Kırşehir’de her gün yüzlerce insanın kullandığı toplu taşıma araçları, yalnızca bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda kamusal yaşamın küçük bir aynasıdır. Bu köşe yazısı, hem bireysel farkındalık yaratmak hem de yerel yöneticilere yapıcı bir çağrıda bulunmak amacıyla kaleme alınmıştır.
Koku, klima, hijyen ve yolcu davranışları gibi görünüşte basit ama aslında günlük hayat kalitemizi doğrudan etkileyen unsurlara mizahi bir dille dikkat çeken bu yazının, hem okurlarda farkındalık uyandırmasını hem de yetkililerde iyileştirme arzusu oluşturmasını temenni ediyorum.
Sabahın erken saatleri… Kırşehir’in sakin sokaklarında gün yeni uyanırken, siz de işinize ya da okulunuza yetişmek için otobüs durağında bekliyorsunuz. Otobüs ağır ağır yanaşıyor ve umutla kapıdan içeri adım atıyorsunuz. Ancak sizi karşılayan ilk şey ne güler yüzlü bir “Günaydın” ne de yumuşak bir koltuktur. Sizi karşılayan şey, yoğun, bastırıcı, buram buram bir "toplu yaşam kokusu"dur.
Yaz aylarında bu koku daha da derinleşir. Parfümlerle maskelenmeye çalışıldıkça ortaya “terli lavanta” ya da “yoğun misk eşliğinde sarımsak notaları” gibi egzotik esanslar çıkar. Özellikle Bağbaşı yönüne giden sabah otobüslerinde, bu yolculuk yalnızca bir ulaşım meselesi değil; aynı zamanda sabır, tahammül ve zaman zaman hayatta kalma mücadelesine dönüşür.
Fizik Kurallarına Meydan Okuyan Yolculuklar
Otobüsün içine her yeni yolcu bindiğinde içinizden “Artık kimse sığmaz” dersiniz. Ama bir şekilde sığar. Kırşehir otobüslerinin iç düzeni adeta sardalya konservesi formatında ilerler. İnsan vücudu bu araçlarda fizik kurallarına karşı adeta şekil değiştirir. “Biraz daha yanaşalım” çağrıları, “Azıcık daha sıkışırsak otobüsün içine çökeriz” seviyesine kadar gelir.
Ve tabii ki değişmeyen detaylardan biri de, her seferinde arka kapıdan sessizce binip para vermeyen o "gizemli yolcu"dur. Kimse onun tam olarak kim olduğunu bilmez ama her gün mutlaka oradadır; adeta otobüsün ruhani yolcusu gibi.
Koku Sadece Koku Değildir
Fakat burada konuşmamız gereken asıl mesele ne gizemli yolcu ne de fizik kurallarına meydan okuyan sıkışıklık. Asıl mesele, neden toplu taşıma araçlarımız zamanla “toplu ter taşıma araçları”na dönüşüyor?
Şehrimin güzel insanları, su var, sabun var, deodorant var. Temizlik sadece bireysel bir tercih değil; toplumsal bir sorumluluktur. Hepimiz aynı araçlarda seyahat ediyoruz, aynı havayı soluyoruz. Sabah evden çıkmadan alınacak bir duş, sıkılacak birkaç fıs deodorant sadece kendimize değil, yan koltuktaki kişiye de bir iyiliktir.
Ne yazık ki “Kokmam ama parfüm sıkayım” yaklaşımı da çoğu zaman sonuç vermez. Çünkü kötü koku üzerine sıkılan güzel koku, iyi bir niyetle yapılmış kötü bir karışımdan öteye gidemez.
Yetkililere Açık Mektup: Klima Neden Var?
Şimdi gelelim yöneticilerimize, yetkililere, belediyelere: Klima neden var ama çalıştırılmıyor? Neden her yaz aynı döngüyü yaşıyoruz? 40 derece sıcakta içerisi hamam gibi olan bir otobüste, dolmuşta hem terle boğuşup hem de yoğun kokuya maruz kalmak zorunda mıyız?
Bu sorular artık lüks değil; birer kamusal yaşam hakkı talebidir. Otobüs dediğimiz şey sadece bir taşıma aracı değil, aynı zamanda bir yaşam alanıdır. Medeni bir şehirde, ulaşım araçlarının da medeniyete uygun şartlarda hizmet vermesi beklenir.
Eğer bu gidişat değişmezse, gün gelir yolcular arasında “En az terleyene bedava bilet” ya da “Girişte koku testi” gibi yaratıcı ama dramatik çözümler geliştirilebilir.
Birlikte Yol Alıyorsak, Birbirimize Saygı Duymalıyız
Bu yazıyı yalnızca bir şikâyet mektubu gibi okumayın. Bu, aynı araçlarda seyahat ettiğimiz herkesin konforu, sağlığı ve ruh hali için yapılmış samimi bir çağrıdır. Unutmayalım: Toplu taşıma, bireysel alışkanlıklarımızın da toplumla buluştuğu alandır. Orada nasıl davranıyorsak, şehir hayatına da o kadar katkıda bulunuyoruz demektir.
Sabah sabah bir otobüs yolculuğu insanın gününü ya güzel başlatabilir ya da tüm enerjisini alıp götürebilir. Terli bir kalabalık içinde bunalmaktansa, ferah bir ortamda gülümseyerek güne başlamak, aslında çok da zor değil.
Kırşehir’in sokakları güzel, insanı güzel… Haydi, otobüsleri de güzel kokan yerler haline getirelim.