Bundan önceki yıllarda yapılan seçimler öncesinde geleceğe ümitli bir bakış ve öylede bir bekleyiş hakim olur, seçim sonrası için de sanki huzurlu bir geleceğe doğru yelken açılmış gibi beklenti içine girilirdi. Bu kez öyle olmuyor 7 Haziran 2015 genel seçimleri yaklaştıkça toplumumuzdaki huzursuzlukların artmakta olduğu her geçen gün biraz daha belirginleşmektedir.
Bundan önceki yıllarda yapılan seçimler öncesinde geleceğe ümitli bir bakış ve öylede bir bekleyiş hakim olur, seçim sonrası için de sanki huzurlu bir geleceğe doğru yelken açılmış gibi beklenti içine girilirdi. Bu kez öyle olmuyor 7 Haziran 2015 genel seçimleri yaklaştıkça toplumumuzdaki huzursuzlukların artmakta olduğu her geçen gün biraz daha belirginleşmektedir. Seçimlerden sonra toplumun her kesiminin huzursuzluğu daha da artacak gibi sokakta beklenti algısı oluştu.Geçmişte yaşanan hukuksuz Ergenekon ve Balyoz yargılamalarının açtığı ve telafisinin mümkün olmadığı derin yaralar, halihazırda ekonomik gidişatın iyi olmadığı, işsizliğin her geçen gün arttığı bir ortamda seçime gidilirken bireyler üzerinde gerek iktisadi ve gerekse de siyasi açıdan kaygı ve huzursuzluk yarattığı açıktır. İşsizliğin arttığı, yolsuzluğun, yokluğun ve yoksulluğun baş gösterdiği artık iyice görülmektedir. Bu koşullar altında seçimden önce ve sonrasında halkın huzurlu ve mutlu olması yönünde iyiye doğru gelişme zaten beklenmemelidir. Zira Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur denir ya işte öyle bir şey. Seçim ortamına bakıp gerginlikleri, seviyesiz söylem ve tartışmaları izleyip dinledikçe toplumun ümitsizlikleri de iyice artmaktadır.
Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen yine de bu ülkenin geleceğini iyileştirme yönünde olumlu düşünüp öyle de davranış sergilememiz doğru yaklaşım olur. Bunun için elbette önümüzdeki günlerin ekonomik ve siyasi gelişmeleri son derece önemli olacaktır.
Artık ömrünü tamamlayan işbaşındaki hükümetin yerine kurulacak olan, yeni hükümetin alacağı siyasi ve ekonomik kararları ile ülkenin normalleşerek, huzur ve sükunete kavuşturulması ayrıca değeri hızla düşen Türk Lirası’nın değerlenmesi yönünde olması beklenmelidir.
Kırşehir sokaklarında yaşanan genel seçim çalışmalarını ve verilen vaatleri görüyorum da, hayret ve ibretle izliyorum. 13 yıldan beri hükümet partisinden olan vekiller bu kente hiçbir faydaları olmamış, çözüm bekleyen sorunlar bir kez olsun dile bile getirilmemiş iken halen meydanlarda hizmet için kendilerine oy istiyorlar ve seçilmelerini bekliyorlar.
Peki, bugün siyasi bir gerginliğin hat safhada olduğu, ekonominin son derece kötü yönetildiği bir ortamda bu insanlar daha ne yapsınlar. Ekonomiyi yöneten hükümet yetkililerinin farklı görüş açıklamaları ve beceriksizliklerinden dolayı dolar fiyatındaki artış bir türlü durdurulamamıştır. Yine Euro fiyatları her geçen gün biraz daha artmaktadır. Gerçi ekonomiyi yönetenler bu artışların yurt dışı kaynaklı olduğunu söylüyorlar ama ben içerideki kötü gidişata odaklanarak insanların alım gücünün zayıfladığına bakıyorum. Ülkemizdeki döviz fiyatı yükselişleri, daha çok ekonomimizin iç dinamikleri ile ilgili olduğu bilinmelidir.
Geçmiş deneyimlerimize ve bilimsel verilere göre, bu gidişatın tüm tüketim mallarında artış yaratacağı, insanların alım gücünün zayıflayacağı ve enflasyonu yükselteceği aşikardır.
Böyle bir ortamda gidilen seçimlerin, ülkemize huzur ve güvenli yaşam koşulları getirmesi dileğimiz olacaktır.