20150720_115756

Benim için zor bir yazı…
Çünkü babamdan sonra en çok sevdiğim adamı kaybettik.
Yazıma nasıl başlasam, neler yazsam, Kırşehir’in bu dürüstlük abidesi eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen’i bilemiyorum…
Geçmişti Hakkı Göçen ağabeyimiz ile ilgili neler yazdım, neler söyledim doğrusunu söylemek gerekirse unuttum.
Kırşehir eski Belediye Başkanı Hakkı Göçen, bu çileli dünyaya 12 Eylül 1927 yılında gelmişti.
Ben Hakkı Göçen’i Eski Sanayi Sitesi olan bugünkü Terme Caddesi’ndeki dükkanlara 1966-67 yıllarında çarşı içindeki esnaf ve sanatkarların taşınması sırasında tanımıştım.
Hakkı Göçen, eski sanayide yedek parçacılık yapıyordu. Ana caddeye bakan tarafta da Arif Başaroğulları’nın yedek parça dükkanları, yine eski Belediye Başkanı Orhan Baycan’ın oniks taş atölyesi vardı.
Hakkı Göçen’in yanında sonra Bursa’ya yerleşen Osman Güvener’in dükkanı bulunuyordu.
Dükkanların bir blok arkasında Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin dedesi Yaşar Bahçeci’nin yedek parçacı dükkanı vardı. Onun yanında demirci Şevki Seçilmiş’in, Zübeyir Keskiner’in dükkanları vardı. Yan tarafta ise Vahit Kürkçü’nün işyeri vardı.
Bu dönemlerde Kırşehir’in sanayi esnafı tam birlik ve beraberlik içindeydi. Herkes birbirinin senetlerini öderdi. Her gün öğle saatlerinde bir esnaf tava yapar, hepsi beraber yerlerdi.
Yani Hakkı Göçen ağabeyimizi ben 50 yıldır tanırım.
1973 seçimlerinde Hakkı Göçen, CHP’den istifa etmiş, Adalet Partisi’ne geçmişti. 1977 yerel seçimlerinde Adalet Partisi’nden Belediye Meclis Üyesi seçilmişti.
Hakkı Göçen 12 Eylül 1980 darbesinin ardından Milli Güvenlik Konseyi’nin izniyle yeniden siyasi partilerin açılmasıyla Turgut Özal’ın isteğiyle Anavatan Partisi’nin Kırşehir’de Kurucu İl Başkanlığı’nı yapmıştı.
1984 yılında yapılan yere seçimlerde ANAP’tan Kırşehir Belediye Başkanı seçilmişti.
Dürüst bir insan olan Hakkı Göçen, Belediye Başkanlığı sırasında batak bir belediye almış, ama iktidar partisinin Belediye Başkanı olarak Belediye’nin malını çarçur etmemiş, satmamış, eşine, dostuna peşkeş çekmemiş, üstelik Belediye’ye hizmet binası satın almış, Belediye’nin gayrimenkullerini toplamış, halkın elinden kurtarmış ve Belediye’ye kazandırmıştı.
Bugünkü çok katlı Belediye ek hizmet binası olarak sürdüren binayı o satın almıştı.
Kırşehir’in ilk kanalizasyonunu o başlatmıştı. O yıllarda Kırşehir’de kanalizasyon yoktu. Her binanın önünde fosseptik çukuru vardı. Belediye’nin vidanjörü yetişemiyordu.
Kırşehir’de içme suyu kafi gelmiyordu. Kızılcaköy’de ve Çukurçayır’daki kendi bahçesinde kuyular açtırıp Kırşehir’in su sorununu çözmek için çok mücadeleler verdiğinin canlı tanığıyım.
Yine Kırşehir'de terminal, fırın, mezbahana, toplu konut alanları, yeni araç-gereçler, asfalt şantiyesi ve imar revizyonu başta olmak üzere çok önemli hizmetler gerçekleştirdi.
Üstelik bütün bunları Belediye’nin sadece 160 personeliyle başardı.
O hiçbir zaman partizanlık yapmadı, kimsenin ekmeğiyle, onuruyla oynamadı. Hiçbir personelini ezmedi. Öyle sanıyorum ki kimseden de intizar ve beddua almamıştır. Herkesin hayır duasını kazanmıştır.
O yıllarda pek çok belediye personelinin maaşlarını ödeyemezken Kırşehir Belediyesi’nde çalışan bütün personel maaşlarını gününde alırlardı. Belediye’yi borçlandırmadı. Tasarruf eden, tutumlu bir Belediye Başkanıydı. Şehir içinin pek çok yeni açılan yolları Hakkı Göçen yapmıştı.
Hakkı Göçen’in makam aracı da yoktu. Sonradan bir gurbetçi hemşehrimiz, beyaz bir Mercedes aracını Kırşehir Belediyesi’ne bağışlamıştı. O da onu makam aracı yapmıştı. Şoförüyle Belediye’nin hizmetlerine koştururdu. O makam aracına ne eşini, ne çocuklarını bindirmedi. Çünkü kabullenmezdi Hakkı Göçen.
Böylesine dürüstlük abidesi bir Belediye Başkanı olarak Akbayır’daki ormanı Kırşehir’e o kazandırmıştı. Zira bugün ormanlık alan bu arazileri şahıslar ekip biçerken Hakkı Göçen Belediye’nin malına sahip çıkıp şahıslardan kurtarıp ormanlık alana dönüştürmüştü.
Tanıdığım Hakkı Göçen en son söyleyeceği sözü en önce söylerdi. Eğilmez, bükülmez, mert bir adamdı. Haram yemezdi. Ölümüne kadar da böyle yaşadı. Kırşehir’i ölümüne çok severdi.
Görev yaptığı yıllarda eleştirirdim de, bazen kızar, küserdi. Ama o da biliyor da eleştirilerimiz Kırşehir içindi…
Hakkı Göçen’le baba-evlat gibiydik. İlerleyen yıllarda dostluğumuz daha daz güçlendi. Her ay düzenli gezilerimiz olurdu. Gezilere ben, Hacı Mehmet Gülten, Hakkı Göçen, Turan Kodaloğlu gibi dostlarla ayda bir defa Toroslar’a giderdik. Gezerdik Toroslar’ı, Konya’ya kadar uzanırdık. Daha başka il ve ilçeleri gezi amaçlı seyahatlerimiz oldu.
Lafı dinlenir, sözü senetten sağlam bir adamdı Hakkı Göçen.
Yine böyle bir mevsimde Toroslar’dan dönüyoruz. Dönüş güzergahımız Ulukışla, Niğde, Bahçe ilçesi, Derinkuyu, Nevşehir, Gülşehir, Hacıbektaş, Mucur ve Kırşehir.
Mucur’a gelirken sordum, “Hacı abi, Nevşehir’i, Hacıbektaş’ı gezdik Mucur’a da uğrayalım mı?” dedim. Verdiği cevap, “Ayaklarım kırılsın. 50 yıl önce gittim de bir daha gitmem kuzum” oldu.
“Peki Hakkı abi sen uğrar mısın Mucur’a” dedim.
O da, “Koçum gazeteci, benim de ayaklarım kırılsın. Ben de bir daha Mucur’a gitmem” dedi.
Nedenlerini biliyorum, ama yazmıyorum.
Daha sonraki ilerleyen yıllarda Hacı Mehmet Gülten de, Hakkı abi de bir yıl arayla ikisi de düşerek kalça kemiklerini kırdılar. Bugün MHP’den milletvekili seçilen Prof. Dr. Yıldırım Türk’ün yaptığı ameliyatlarla yeniden ikisi ayağa kalktı.
Hakkı Göçen’i sarsan en büyük olaylardan birisi de 56 yıllık hayat arkadaşı, eşi Adile Göçen’i bundan iki yıl önce Haziran ayında kaybetmesi olmuştu.
Eşinin ölümü onu çok derinden sarsmıştı. Zaten eşinin ölümünden sonra giderek sağlığı bozuldu. Son bir yıldır da tedavi görüyordu. Hastanede bütün doktorlar yanındaydı. En çok da ilgi ve alakayı doktor damadı Ramazan Keskiner gösteriyordu, gece-gündüz demeden başucundaydı.
Hakkı Göçen’in iki oğlu, iki kızı, iki damadı, iki gelini ve torunları hepsi de ne kadar hayırlı evlat olduklarını Kırşehir’e örnek olarak gösterdiler. Herkes böyle bir aileyi başkalarına örnek gösteriyor.
Eğitim, kültür, asillik, asalet bu olsa gerek. Kırşehir’in dürüst bir ailesi olarak hep anılacaklardır.
Hakkı Göçen ve eşi Adile Hanım, çocuklarına bir lokma haram yedirmemişler, dürüst yetiştirmişler. Ne kadar övünseler haklarıdır.
Hakkı Göçen’i hastanede bilmem kaç kere ziyaret ettim. Bir keresinde eşimle gittim. Bir an önce iyileşmeyi ve hemşehrilerinin arasına dönmeyi çok istiyordu, ama olmadı. O mübarek Ramazan Bayramı’nın son günü olan 19 Temmuz 2015 Pazar günü sabah saat 06.30’da bu dünyaya veda etti.
Hakkı Göçen, Kırşehir’in simgesiydi. Ben ona “Kırşehir’in Cıncıklı minaresi gibi dik ve vakur bir adamsın” derdim gülerdi büyük adam. Beni de çok severdi.
O Kırşehir’de 1980 sonrası yerel yönetimlerin öncüsüydü. Çok büyük projeleri vardı. Ama ikinci kere adaylığını düşündüğü sırada ona siyasi kazık atmışlardı. Atanlar da Hakkı Göçen’in 10 bine yakın oyunu 2 bin 500’e düşürmüşlerdi, kaybetmişlerdi.
Hakkı Göçen, Belediye Başkanı iken Kırşehirspor’a da çok büyük destekler verdiğini daha dün gibi hatırlıyorum.
Şimdi Hakkı Göçen olmadan Kırşehir ıssız ve anlamsız kalacaktır.
Yürüyüş yaptığı bahçeli evinin çırası eskisi gibi canlı olmayacaktır. Onu görmek isteyen gerçek dostları olarak hep özleyeceğiz.
Allah toplum görevleri yapan her insana Hakkı Göçen gibi görevden ayrıldıktan sonra hizmetinde olduğu halkının arasında dolaşma şan ve şerefi versin.
Hakkı Göçen, Belediye Başkanı iken bunca imar haritalarına imza atmış olmasına rağmen kendisi bir karış mezar toprağı almadan yine onurluca devretmiş, bir namus ve dürüstlük abidesiydi.
Dün Belediye Başkanı olarak görev yaptığı Belediye’nin önünde saat 11.30’da tören yaptık. Töreni ve Hakkı Göçen’in Türk bayrağına sarıp Belediye önüne getirilmesini ben organize ettim. Çünkü ben daha önce aramızda ayrılan dürüst ve çalışkan eski belediye başkanlarımızdan M. Kemal Hotomaroğlu ile Orhan Baycan’ın da yine aynı şekilde Kırşehir Belediye Başkanlığı önünde yapılan törenleri de ben organize etmiştim.
Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, Antalya’da dün başlayan ve yarın sona erecek olan bilimsel sempozyuma katılmıştı. Kendisini aradım, bilgi verdim. O da büyüklük göstererek programını yarıda kesip Hakkı Göçen için Kırşehir’e döndü. Yaptığı konuşma ve törene katılması kendisinin asaleti olsa gerektir.
Hakkı Göçen ağabeyimizi ne kadar yazsam anlatsam, bitiremem.
Ne diyelim Hakkı Ağabey, Kırşehir ve bizler seni unutmayacak ve hep özlemle yadedeceğiz.
Ruhun şâd, mekanın cennet olsun.