Geçtiğimiz günlerde komşumuz Yunanistan’da yapılan seçimi Syriza Partisi ve onun lideri ateist Çipras kazandı ve hemen koltuğa oturdu. Hatırlarsanız bundan 13 yıl önce ülkemizde de Çipras gibi ortaya çıkan ve girdiği ilk seçimde yüzde 7 oy alan ve herkesi korkutan ve bundan dolayı, AKP tarafından kafasına çuval geçirilip siyasi hayatı bitirilen bir Cem Uzan vardı.

Geçtiğimiz günlerde komşumuz Yunanistan’da yapılan seçimi Syriza Partisi ve onun lideri ateist Çipras kazandı ve hemen koltuğa oturdu.

Hatırlarsanız bundan 13 yıl önce ülkemizde de Çipras gibi ortaya çıkan ve girdiği ilk seçimde yüzde 7 oy alan ve herkesi korkutan ve bundan dolayı, AKP tarafından kafasına çuval geçirilip siyasi hayatı bitirilen bir Cem Uzan vardı.
Genç Çipras seçilir seçilmez bir dizi açıklamalar yapmış.
“Makam otolarını kaldırıyorum, herkes işine yürüyerek gidip gelsin. Buradan elde edilecek gelirle yeni memurlar alınacak. Savurganlık artık bitti. Yanlış yaptığımız bir kuruşun hesabı mutlaka sorulmalıdır. Biz ne kralız, ne kralcıyız… Biz Yunan milletiyiz. Biz ezilen Yunan halkının yanındayız. Borçlu bir Yunan Hükümeti kurduk. Borcumuzu biz istersek öderiz, istediğimiz zaman öderiz. Arkamızda değil, yanımızda olan 167 yıllık Bank Atina var. 200 milyar Euro olan borcumuzun 100 milyar Euroluk kısmını sildirdim. Ne zaman Yunanistan’ın borcunu ödersek o zaman kravat takacağım.”
Yunan Başbakanı Çipras’ın ilginç çıkışları ve seçim zaferi, bana ülkemizdeki “lider sultası”nı hatırlattı.
Genç adam girdiği ilk seçimde kazandı ve hükümet kurdu.
Peki, bizim ülkemizde CHP’de yaşanan bir hokus pokusla Deniz Baykal görevden indirildi, yerine Kılıçdaroğlu geldi. Deniz Baykal yıllar yılı CHP’yi elinde kuşa çevirdi. Yerine gelen Kılıçdaroğlu Deniz Baykal’dan iyi olacaktı, olmadı. Daha kötü oldu.
Göreve geldiğinden bu yana kaç yerel, kaç genel seçim kaybetti?
“Partim benimle başarılı olamadı, yerimi gençlere bırakıyorum” diyebildi mi?
Hayır ve halen de aynı durum devam ediyor.
CHP Genel Merkezi böyle de, iller nasıl?
Daha kötü ve berbat!
Onlarda her seçimi kaybede kaybede üzerinde utanmadan oturuyorlar.
CHP bir Syriza Partisi olabilir mi?
Ya da Kılıçdaroğlu bir Çipras olabilir mi?
Mümkün değil!
Olması için insanda biraz erdem olur. Gençlerden utanırlar!
CHP’nin sözüm ona çokbilmişleri, koltuk düşkünleri ne bırakıyorlar ne de bıraktırıyorlar. Hepsi koltuk düşkünü, kaşarlanmışlar. Toplumun kendilerine ne söylediklerini duymazdan, görmezden geliyorlar.
Muharrem İnce CHP’nin son kurultayında bir heyecan, bir elektriklenme yaratmıştı. Adama manevi baskı yaparak kaybettirdiler. Alışmışlar hep kaybetmeye, birbirlerine tahammülleri yok.
Yunanistan’daki seçimlerin sonucu Türkiye’de en çok bizim solcuları heyecanlandırmış.
Meşhur Marksist, iktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav “Yunanistan’daki sosyalist Syriza halkı yoz karanlığa mahkum etmek mümkün değil. Türkiye toplumu Ortadoğu değil, Avrupa coğrafyasının parçası olduğunu fark edecektir bir gün. Bu da ümit noktasıdır. CHP ve MHP bu konuyu çok iyi düşünmelidir. Yoksa ikisin de sonu kararlık” diyor.
Yine Boratav “Kürtler bu seçimde oylarını mutlaka HDP’ye verecektir. Olmazsa oyları AKP’nindir” diyor ve HDP’nin Türk solunu sattığını iddia ediyor. Bütün bunlar araştırmaya değer.
Peki CHP böyle de, MHP nasıl?
MHP’nin de CHP’den kalır yanı yok!
Alparslan Türkeş’in ölümün den sonra partinin başına getirilen Devlet Bahçeli geldiği gün ne diyorsa, bugün de aynı şeyleri söylüyor. Yani plâk aynı! Şarkı nostaljik!
Bir iki kongrede karşısına adaylar çıktı. Onları da parti içi baskılar sonucu sildiler. Ve halende partiyi böylece elinde tutuyor.
Bahçeli girdiği her seçimde, barajın üstünde bir oyla kırk elli milletvekiliyle, nostaljik yaşamıyla MHP Genel Başkanlığını sürdürüyor.
MHP’nin tavanı da aynı CHP gibi illeri de aynı!
Her seçimi kaybediyorlar ama koltuklarında oturuyorlar nedense!
Meslek hayatımda elli yıldır neler gördüm, neler tanıdım…
Adalet Partisinin İl Başkanı Kâtip Abdullah Yılmaz’dan, Kemal Hotomaroğlu’na, Agıp Aksaç’dan, Sabri Yavuz’a, Numan Kederoğlu’ndan, Salih Ezer’e, Semih Aktan’dan, Dursun Özdemir’e, Emin Ay-Ak’dan, Cafer Güneş’e… daha bilmem kimlere kadar…
Bugün geldiğimiz yere bakıyorum, bunlar hep geride kaldı. Belki genç kuşak onları tanımaz, bilmez. MHP’liler, bugün ülke yönetimine ciddi olarak taliplerse nitelikli, nicelikli kadroları bulup, partiye getirmeli ve seçimlerde halkın karşısına çıkmalıdırlar. MHP tabanına hakim olmalıdır. Olamadıkları için partililerine sahip çıkamadıkları için taban bu şekilde AKP’ye kayıyor. Son yıllarda parti böyle oldu ne yapalım!
Bütün bunları Genel Başkan Devlet Bahçeli bilmiyor mu?
Biliyordur elbette. Biliyor ama öyle seyrediyor!
Belki onun da işine geliyordu böyle olması. Öyle olmasaydı Bahçeli partiyi Yunan Başbakanı Çipras gibi bir lidere bırakabildi mi ?
Bırakamadı, bıraktırmadılar.
Hatırlayınız bir zamanlar, Cumhurbaşkanlığına “Partimin adayıyım” diye çıkan partinin kurucusu, emektarı, toprağı, hamuru, her şeyi olan Sadi Somuncuoğlu’nu yumruklayan o yeni yetmelerin yüzünden partinin koca çınarları nerde şimdi?
Saygıyı sevgiyi bulamayan MHP nasıl oylarını artırıp ta iktidar olacak söyler misiniz bana?
Yazık “Türk milliyetçisiyim!” diyen bir partiye…
Ben şimdi yeri geldi sormak istiyorum, Kılıçdaroğlu ile Bahçeli’den bir Çipras çıkar mı?
Yani bu saatten sonra ikisinden de bir Çipras çıkmayacağını siz de biliyorsunuz.
Öyleyse CHP’liler ve MHP’liler bu liderlere mecburlar her seçimde. Bunlara oy vermeye, kaybede kaybede; oturmaya devam ediyor. Kaybedecek neleri kalmış zaten!