Gazetecilik benim için aslında çok eskiye dayanıyor. 1996 yılında ulusal olarak yayın yapan “GÜNDÜZ” gazetesi diye bir gazete vardı.

Gazetecilik benim için aslında çok eskiye dayanıyor.1996 yılında ulusal olarak yayın yapan “GÜNDÜZ” gazetesi diye bir gazete vardı. Gazete başlığı altında ise “İlkeli Seviyeli Dürüst Günlük Gazete” ibaresi bulunurdu.
Gazetenin çıktığı yıllarda bende gerek Kırşehir’deki gerekse diğer konular ile ilgili kısa yazılar yazardım bu gazete de. O zamanlar 18 yaşlarında bir genç için ulusal bir gazete de haber yapıp, yazı yazmak zor işti. Şimdilerde maşallah eline kalem alan köşe yazarı gazeteci, önüne mikrofon sürülen spiker, kamera karşısına geçen her şeyi bilen oldu…!
O günlerden bu günlere baktığımda gazetecilik anlamında birçok şey değişti öyle ki bu anlatmakla bitmez. Hem ilkeli olacaksınız, hem dürüst olacaksınız hem de seviyeli olacaksınız. Bütün bunları bir arada bulundurmak gerçekten şu günlerde neredeyse imkânsız.
Kırşehirimizde yıllardır iki yerel televizyon ve onlarca gazete var. Bu gazetelerden bir kısmı günlük çıkarken, bir kısmı haftalık, bir kısmı da 15 günde bir, hatta ayda bir çıkan bile var…!
Bir o kadar da internet gazeteciliği yapan grup var.
Şehir küçük olunca hali ile üç aşağı beş yukarı herkes birbirini tanımakta. Böyle olunca da yaptığınız her şey göze çarpıyor ve Kırşehir’de konuşulacak başka bir şey olmayınca da kişiler başlıyor birbirlerini konuşmaya.
“O bunu yapmış, bu şunu demiş…” dedik ya şehir küçük olunca insanları konuşanlarda küçüldükçe küçülüyor…!
Büyük şehirlerde ya da büyük gazetelerde yazmak belki de bu anlamda daha kolay…
Daha kalemi dün eline almış kişiler oradan oraya saldırıyor, maşallah yıllardır sanki gazetecilik yapmış, her konuda donanımı var, siyasetten anlıyor sanki siyaset bilimcisi, ekonomiden anlıyor ekonomist, spordan anlıyor A milli takımda top koşturmuş gibi, ilin ve ülkenin tüm sorunlarına hâkim…!
Ne zaman bir seçim kararı alınsa hemen yerelde yeni yeni gazeteler çıkmaya başlıyor.
Bu gazetelere gerçekten ihtiyaç var mı? Yoksa tamamen parasal duygular ile mi birkaç aylığına çıkıp sonra kapanıyor.
Bizler de taşrada âcizane köşe yazarlığı yapıyoruz bundan da hiç şikâyetçi değiliz.
Şikâyetçi olduğumuz konu herkesin her şeyi çok iyi biliyor olması.
Herkes her şeyi elbette ki bilemez. Bu yüzden kişilerin bildikleri konularda yazması en doğru olanı…
Bir de insanlar yıllardır köşelerinde yazı yazan insanlara saygılı olmalı. Çünkü biz hafta da bir yazı yazmanın zorluğunu 2-3 yıldır (gerçi 1995’ten bu yana yazmakta olsam da) yazdığımız köşe de hissedebiliyorken onlar nerede ise her gün yazı yazıyorlar.
Bir de gazeteciliği yıllardır yapan emeklerini harcayan, sabah akşam demeyip haber peşinde koşan gazetecilerin de hakkını vermek lâzım. Bu iş emek işi, bir konu hakkında yazılacak haber için araştırmalar yapılıp doğru bilgileri okuyucu ile buluşturmak öyle kolay iş değildir.
Kınayanların kınamasına aldırmadan, doğru görüp bildiklerini yazanlar gerçek gazetecilerdir. Bu yüzden işini hakkı ile yapanlara kesinlikle lâfımız olamaz onların hakları ödenmez.
Ama gazeteciliği, şantaj, tehdit, aracı görüp, yanlı ve yanlış haber yapıp, karalama ve iftira atan, ilkesiz, seviyesiz ve namussuz bir şekilde yapanlara da acıyorum.
Bir de bu gazeteye benzemeyen paçavralara maddi destek olan, onlara değer veren kişi ve kuruluşlar yok mu?
İşte tüm mesele bu…
Bunları gazete ya da gazeteci olarak görüp değer vermek, gerçekten bu işi yapanlara hakaret olmuyor mu?
Ne demişler “Layık olmayana iltifat layık olana hakarettir.”
Bunları gerçek gazete ve gazetecilerle ayıklamak gerekiyor. Sapla samanı karıştırmamak lâzım diye düşünüyorum.
Yoksa bu işi tehdit ve şantaj aracı olarak kullanacak niceleri türeyecek, Kırşehir’e ve Kırşehirlilere, hizmet eden insanlara büyük zarar verecektir. Tabi bu zararı Kırşehir gibi, Kırşehir’de gerçekten bu işi meslek edinen gerçek gazeteciler görecektir.
Dediğimiz gibi şehir küçük olunca yazılan yazılar büyük olsa da çok fazla bir şey ifade etmiyor kısacası “Küçük şehirde büyük gazeteci olmak zor”…
Tıpkı bu şehir de büyük adam olmanın zorluğu gibi…
Şerefli insanlara iftira en büyük şerefsizliktir.
Sevgi ile kalın…