Kırşehir ilimiz “ŞİRİN” olduğu kadar doğal besinleriyle de ünlü bir ilimiz! Bu şirin ilimizde ikamet eden değerli yerli halkın geniş yüreğinden ne kadar söz etsem az olur sanırım.

Ya sonradan gelip bu şirin ilimize yerleşen; Erzurumlular, Artvinliler, Yozgatlılar ve şu an kimi geçici statüyle yerleştirilen Suriyeli ve Irak Türkmen dostlarımız bana göre kendilerini çok şanslı görüp mutlu olmaları gerekli. Çünkü öncelikle değerli yerli halkının dost canlısı olması ve beraberinde yardım sever ve paylaşımcı olmaları belki de şuan çoğu çevrelerce pek görülmemiş ve şaşkınlık yaratsa da Kırşehir’in değerli insanları devamlı yürekten paylaşımcı ürettiklerini paylaşmaktan bir saniye olsun imtina etmemişlerdir.

Bu yüzden hep verici olmuşlardır. Yıllarca yaşadığım bu müstesna şehirde insanlar arasında hiçbir şekilde ayırım yapılmadan herkese elinden gelen yardımı sergilemişler ve bu insanların gerek iş alanlarında veya tarımsal alanlarda çalışmaları sağlanarak üretimde katkı sunmaları sağlanarak geçim sıkıntısı çekmemeleri sağlanmıştır.

Hata yaptıklarında dahi bunu sıradan bir şey gibi görecek kadar doğal insanları var şirin ilimin. Doğal samimi içten halkı olan bir ilimiz. Abdalı ve meşhur düğünleriyle kendilerine has oynama şekilleriyle şirin bir ilimiz. Selamlaşmak Kırşehir halkı için çok önemlidir. Çünkü sıcak bir tebessüm ve selamlaşma peşinden dostluğu doğurur. Yolda, Şehir içi toplu taşım araçlarında karşılaştıkları yabancılarla dostça birbiriyle sohbet etmeyi severler. Biraz sohbetten sonra sen nerelisin, kimlerdensin demeler. Bunlar yerli halkına özgü bir davranış biçimi.

Gelelim doğal nimetlerini sıralamaya; cevizi, elması, kaysısı, dut ağaçları ve bahçede yetişen domates, salatalık, patlıcan biberiyle beraber tarlada yetişen buğday, arpa, nohut, mercimeği. Ya üzümü ve bu üzümle yapılan şırası ve pekmezi. Aklıma gelen sadece bunlar ve bunlara bağlı birçok mahsul sayabiliriz. Bugün Orta Anadolu’nun (İç Anadolu’nun) en verimli ve en üretken ili olmasına rağmen değerlendirme noktasında yetersizlik sergileyen bu ilimiz, ne yazık ki yatırımı en çok yaparak halkına iş imkânı üreten ili bence Kırşehir’imizin değerli yerel yöneticileri alınmasınlar ama “KONYA” tarımsal alanların aynısı şirin ilimiz Kırşehir’de olmasına rağmen bugün bisküvi dahil bir çok şekilde aldığı tarımsal ürünleri fabrikasyon ortamda değerlendirerek; hem halkına iş sahası sağlıyorlar, hemi de ülkede ki rekabet ortamında kendilerine de yer sağlamış durumdalar. Bu şekilde tarımsal üreticisine katkıda bulunarak çiftçisinin mahsulünü alarak bir nevi çiftçisine de destek olmuş oluyorlar.

Peki aynısını benim şirin ilim Kırşehir Belediyesi yapamaz mı?

Pekâlâ rahatlıkla ve daha iyisini yapabilecek kapasitede olduğuna eminim. Yukarıda da belirttiğim gibi doğal ve yardım etmeyi ve aynı zamanda Kırşehir sevdalısı bir halkı var. Kırşehir Pazar yerine gittiğimde gerek şehrin belli bir yerinde bağı bahçesi olan vatandaş olsun, gerekse köylüleri Pazar yerinde mallarını pazarın dışına yere serili bir şekilde getirdikleri malları satmak için uğraş verirken görmek açıkçası içimi yaralıyor.

“Bu ülkenin köylüsü şehirlinin efendisidir” diyen yüce bir lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözünün anlamsızlaştığını görmek ayrıca acı veren bir durum benim için; eğer öyle olmasaydı köylü üreticisi baş tacı edilerek mahsulleri belediyece alınarak değerlendirmeye sunulurdu. Muhakkak bir biçimde yapılıyordur. Ama! Bu bana göre yetersiz. Eğer öyle olmasaydı, köylü kardeşlerimiz satamadıklarını umutları kırılmış bir vaziyette gerisin-gerisin götürürken mahzenlerde o malları çürütmeden gelecek haftaya kadar nasıl muhafaza edeceğini kara-kara düşünmek zorunda kalmazdı ne yazık ki.

Hâlbuki Belediye yönetimi onların elindeki doğal nimetlerini alarak üretime soksa, hem vatandaşın cebi para görmüş bir şekilde yüzü gülerek Traktörün “RÖMORKUNA” gelecek seneye dair ekeceği mahsul ile ilgili olmak üzere çocuklarına ve eşine bir şeyler alarak hem esnafın para kazanmasına katkı sağlamış olacak, hem de evindeki horantasını mutlu etmiş bir şekilde evine gülen yüzüyle dönecektir. Yoksa aksi takdirde vatandaşın bireysel yaptığı tüm üretim ve satışlar ilimizin ve vatandaşını mutlu etmediği gibi ülkesine ve iline de bir katkısı olmayacağı kesin. Belki bu yüzden bir dahaki sene üretime katkı sunmayacaktır.

O yüzden tarımsal alanlar (genel olarak değiniyorum) heba olacak ve çiftçilerimiz üretimden uzaklaşacaklar. Umarım bu yazdıklarımı Belediyelerimizin değerli yöneticileri ve yetkililerimiz okur ve en azından bir değerlendirme yaparlar...