Orta Anadolu’da, nüfusu en az olan bir şehirlerden birinde, demokrasinin doğru dürüst işletilmediği, maddi olanakların hiç olmadığı, tamamı alın terine dayalı olarak gazetecilik yapmak, her babayiğidin kârı değildir. “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi Şevket Güner ve Salih Güner kardeşlerin azim ve kararlılıklarıyla, kırk dört yılını geride bırakmışlar. Kırk beşinci yılı yayın hayatına devam etmektedirler. Hem Kırşehirliler adına ve hem de Şevket Güner ve Salih Güner adına teşekkürlerimi bildiriyorum.
Çiğdem Köyünden Kırşehir’e gelmiş, iki köylü çocuğu. Kırşehir’de amelelik yapmaktan başka bir işin olmadığı bir dönemde, Kırşehir’de yaşamak zordur. Koşullar Kırşehir basın hayatında var olan sevgili Dursun Yastıman’ın yanında çalışarak, gazete dağıtıcılığı yaparak kendilerini basın hayatı içinde bulmuşlardır.
Matbaacılığın, elle dizgilerin yapıldığı bir dönemde, gazetenin her türlü işinde çalışmışlar. Gazeteciliğin her türlü işini yaparak ve yaşayarak öğrenmişler. On iki yıl hizmet ettikten sonra kendi adlarına gazete yayınlamaya başlamışlardır. Tam bir Ahi Evran ilkesine dayalı olarak, çırak ve kalfa ve usta olarak sanatın her kademesinden geçmişler. 28 Mart 1977 tarihinde kendi gazetelerini kurmuşlardır. Hem de köylerinin adını gazetelerinin adı yapmışlardır. 
Güner Kardeşlerin mutlu ve umutlu yılları olmuştur. Sözümün burasında kendilerine teşekkürlerimi ve Kırşehir yaşadıkça gazetelerinin artan şevk ve heyecanla yaşatılmasını dilerim.
Gazetecilik yapabilmek bir takım özellikler gerektirir. En başta da dürüst olmak, tarafsız olmak, bağımsız olmak, ilkeli olmak gibi özellikler… Daha da önemlisi vatanını, bayrağını canından çok sevmek gerekir. Ülkemizin kurucusu Büyük Önderimiz Atatürk’ü çok sevmek gerekir. Atatürk ilke ve devrimlerine sahip olmak gerekir. Kırşehir’i seviyor olmak, çok seviyor olmak gerekir. Siyasi iktidarların kuklası olmamak gerekir. Gazeteci de bu özellikler olmazsa, basın hayatında kırk beş yıla gelmek imkânsızdır. Bu söylediklerim zordur. Bu zoru başarmış Güner kardeşler.
Söz aramızda Kırıkkale’den yazılarımı “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi’ne gönderiyorum. Yazılarım okunmadan hiç yayınlanmıyor. Bu durum gazetenin temel ilke ve yayın politikasına uygun olup olmadığını gösteriyor. Ondan sonra yayınlıyordu. Bu durum da “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinin işlerinde ne kadar titiz olduklarının ve ne kadar en iyisini yapma kararlılıklarının olduğunun bir göstergesidir. 
Şunu da söylemeliyim ki, “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinin yazarlarının her biri kıymetli yazarlardır. Yazarların yazılarını okuyorum. Yazılarını beğeniyorum. Onların içinde benim de yazılarıma yer vermesi, benim için çok önemlidir. Doğrusu mutlu oluyorum.
Yerel basın gazetesi ile dergisi ile mecmuası ile vazgeçilmezdir. Televizyonu ile radyosu ile de çok önemli ve çok değerlidir. Ancak en büyük eksiklik, hem halkımız tarafından hem de yöneticilerimiz tarafından gereken önem verilmez. “Bu adam ne demek istiyor? Ne yapılamasını istiyor” diye bir sorumluluk duymuyorlar. 
Bakın bir örnek vereyim. Sokak lambalarının yanma ve kapanma saatlerinde büyük israf yapıldığı şeklindedir. Ben bu konuyu kaç kere gazetede yazdım. Hiçbir yetkili bu uyarımı dikkate almadı. Sorun çok açık. Trafo görevlileri kimse, onlara görevlerini yapmaları hatırlatılacak. Canının istediği zaman sokak lambalarını yakmalarına ve canının istediği zaman sokak lambalarını söndürmelerinin önüne geçilecek. Zamanında düğmeyi açmak, zamanında düğmeyi kapatmak, kapattırmak çok mu zor?

Değerli Kırşehirliler. Bir gazete yirmi dört saat emek karşılığı yayınlanır. Haberleri onların bu fedakâr çalışmaları sonunda öğreniriz. Vatandaşlara özellikle ekonomik sıkıntısı olmayan vatandaşların özellikle bir yerel gazete ve de uygunsa ulusal bir gazete alması çok doğru bir davranıştır. Okurlara hatırlatmak istedim.
Bu vesile ile Kırşehir’e ve Kırşehirlileri hizmet yolunda 45’inci yılına giren “Kırşehir Çiğdem”
Gazetesi’ne yayın hayatında nice başarılar dilerim.