararlı, seçim sandığının geleceği 14 Mayıs tarihini beklemektedirler. Artık seçmenin bahanesinin olmadığı kesin, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş, Akşener, Babacan, Davutoğlu, Uysal ve Karamollaoğlu yürütecekleri seçim kampanyası ile seçmenden oy isteyecek ve seçmen hem adayı, hem de yardımcılarını birlikte oylayacak.

Seçim Meydanlarında Cumhur İttifakı liderleri Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici bir tarafta, diğer tarafta ise Millet İttifakı liderleri, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal ve ayrıca Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu gibi güçlü bir kadro olacak.

Elbette liderlerin yürüteceği kampanya önem arz etmektedir. Güçlü kampanya, yüksek sinerji, çok partili ama tek vücut, tek ses, her kesimi içine alacak, uygulanabilir yaşamsal vaatler çok çok önemli. Bunun yanı sıra partilerin yönetim kademeleri ve seçilmiş belediye başkanları gösterecekleri üstün çalışma gayreti ile oy artışının sağlanmasına katkı da sağlayacağı muhakkaktır.