Tarih ve kültür şehri Kırşehirimizin ne yazık ki kendi değerlerine gereken önemi vermiyor, sahip çıkmıyor desek fazla abartmış mı oluruz acaba?
Gazetemizin başlığının altında yıllar önce yazdığım ve yıllardır kullanılan “Kale’sinden seyretmeden gördüm deme Kırşehir’i, Ahi Evran’a ermeden sevdim deme Kırşehir’i” sözü Kırşehir sevgisinin bir göstergesiydi.
Biz Kırşehir’e hizmet yolunda 43 yıl önce gazeteciliğe başlarken, hep Kırşehir’in menfaatlerini, kendi menfaatlerimizin önünde tuttuk.
Kırşehir’in gelişip, büyümesi için yıllarca dilimizin döndüğünce yazılar kaleme aldık, çalışanlara destek olduk, çalışmayanları eleştirdik.
Ama dönüp arkamıza baktığımızda ne yazık ki, Kırşehir’de sanayileşemediğimizi üzüntü ile görüyoruz.
“Adına, tadına kurban olduğum Kırşehir,
Ne kadar güzelsen, o kadar kadersizsin!”
diyen şair hemşehrimiz bugünleri görmüşçesine ne güzel tarif etmiş, tarih ve kültür şehri Kırşehir’i…
Kim demiş, niye demiş diye kafa yorarken, Kırşehir’in seçilmişlerini ve atanmışları gözlerimin önüne geldi.
Evet, Kırşehir Orta Anadolu’nun en demokratik ilinin adıdır. Biz bununla onur ve gurur duyarız.
Kurtuluş Savaşı’nda, Milli Mücadele’de Büyük Atatürk ve silah arkadaşlarının yanında yer almış, onların övgü dolu sözlerine mazhar olmuş bir ilin adıdır Kırşehir…
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun temellerinin atıldığı, Şeyh Edebali’nin memleketi, Pir Ahi Evran-ı Veli’nin, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Caca Bey’in, Aşık Paşa’nın, Yunus Emre’nin, Ahmed-i Gülşehri’nin medfun bulunduğu, Türk siyasetinin yeleli aslanı, büyük Türk milliyetçisi, Türk siyasetinin duayeni Osman Bölükbaşı’nın memleketi, büyük şair, yazar, hukukçu Celâl Tekiner’in kutsal kenti, bağrında çıkan büyük ilim ve bilim adamlarından Prof. Dr. Erol Güngör’ün, Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü’nün, Prof. Dr. İlhan Şahin’in, daha yüzlerce Kırşehirli akademisyenin baba ocağı, Türkmen yatağı Kırşehir…
Nice Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Sayıştay Başkanları çıkaran Kırşehir…
Benim anayurdum, baba ocağım, çocukluğumu, gençliğimi yaşadığım, bırakın Kırşehir’i köpeğine söz söyletmediğim Kırşehir…
Türkü pınarlarının kaynağı, Aşık Sait’in, ünlü bozlakçı Muharrem Ertaş ve oğlu Neşet Ertaş’ın, Çekiç Ali’nin, Şemsi Yastıman’ın ve onların nesillerinin memleketi Kırşehir…
Yani Kırşehir başka illere benzemeyen, tarih ve kültüre sahip onurlu bir ilin adıdır Kırşehir…
Kırşehir’de bugüne kadar memleketinin başını önüne eğdirecek vatan hainleri çıkmamıştır.
Okuma oranının yüzde yüz olduğu bu demokrasi kahramanı Kırşehir’i ve Kırşehirlileri kimse küçük göremez. Kırşehir Orta Anadolu’nun tarih ve kültür şehri, evliyalar ve ozanlar diyarı bir kenttir.
Hiçbir zaman, hiçbir siyasete boyun eğmemiş, diz çökmemiş, doğruları haykırmış bir ilin adıdır Kırşehir…
Böyle bir Kırşehir son yıllarda yozlaşsa da demokrasi aşığı bir kenttir. Bunu bütün Türkiye bilir, böyle söyler.
Dedim ya kimse bu ilde yaşayanların demokrasiye olan bağlılığını tartışmaz, sorgulayamaz.
Osman Bölükbaşı’nın dönemini hariç hiçbir partinin kalesi olmamıştır Kırşehir…
İşte şu yakın siyasi tarihimize bir bakalım.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından kurulan ve iktidar olan Anavatan Partisi’ne 2, muhalefete 1 milletvekili verdi, belediye başkanıyla birlikte… Ardından 1990’lı yıllarda SHP 3 milletvekili, bir belediye başkanı çıkardı. Yine aynı yıllarda iktidar partisi ANAP, vefat eden Belediye Başkanı Mehmet Ali Yapıcı’dan boşalan Belediye Başkanlığını kazanmak için neler yaptı, neler yaptı. Bakanın biri gelip, biri gitti, hatta bakanlar karargâh kurdu, neredeyse Bakanlar Kurulu Kırşehir’de toplanacaktı, Şeker Fabrikası’nın temelini bile attı. Ama Kırşehirliler her türlü baskıya, her türlü yardım ve desteğe rağmen oyunu ANAP’a vermeyerek, yine SHP’ye Kırşehir Belediye Başkanlığını verdi. Yani SHP’nin yanında oldu, Dr. Cahit Gürses seçildi.
Sonra baktı ki SHP’liler Kırşehir’e bir şey yapmadı, hizmet getiremedi, onu alaşağı ederek oylarını MHP’ye verdi. Sonra baktı ki MHP’liler de çalışmıyor, hizmet etmiyor, onun yerine AK Parti’nin yanında oldu.
İşte Kırşehirliler son 17 yıldır öyle ya da böyle AK Parti’ye hem milletvekillerini verdi, hem de belediye başkanlığını…
Ancak gördük ki AK Parti’nin bazı vekilleri, ya da belediye başkanı kendisine tepeden bakıyor, küçümsüyor, o halde onlara da “dur” diyerek bu kez muhalefetin adaylarının yanında yer aldı, “öyle olmaz, böyle olur” dedi.
Son milletvekili seçimlerinde AK Parti giderek kaybetti, bir milletvekili ile Kırşehir Belediye Başkanlığını CHP’ye kaptırdı.
Yani hatırlatmak isterim ki Kırşehirliler kimin çalıştığını, kimin çalışmadığını, kimin Kırşehir’e zarar verdiğini, kimin kendilerine hor baktığını çok iyi belirliyor ve ona göre de seçimlerde gereken dersi veriyor.
Bugün genelde AK Parti iktidarda ise, Kırşehir yerelinde de CHP iktidarda. Bu durumu iktidar partisi çok iyi idrak edip, neden Kırşehir’de bir milletvekili ve Kırşehir Belediye Başkanlığını kaybettiklerini idrak etmek yerine yanlış yapmaya, yanlışlıklarını inatla sürdürmeye devam ediyorlar.
Onlar sevse de sevmese de yerelde Kırşehir Belediye Başkanlığı CHP’nin elinde. Başında da herkesin dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tanıyıp, sevdikleri Selahattin Ekicioğlu başkan var.
O da Kırşehir’e hizmet etmek, AK Parti’nin borç içinde bıraktığı Belediye’yi bu darboğazdan çıkarmak için gecesini gündüzüne katarak çalışırken, onu desteklemek hem Kırşehir’i yönetenlerin, hem iktidar partisi milletvekilinin, hem de bütün sivil toplum kuruluşlarının başkanları tarafından desteklenmesi Kırşehir için olmazsa olmaz bir durumdur.
Ama son aylarda görüyorum ki sanki iktidar partisinin milletvekili Mustafa Kendirli tarafından eli kolu bağlanmaya, yalnız bırakılmaya çalışılıyor. Hatta Belediyenin düzenlediği hiçbir etkinliğe katılmayarak kendince CHP’yi ya da Ekicioğlu’nu protesto ediyor, ama asıl yaptığı davranışının Kırşehir’e zarar verdiği dillendiriliyor.
Geçen haftaki Neşet Ertaş’ı anma etkinliklerine Sayın Kendirli’nin katılmaması da bunun bir işareti olsa gerek.
Ben burada sadece şunu söylemek isterim. Hiç kimsenin Kırşehir’e hizmet edenlerin, etmek için gecesini gündüzüne katarak çalışanların çalışma şevkini kırmamalı.
Bu yapılırsa en büyük zararı Kırşehir’in göreceğini idrak edemeyen zavallılara diyecek söz bulamıyorum.
Herkes biliyor ki Osmanlı’nın ve Selçuklu’nun manevi, Türk dilinin ve Türkçe’nin başkenti, sinesinde yetiştirdiği evliya ve ulemalarıyla hiçbir ile nasip olmayan şerefli bir ilin adıdır Kırşehir…
Biz Kırşehirliler memleketimizin cadde ve sokaklarına, okullarına adını verdiğimiz nice milletvekilleri, valiler, nice belediye başkaları gelip geçti.
Bir Vali Mithat Saylam, soyadını Kırşehir’den alan bir Bekir Sami Baran’ı ve birçoklarını yakından tanıdığım dostlarımız olan ve halen görüştüğümüz güzel insanlar, çalışkan valilerimizden, Kırşehir’de çalışmalarıyla iz bırakmış bir Vali Mustafa Bezirgân’ı, bir Mustafa Yıldırım’ı, bir Lütfullah Bilgin’i, bir İrfan Kurucu’yu, bir Selâhattin Hatipoğlu’nu Kırşehirliler unutur mu?
Biz onları bağrımıza bastık, onlar Kırşehirlilerle kucaklaştı. Bu valilerimizden bir çoğu hâlâ Kırşehir’e gelip gidiyorlar, biz dostlarıyla bir arada oluyorlar, Kırşehirlilerin iyi gününde, kötü gününde bulunuyorlar. Ankara ve İstanbul’daki Kırşehirlilerin düzenlediği etkinlik ve gecelerinde yer alıyorlar.
Çünkü onlar Kırşehir’de devletin valisiydi, onlar partizanlık ya da parti valiliği yapmamışlardı. Selâm olsun onlara buradan…
Evet, değerli okurlarım; Kırşehir her alanda bakir bir ildir. Ne yapılsa, hangi eseri kim getirirse Kırşehir onları hiçbir zaman unutmaz.
Biz Kırşehirliler siyasi tarihimizde oy verip nicelerini milletvekili seçtik. Bunlardan nice onursuz kişiler kendinden büyük konuşup, seçildiği partiye ihanet edip, utanmadan başka partilerin yolunu tuttular!
Kimi sayayım, hangisini söyleyeyim?
Kırşehir’de siyasette nice seyreyenleri gördük hep!
Siz söyleyin bana, şimdi bunlar nerede? Memleketlerine bile gelemiyor, insan içine çıkamıyorlar. Bu ceza onlara yeter de artar bile!
Dürüstlüğü ile dik duruşluğu ile il iken ilçeliğe düşürülen, bu uğurda “demokrasi gazisi” unvanını alan, oylarımıza sahip çıktığımız için her cezayı göze alan Kırşehir’in bugünkü durumuna üzülmemek elde değil.
Kırşehir'de milletvekilliği yapmış eski Adalet Partili bir Memduh Erdemir, CHP'li bir Mustafa Aksoy, ANAP'lı bir Kâzım Çağlayan, MHP'li bir Ramazan Mirzaoğlu, AKP'li bir Mikâil Arslan hizmetleriyle adını Kırşehir siyasî tarihine altın harflerle yazdırmışlardır. Hepsine buradan selâm olsun… Aramızdan ayrılanları rahmetle anıyoruz.
Ya diğerleri mi diyorsunuz?
Sormayın onları.
Kimisi kavaklıkta bağ belliyor, domates, biber fidesi dikmeye vakit geçiriyor, kimileri Ankara'nın sokaklarını arşınlıyor. Ama ne acı ki hiç birisi de insan içine çıkamıyor, memleketlerine bile gelemiyor. Gelseler bile akşamın karanlığında kimseye görülmeden gizli gizli… Kendileri gibilerin yanında oturuyorlar!
Oysa onlar Kırşehirlilerin oylarıyla milletvekili seçilmişlerdi. “Kırşehir’e hizmet getireceğiz!” diye kendinden büyük lâflar ederek milletin oyunu almışlardı. Şimdi görüyoruz ki bunlar aldıkları binlerce lira maaşı da yiyemiyorlar ya. Bu ceza onlara yeter de artar bile!
Milletvekili Mustafa Kendirli de sevse de sevmese de Kırşehir’i 5 yıl süreyle yönetecek Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’na destek vermek, yanında olmak zorundadır. Yoksa bunun faturasını seçimlerde hem kendisine, hem de partisine çıkacağını unutmamalı.
Kaldı ki Kırşehir’de yaşayan birisi olan Kendirli, destek yerine köstek olursa, Kırşehirlilerin yüzüne bakamayacağını da aklından çıkarmamalıdır.
Özetle Kırşehir’e kim kalıcı bir hizmet ve eser bırakırsa Kırşehirliler hiçbir zaman unutmayacaktır. Onları hep iyilikte yad edecektir.
Bugün Kırşehir’i yöneten Valimizden, Milletvekillerimizden, Belediye Başkanlarımızdan biz kendi adımıza bir şey istemiyoruz. Birlik ve beraberlik içinde olsunlar, birbirlerine sırt dönmesinler, birbirlerini engellemesinler, ötekileştirmesinler. Objektif ve tarafsız olsunlar, partizanlık yapmasınlar, Kırşehir’e ve Kırşehirlilere sahip çıksınlar. Kırşehir’e kalıcı, adını unutturmayacak hizmet ve eserler getirerek unutulmamalarını istiyor ve bekliyoruz.
Çok mu şey istiyoruz sizce?