10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olması münasebetiyle bu günü kutlamak, çalışan tüm gazetecilerimizi tebrik etmek istiyordum, en azından içimden böyle davranmak geliyordu ama olmadı, olmuyor.

Zira yerel ve ulusal basını yakından takip ediyorum, bir yanda objektif düşünen, gerçekleri yazan çizen ve okurlarıyla paylaşan, kalemini hiçbir para karşılığına denk gelmeyecek şekilde keskin kullanan ve siyasi rant peşinde olmayan gazeteciler ve diğer yanda ise, kişisel çıkarlarını kaleminden önde tutan, başkalarının düşüncelerini gazete köşelerine taşıyan, haber değeri taşımayan hadiseleri bile manşetlere taşıyan gazeteciler...

Basının özgür olduğu ülkelerde, basın doğruları tüm çıplaklığı ile sansür uygulamadan yazarçizer ve halkın gerçekleri öğrenmesine katkı sunar. Bunda kimi siyasiler, kimi patronlar rahatsızlıklar da duyabilir ama basın özgürdür, gerçeklerden asla ödün verilmez.

Maalesef basının özgür olmadığı yerlerde ise haber değeri taşımayan bilgileri manşetten yazdırırlar. Çünkü kimi çevrelerin işine geliyordur. Mesela her gün zam üstüne zam gelen bir ürünü manşet yaptırmazlar da bir ürüne bir gün zam gelmemişse onu manşetten haber olarak verdirirler.

İşte basının tam da özgür olamadığı böyle bir ortamı yaşıyoruz.

Ayrıca, gecesi gündüzü, yazı, kışı olmadan haber peşinde koşan ve doğruları yazıp halkın bilgisine sunma peşinde olan ve asgari ücretle çalışmak zorunda kalan gazete emekçilerinin günü nasıl kutlanır onu bilemiyorum.

Hür ve özgür iradesi ile doğruları, ama yalnızca doğruları yazıp çizerek objektif gazetecilik yapan insanların işinden kovulduğu bir yerde Çalışan Gazeteciler Günü nasıl kutlanır onu da bilemiyorum.

Halkın aydınlanması, objektif gazetecilik adına özgür düşüncelerini yazılı paylaştığı için, gazete çalışanlarının cezaevlerine atıldığı bir ortamda çalışan gazeteciler gününün nasıl kutlanacağını ise hiç bilmiyorum.

Her şeye rağmen, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayan bütün gazete emekçilerine selam olsun.