Gazeteci Şevket Güner’le 40 yılı aşkın süredir yazı arkadaşlığı yapmaktayız. Bu süreçte, Orta Anadolu’nun bu kültür kentinin siyasi, sosyal, kültürel, tarihi, iktisadi sorunlarıyla ilgilendik. Yazdık, çizdik, panellere, kültür gecelerine sosyal toplantılara katıldık. Siyasilerin toplantılarını, mitinglerini kaçırmadık. Kır toplantılarında, pikniklerde soluk alıp verdik. Kırşehir’in tarihi, coğrafyasıyla bütünleştik.
Çevredeki çeşmelerin tümünü tanıdık. Kana kana suyundan içtik. Çuğun’da Değirmenderesi’nde, Şarlağan’da, Güzler’de, Kalankaldı yolunda Obruk eteklerinde Kesikköprü’de… Kızılırmak kıyılarında… Hacıbektaş Şenliklerinde, Ahi Şenliklerinde… Ortak dostlarımız vardı.
Kırşehir Bölgesi Türklüğe, Atatürk’e, Kırşehir’e taparcasına aşık olan şair-yazar Celal Tekiner, kırk yıldır Ahilik felsefesinin, Ahi düşüncesinin, kuramının lokomotifi olan “Ahi Baba” Mustafa Karagüllü, Kırşehir beyefendisi, iş adamı, bilgi küpü Hacı Gülten, Mehmet Metintürk, Av. Mustafa Erdem, İnönü lakaplı Durmuş Çalışkan, Dr. Erdal Ahat, emekli Valimiz Mustafa Yıldırım, saz ve söz ustası Şemsi Yastıman, Dr. Cahit Gürses, tıp ve hukuk uzmanı (!) Fötör Kazım, yazar Adnan Yılmaz…
Kırşehir’in renkli simalarının resmi geçit yaptığı bu eserleriyle Şevket Güner, Kırşehir’e önemli bir hizmette bulunmuştur. Eline sağlık, kafasına sağlık…
Aşık Paşa’nın, Ahi Evran’ın, Caca Bey’in, Ahmed-i Gülşehri’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Şemsi Yastıman’ın Oğuz Özdeş’in, Cahit Obruk’un, Aşık Sait’in, Aşık Seyfullah’ın, Neşet Ertaş’ın, Muharrem Ertaş’ın, Duran Erdoğan’ın Aşık Boyacı’nın, Mustafa Karagüllü’nün, Celal Tekiner’in, Dursun Yastıman’ın Şeyh Süleyman’ın… ruhları da Şevket Güner’in kitabıyla şad olmuştur, sanırım!
24 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve Müdafaa-yi Hukukçuların Kırşehir’in onurlandırmaları, Hacıbektaş’ı, Mucur’u, Kaman’ı ziyaretlerinin öyküsü ve anektotları da kitaba ayrıca bir renk ve boyut katmaktadır. Ki, bu kitabımda Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Kırşehir’deki temaslarını, ziyaretlerini buradaki söylevlerini, konuşmalarını, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra üçüncü bir kongre, buluşma sayarım.
1954 senesinde il statüsünden ilçe konumuna indirilen ve büyük bir darbe yiyen Kırşehir’in bu hazin öyküsü de kitapta yerini buluyor. Tarihte böyle bir cezalandırma görülmüş değildir. “Halkı bana, benim partime oy vermiyor!” diye bir ili cezalandırma aklın mantığın alabileceği bir hareket değildi. Böyle bir cezayı ceza kanunları, Anayasalar yazmış değildir. Ne bizim ne de dünya tarihinde böyle bir cezalandırma olmayıp, koparılan ilçeleriyle Kırşehir aynı şekilde il olarak devam etseydi, şimdilerde 400-500 bin nüfuslu bir sanayi ve kültür şehri olurdu. Alt yapısı vardı. Tarihi dokusu tamdı.
Şevket Güner’i “Demokrasi Kalesi Kırşehir” adlı kitabından sonra bu kitabıyla da kutlar, daha büyük, daha oylumlu kitaplarla yazı hayatının sürmesini dileriz.