Yerel seçimler bitti, artık ülkemizin ve ilimizin gündemine dönme zamanı diyoruz.
Malum 31 Mart seçimlerinde yaşanan siyasi gerilimin artık sonlanmasını ve ülkemizin içinde bulunduğu başta ekonomi olmak üzere gerçek gündemimize yönelmemizin gerektiğini herkes söylüyor.
Ancak siyasiler hala gerginliklerine devam ediyor ne yazık ki…
Oysa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nin ardından seçim maratonunun başarıyla tamamlandığını ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye'de, seçimin demokrasi şöleni havasıyla gerçekleştirildiğini ifade etmiş ve “Elbette bir takım tartışmalar, bir takım görüş farklılıkları olmuştur. Ama bu durum, demokrasimizin bir kez daha başarıyla işlediği gerçeğinin teslimine engel değildir. Seçim döneminde yaşanan tartışmalar artık sona ermiş, herkes günlük hayatına yönelmiş; evine, işine, gücüne yoğunlaşmıştır. Türkiye'nin bekası, vatandaşlarımızın birlik ve beraberliği her türlü politik hesabın üstündedir. Özellikle içinde bulunduğumuz hassas dönemde siyasetçilerin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi önem arz ediyor. İnşallah böyle bir döneme girdiğimize inanıyorum” demişti.
Türkiye'nin önünde 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat döneminin bulunduğuna işaret ederek, 82 milyon olarak bu dönemin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tartışmalarının geride bırakılarak, ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere Türkiye'nin asıl gündemine odaklanılmasının şart olduğunu vurgulamış ve “Dönem kızgın demiri soğutma, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir. Önümüzdeki 4,5 yıllık süreçte gayemiz, milletimizin refahını artırmak, güvenlik ve özgürlük dengesini koruyarak devletimizin bekasına yönelik tehditleri bertaraf ederek, Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır” ifade etmiş, muhalefet partileri bu sözleri olumlu bulurken, MHP lideri Bahçeli buna karşı çıkarak, kutuplaşmayı arttırmış, barışmayı elinin tersiyle itmiştir.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle Türkiye ortak paydasında buluşma sözleri ne kadar yerindeydi…
Bir an da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şehit cenazesinde yapılan linç girişimi ve ardından “Türkiye İttifakı” sözlerini boşa çıkardı. Cumhur İttifakını oluşturan liderler bu çirkin saldırı karşısında Kılıçdaroğlu’nun yanında yer almadılar, yaşanan bu çirkin saldırıyı neredeyse benimser bir davranış içine girdiler. Bu da hiç olmadı.
Şimdi siyasette kısır iç çekişmeler, tartışmalar, hala devam ediyor.
Türkiye’de 82 milyon insanın bir yandan ekonomik sıkıntıları, diğer yandan politik gerginlikler karşısında adeta uykuları kaçıyor ne yazık ki…
Bugün Kırşehir’de sağduyulu, vatanını milletini, bayrağını seven kime sorarsanız sorun ülkemizde yaşanan politik gerginliklerden bıkmış, usanmış ve adeta “yeter” demektedir.
Artık şu seçim ortamından kurtulmalıyız. Gerçek gündemimize dönmeliyiz. Yaşadığımız ve her geçen gün derinleşen ekonomik krizden nasıl çıkarız üzerinde kafa yormamız gerekirken, başka gündemlerle ülkeyi meşgul ediyoruz.
İşte bugün gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Sayın Bahamettin Öztürk, yaşanan ekonomik krizin her kesimi olduğu gibi esnaf ve sanatkarları da vurduğunu ifade ediyor ve bu krizden artık çıkılması gerektiğini söylüyor.
Aylardır 31 Mart seçimleri nedeniyle doğru dürüst iş yapamayan Kırşehir’deki Ahi esnafı, artık durgunluğun ortadan kaldırılarak piyasaların açılmasını beklemeye başladı.
Kırşehir’in çarşısında, caddesinde, pazarında tam bir durgunluk hakim. Halk alışveriş, esnaf satış yapamıyor.
Pazartesi günü mübarek Ramazan ayı başlıyor. Allah nasip ederse Pazar gecesi sahura kalkıp, ilk orucumuzu tutmaya başlayacağız.
İnsanlar gıda ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılayacak, ama her şey ateş pahası. Artan fiyatlar, maaşların erimesi, insanların alım gücünün düşmesi karşısında ne yapacağını şaşıran insanlar, kendisine uzanacak bir el bekliyor.
Yaşanan ekonomik sıkıntılar yüzünden işinden olan, işsiz insanların yeniden iş ve aş beklediği bir süreçte ülkemizi yönetenlerin, siyasilerin gündeminin başka olması karşısında karamsarlıklarımız artarak devam ediyor ne yazık ki…
Her yıl bir önceki yılı aratıyor ne yazık ki…
Esnaf Odaları Birliği başkanı Bahamettin Öztürk’ün ifadelerine göre, maalesef Kırşehir’de her beş esnaftan dördü borcunu ödeyemiyor. Orta direk, ekonomideki daralmaya yenik düşmüş durumda. Kırşehir’de pek çok esnaf, dükkânına kilit vurdu, vurmaya da devam ediyor. Bir işyerinin kapanması demek en az 5-10 kişinin işsizler ordusuna katılması demek.
Borcu borçla kapatmanın sonu var mı? İnsanların alım gücü olacak ki alışveriş yapacak, para harcayacak ki piyasalar canlanacak. Esnaf aldığı malı satacak ki ayakta duracak. Esnaf getirdiği malı satamayınca çekini ve senedini ödeyemeyince sonu iflas olur. Bugün ne yazık ki iflas bayrağını çeken çekene…
Günlerdir tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırşehir’de de piyasalar seçime kilitlendi. Seçim bitti, ama tartışmalar bitmedi. Hala devam ediyor, kısır çekişmeler artıyor.
Seçimler nedeniyle hükümet tarafından içinde esnaf ve sanatkârı rahatlatma adına bir takım destekler verilmeye çalışıldı. SGK ödemeleri ve vergi ödemeleri ötelendi. Ancak bunlar hiç çare olmadı. Tam tersine borçlar birikti de birikti. Şimdi esnaf ve sanatkârlarımız ötelenen ya da yapılandırılan vergi ve SGK primlerini nasıl ödeyeceğini kara kara düşünmeye başladı.
Seçimler bitince ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtulması için çalışma yapması gerekenlerin bu konuda ciddi bir çalışma içine girememeleri üzücü.
İnsanlar iş ve aş derdinde, siyasiler koltuk derdinde. Artık ülkemizi, milletimizi bayrağımızı seviyorsak bu durumu ortadan kaldırmalıyız, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeli, 82 milyon kenetlenmeliyiz. Çünkü bugün gerçekten artış bıçak kemiğe dayanmış durumda.
Hiç kimse ülkemizin bu durumundan memnun değil. Bu gidişat hiç te iyi değil. Ekonomi patlarsa, bunun altından kimse kalkamaz. Her geçen artan işsizlik pek çok sorunu da beraberinde getirecektir.
Hükümetimizin artık piyasaların canlanması adına bir takım kararlar almasını ve ekonomide istikrarın sağlanması için her türlü adımı atmasını bekliyoruz. Yoksa Kırşehir’de pek çok esnaf ve sanatkârımız işyerlerinin kapısına kilit vurup, işsizler ordusuna katılacaktır. Çünkü borcu borçla kapatan esnaf nereye kadar dayanacak. Artık piyasaların canlandırılması için hükümetimiz gerekli radikal kararları hayata geçirmeli. En önemlisi de bütün siyasilerin “Türkiye İttifakı” çatı altında birleşmesi gerekiyor. Yoksa bu kısır çekişmeler ülkemizin içinde bulunduğu sorunları daha arttıracak ve bundan herkes büyük zarar görecektir.
Son olarak geçen yıllarda Kırşehir’de yapımlarına başlanan, ancak ödenek yetersizliği nedeniyle yarım kalan yatırımlara artık başlanmalı ve biran önce bitirilerek hizmete açılmalı. Belki bu yıl ekonomik kriz nedeniyle yeni yatırım olmayabilir, ama en azında başlanan bitirilmeli diye düşünüyorum.

***

Biraz da gülelim!

Ben diyerem he!

Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlarda bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır.
Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır.
Aradan bir-iki saat geçer, işyerinden telefon:
-Kardeşim sizin anlattığınız gibi yapirem fakat program düzgün çalışmir.
Teknk servis elemanı sorar:
-Nasıl yapıyorsunuz?'
-Senin anlattığın gibi.'Hata ne?'
-'Yazdığım bilgiler kaydetmeme rağmen saklanmir.'
-'İşlem basamaklarını tek tek anlatın.'
-'Tamam' diyor ve başlıyor anlatmaya…
-'Programı açrem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fyatını vs. yazirem. Hepsini yazdıktan sonra senin anlattığın gibi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı gelir:
“Kaydetmek ister misiniz?" diyor. Sonra E / H yazısı çıkir.
-Ben de diyrem he!

Sevdiğim bir söz

“Mevkilerini para ile satın alan kimseler, masraflarını geri almak yoluna düşerler.”
Aristoteles