Seçimlerimiz mi hayatımızı belirler yada tercihlerimiz mi? Bir seçim atmosferidir gidiyor. Hava pusluydu başlangıçta her şeye müsaitti.

Seçimlerimiz mi hayatımızı belirler yada tercihlerimiz mi?
Bir seçim atmosferidir gidiyor. Hava pusluydu başlangıçta her şeye müsaitti. Ağzını açan-açmayan; ya hain, ya da münafıktı. Bazıları da ağzıyla kuş tutsa kâfir.
Siyaset tek yönlüydü, adam harcamaya müsait. Değer yargıları yerle yeksan olmuştu. Her şeyin, işaret buyurulduğu üzere kalitesi tescil ediliyordu. Yağcılığı, dalkavukluğu; övme sanatı diye tanımladılar. Farklı görüşte olanları da düşman.
Niyeydi, nedendi bilinmez. Yine, erken seçim ilan ettiler. İki parti birleşti yeni bir sistem kurdu; adına “Cumhur İttifakı” dediler. Sonrasından aynı tandanstan bu birlikteliğe küçük kardeş de ortak oldu. Büyük, ortanca ve küçük kardeş diye de düşünebiliriz.
Muhalefet cephesinde ise, CHP, yenice kurulmuş İyi Parti, Saadet ve adını ananın uf olduğu bir HDP.
Vaktiyle MHP’de koltuğa oturmak isteyen nifakçıların (!) kovulmuşların bir araya gelip, bir güzel başkan seçtiler. Yahu, hani bunların derdi koltuksa, peki neden bu kez kavga etmiyorlardı. Kavgasız- gürültüsüz Meral Akşener’i seçtiler. Rivayet olunur ki, bu güzel, cesur yürekli ablamız seçime giremesin diye, erken seçim kararı alınmış. “Hele durun bir bakalım aha da bu iş bitti” derken, CHP var ya, şu CHP’nin başındaki zat yok mu; Kemal Kılıçdaroğlu, onbeş vekilini İyi Parti’ye gönderdi. Üstüne üstlük, parti meclisinin aday belirleme yetkisini alıp, iki kez karşısına çıkan adamı aday göstermesin mi?
Ana muhalefet dediğin böyle olur; bir dedirtti ama pir dedirtti.
Bildiğimiz cümle ezberi bozdu. Saadet Partisi’ni de yanlarına aldılar. Yani iki kardeş, bir bacı bir olup “Millet İttifakını” kurdular. Yetmedi, liderlere aday olmak için imza gerekiyordu, millet seferber oldu yeterli imzalarda toplandı.
HDP, hapishaneye tıkılan lideri Demirtaş’ı aday gösterdi. Adam hapiste ama aday olmasının önünde engel yok, sonradan öğreniyoruz ki, suçu kesinleşmemiş. Neyse bu korku, pardon bu konu beni aşar.
Umutlar yeşerdi millette, partiler ittifakı sistemi ile hiçbir araya gelmeyen görüşler, birbirine hoşgörü ile bakmak zorunda kaldı. Gördüler ki: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz”
Bütün bunlar, belki sadece bir seçimdi sanmayın, vallahi de, billahi de bu İnce Adam var ya, bugüne kadar tabu olan her şeyi söyledi. Yani “Sezar’ın hakkını Sezar’a verdi” şimdi bir düşüne koyalım artık. Acep baştaki kişilerin, kişiliğine göre mi insanın birbirinin fikrine olan saygısı artar, yoksa demokrasimiz mi, hızlandırılmış seçim döneminde kemale erdi.
Seçim sonuçları mı ne olur?
Herkesin, birden fazla tercih yapma şansı var, daha ne olsun.