Yerel seçimler bitti ancak tartışmaları halen sürüp giderken, sakin, sessiz ve sükunetli bir Pazar günü olmasını diliyordum. Soğuk ve karlı bir Pazar günü, televizyon kanalları hep aynı haberi vermeye başladı, flaş haber sanki Türkiye gündemine oturdu. Zira CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'nın Çubuk ilçesinde katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğramıştı. CHP liderine yapılan bu saldırıyı kınıyorum, çok çirkin ve insanlık dışı bir davranış, önünde arkasında kim varsa ülkenin bütünlüğüne, insanların kardeşliğine, dostluğuna değil, tam tersine ihanetçilere hizmet ettiği belli.
Bir kere hedef olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hak, hukuk, adalet diyor. Ülkemizin bütünlüğü ve insanlarımızın kardeşliği için mücadele veriyor. Özgürlükler diyor, demokrasi diyor, aydınlık bir Türkiye diyor, refah düzeyi yüksek mutlu huzurlu insan diyor. Türkiye’yi ben daha iyi yönetirim diyor daha ne desin.
Şehit cenazeleri ayrışma ve kavga etme yeri değil, bir ve beraber olma yeridir. Sonra, millet olarak bizim kültürümüzde acılı, üzüntülü, kederli günümüze, cenazemize düşmanımız bile gelse onunla kavga edilmez, ona yer verilir saygı gösterilir.
“Kırşehir Çiğdem” gazetesinin verdiği imkanlar dahilinde bu köşede yazıp çizerek duygu ve düşüncelerimi zaman zaman okurla paylaşmaya çalışıyorum ve bu vesileyle de siyaseti yakından takip ediyorum. Zira Kemal Kılıçdaroğlu kavgadan, gerginliklerden, kin ve nefret duygularından uzak, demokrat, barışçı, sakin bir siyasetçi olduğunu ve CHP'nin başında olmasının da Türkiye ve siyaset için bir şans olduğunu düşünüyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’na saldırı düzenleyenler, sanki vatanseverlik sadece kendilerine ve kendileri gibi düşünenlere aitmiş gibi davranıyorlar. Oysa vatanseverlik sözde değil de özde olmalı. Ülkemizi sevmeli, insanımızı sevmeli.
Bakın CHP’nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu;
Çocuğunu askerden kaçırmadı ki, kendi eliyle kışlaya teslim etti ve çocuğu askerliğini yaparak vatana hizmet etti.
Apo' nun mektuplarını Diyarbakır meydanında okutmadı,
PKK terör örgütü için T.C savcı ve hakimlerini Habur'a göndermedi,
Şivan Perver ile meydanlarda megri megri türkülerini söylemedi,
Barzani'nin bayrağını Atatürk hava limanına çekmedi,
“Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye andımızın okunmasını TBMM’de reddetmedi ki, daha ne yapsın.
Kılıçdaroğlu’na saldıranlar gerçek vatansever olsalardı, bu saydığım olumsuz işler olurken sesleri yükselirdi, yıllarca ekilen kin ve nefret tohumlarının ürünü olsa gerek diye düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu'na yapılan çok yanlış ve çirkin bir davranıştır. Bu saldırı sadece Kılıçdaroğlu’na değil Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılmış bir saldırı, özgürlüklere, demokrasiye yapılmış bir saldırı, esasında Türk milletine yapılmış bir saldırıdır.