Ağustos ayı gelince şehrin birçok yerinde, özellikle de pazar yeri civarlarında römorklara yükledikleri kavun ve karpuzları satan kişilere rastlarım. Yolların sağlı sollu kenarlarında sıra ile dizilmişlerdir. Hepsi de üretici değil ama tarladan kendi ürününü satanlar daha çoğunlukta… Bu seyyar faaliyet kasım ayı geldi mi, ilk kırağı düştü mü, işte o zamana kadar sürüyor. Gerçi bu sene kırağı hâlâ düşmedi. Ama o satıcılar sezonu çoktan kapatıyorlar. Birkaç aylık o kazançta bir yılın emeği, alınteri var.
Yıllar biz bir koşuşturmanın içindeyken öyle bir geçer ki geriye dönüp baktığımızda gözlerimizin önüne hep yarım kalmış hikâyelerimiz gelir. Tıpkı bir rüya gibi; başını hatırlamadığımız, bölük pörçük parçaları da tam birleştiremediğimiz uyku ile uyanıklık arasındaki o an gelir. Ve benim aklıma defalarca seyrettiğim o film gelir; “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak”, ve o filmdeki şu cümle gelir: “Karpuz kabuğundan gemiye binersen çabuk inersin…” Film, 1970’li yılların ortalarında Kütahya’nın bir köyünden şehre yaz tatilinde çalışmaya gelen ortaokul çağındaki iki çocuk Recep ve Mehmet’in kurdukları ortak düşleri olan sinema oynatıcılığına olan hayranlıklarının yanısıra karpuz kabuğuna yükledikleri gerçekleri anlatır. Recep bir karpuz satıcısının yanında çalışır, aynı zamanda ressamdır. Mehmet ise berber çıraklığı yapmaktadır. Filmin sonunda Recep de, Mehmet de hayal kırıklığına uğrar, karpuzcu umduğunu bulamaz. Hayatın gerçeğidir o film; hiçbir şey umduğun gibi olmaz.
Hayatımız hep yarım kalmış hikâyelerden ibarettir. Bir şirket kurarız, bir dükkân açarız, bir yola çıkarız yeni bir heyecanla bir işe başlarız, ancak hiçbir şey istediğimiz gibi gitmez. Karıncalar gibi değildir hayatlarımız, fazla yüke gelemeyiz, arılar gibi bir işin sonunu getiremeyiz ve “Şair”in dediği olur hep:
“Burası dünya, burada her şey yarım kalır.”
*
Kıymetli okuyucularım, beş buçuk aydan fazla bir süre ara verdiğim yazılarıma ve “Saklı Kalan Şiirler”e devam ediyorum. İlk şiirimiz 1949 yılında Şinasi Özdenoğlu tarafından yazılmış:
HATIRIM KALIR
Bazı şarkılar vardır, bittikten sonra başlar
Bazı sevdalar yaşandıktan sonra;
Ömürler yaşanır bazı
Bir şarkılıktır.
Sen girmezsen şarkılarıma
Şarkılarım yarım kalır
Bakmazsan gözlerime, bakmazsan
Hatırım kalır.
Sen girip yakmazsan lâmbamı
Her şeyim karanlıktadır.
Sarmadan ölürsem seni
Gözlerim arkadadır.
Çıkmışsan karşıma, bunda yok
Kimsenin günâhı, vebâli
Gel doldur, gel doldur avuçlarımı
Cömert pınarlar misali
Ne varsa gözlerinde, ne varsa
Ondan ötesi boştur.
Gözlerinde bir şafak doğarsa
Her zerrem sarhoştur.
Sen girmezsen mısralarıma
Şiirlerim yarım kalır
Bakmazsan gözlerime, bakmazsan
Hatırım kalır.
**
İkinci şiirimiz Cemal Ünaldı imzalı, yıl 1989.
SORGULAMA
Gönlümü içimden kaldırıp atsam
Tatlı bir uykunun koynuna yatsam
Nasıl izah etsem, nasıl anlatsam…
Umut deryasına akan bir çayım
Bir gün murattayım, bir gün gamdayım.
Bir şamar vuruyor düşen her yaprak
Benden alacaklı bastığım toprak
Sök şu yüreğimi ortaya bırak
Günâhı sevabı çıksın meydana
Sorgusuz çekmeyin darağacına