1995 yılının Ocak ayında Kırşehir’de rahmetli Muhsin Başkanı destekleyen ve o zamanlar adı Nizami Alem Ocağı (NAO) olan ocağı üç beş genç arkadaşla kurmuştuk. Kimdi bu isimler Battal Çelik, Mehmet Yıldız, Kemal Çelik, Mehmet Saçak, Alparslan Demirbaş, Hüseyin Doğan, Kurtuluş Yılmaz, Fatih Sarıyıldız, Hanifi Aras gibi bir avuç genç insanlar.

1995 yılının Ocak ayında Kırşehir’de rahmetli Muhsin Başkanı destekleyen ve o zamanlar adı Nizami Alem Ocağı (NAO) olan ocağı üç beş genç arkadaşla kurmuştuk. Kimdi bu isimler Battal Çelik, Mehmet Yıldız, Kemal Çelik, Mehmet Saçak, Alparslan Demirbaş, Hüseyin Doğan, Kurtuluş Yılmaz, Fatih Sarıyıldız, Hanifi Aras gibi bir avuç genç insanlar. Amaçları Ülke menfaatini her şeyin üzerinde tutan, gelecek nesiller adına hayırlı çalışmalara imza atmak ve devletin milletin yanında şerefiyle onuruyla vazife üstlenmekti.
Rıza başkan Kırşehir'in yeni Ülkü Ocağı Başkanı olmuş ve o dönem de bizim Ocak ile Ülkü Ocağı arasında kırgınlıklardan dolayı bir husumet oluşmuştur. Bu husumetin nedeni rahmetli Muhsin Başkanın MHP’den ayrılıp BBP’yi kurmuş olması ve bizimde o partinin gençlik hareketi olan NAO’nda yer alıyor olup ocağı Kırşehir’e açmış olmamızdı.
Rıza başkanla ilk tanışmamız o dönem olmuştu o 28 yaşında ben ise 19 yaşında idim. Ocak açmak için yer bakıyorduk ve 80 döneminden sonra (Kırşehirli olanlar bilir) Ankara caddesinde solcular, Terme Caddesi ve civarında sağcılar teşkilatlanırdı. İlk olarak biz solcuların genelde yer aldığı Ankara caddesinde ocak yeri tutmuş ve burada faaliyetlerimize başlamıştık. Bu da sağ kesim için aslında bir ilkti. O dönem ocaktan üç beş genç arkadaş gelip Nizami Alem Ocağını basıp ortalığı birbirine katıp gitmişler. Bizim çocuklar bize haber verdikten sonra akşam tek başıma Ülkü Ocağına gittim ve Rıza başkanla karşı karşıya geldik. Bu Rıza başkanla ilk görüşmemizdi. Kendisine olan olayı anlatıp yapılanın doğru olmadığını, amacın, gayenin, hedefin bir olduğunu konuştuktan sonra koltuktan kalkıp yanıma geldi bana sarıldı ve “ayrımız gayrımız yok gardeş, ama biz burada idik ve burada bir ocak var ne gerek vardı ayrılığa ayrışmaya, gelin burada birlikte çalışalım “demiş bende O’na “başkanım sen burada biz orada çalışalım emin ol ilerde herkes gerçeği görür ve nerde yer alması gerektiğine karar verir “ demiştim…
Lise Caddesi’ndeki dükkânının her önünde geçtiğimde bana “emin ol gardeş yukarıdakiler bu memleketi ve bu davayı bizim kadar sevmiyorlar sevselerdi bugün partide dava da burada olmazdı” deyişi hiç aklımdan çıkmıyor…
Evet İyiler çok yaşamıyor, çok iyi bir adam, çok iyi bir ülkücü ve en önemlisi ihtiyacı olan herkese yardımda bulunmaya çalışan mert bir delikanlı idin. Erkeğin az ürkeğin çok olduğu dönemlerde meydanlara çıkıp davası için vatan sevgisi için eline bayrak, afiş alıp cadde direklerine asmayı şeref sayan, memlekete sevdalı adam yetiştirmek için elinden geleni yapan güzel yüzlü insan…
Birileri sen yaşarken senin yüzüne karşı söyleyemedikleri sözleri kolaylıkla arkandan söylerken o gün senin cenaze namazında safta olmalarına hem sevindim hem de üzüldüm..
Keşke o insanlarda senin gibi dik durabilmeyi becerebilselerdi…
Bu eylüller Ülkücü camiaya hiç iyi gelmiyor be başkan…
İşinden çok davanla uğraştın, belki de ailenden fazla Türkmen soydaşlarımızla ilgilendin.
Bir Ülkücü kardeşine bir zarar ziyan gelse elinden geldiğince yardımına koşar o da olmadı en azından yanında dururdun… iki üç kez yokladı ölüm seni direndin beklide çok yordu bütün bunlar o güzel kalbini…
Ah ulan ah rıza başkan biz seni çok sevdik, eminim sende bizi seviyordun.
Hakkını helal et bizlere bizler çoktan helal ettik…
Dualarımız hep seninle…
Allah’ın rahmeti üzerine olsun, mekânın cennet olsun yiğit adam…