Gündüz güneş, gece ay yücesi,

iğde kokulu, hünnap tatlısı,

Ömrümün Gün dönencesi;

limon çiçeğim...

Evet Torunumdan mektup var.

 "... Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim.

Baba -anne, çocuğunuz olsam da, sizden ayrı bir kişilik içinde gelişiyorum.

Beni tanı ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim.

Beni her yerde koruyup kollamayın.

Davranışlarımın sonuçlarını kendim görür, daha iyi

öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim.

Beni şımartmayın, hep çocuk kalmak isterim.

Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe, almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz sözler vermeyin.

Sözünüzü tutmayınca, sizlere güvenim azalır. Bana kesin ve kararlı davranın, kısıtlamayınca ne yapacağımı şaşırıyorum.

Öğütlerinizden çok, davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.

Birbirinize karşı saygı ve sevgi hep takip ettiğim özellikler, çok konuşup, çok bağırmayın. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi izler bırakır. "Ben senin yaşındayken" diye başlayan sözleri hep kulak ardına atarım.

Yanlış davranışlarım üzerinde üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin.

Öğrenmeye en yakın olduğum anlar ,soru sorduğum anlardır.

Açıklamalarınız kısa ve öz olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Yapabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin, çabamı övün. Beni başkaları ile kıyaslamayın.

Bütün kuralları birden öğretmeyin. Bana süre tanıyın, dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım.

Soğukkanlığınızı yitirmeyin.

Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın, ben de sizi başkalarının önünde güç durumda bırakabilirim.

Haksızlık ettiğinizde, açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz, size olan sevgimi azaltmaz.

Baba-anne kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın.

Yeter ki beni ben olarak sevin. Benden "örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz anne-baba olmanızı beklemem.

Anlayışlı olmanız bana yeterli."

Sahip olduğumuz değerlerin başında Çocuklarımız gelir.

Çocuklarımız, başında "gümüş taçla" doğmadı ve belki de isabetli anne-baba seçeneği olmadı.

Toplumsal yozlaşma bir büyüme hormonu olarak ortada.

Bu durumdan, o yavrular için, ferasetli ve erdemli hâl içinde olmamız gerekiyor. Çünkü o da öncelikle bizlerin seçimine bağlı.

Seçimimiz geçimimizi, geçimimiz ise geleceğimizi temsil eder. Bu geçim ki içinde ekonomi, sosyoloji, devlet gücünü vs barındırır. Bu konuların sağlamlığı ise;

Çocuklarınızın ikbal, izzet ve “iktidar” aydınlığını sağlayacaktır.

Neticede bütün bedeller dedeleri tarafından ödendi.

Huzur aydınlığı temennisiyle;

Torununum ve bütün çocuklarımızın üzerinden güneş ve ay aydınlığı eksik olmasın.

Huzurları daim olsun.