Doğanın acı bir gerçeği bir sefer daha ders niteliğinin daha ötesinde, bilim ve ilimin tiye alınmayışının faturası çok ağır oldu.

Depremin derecesinin tam olarak bilinmemesine rağmen yedi ve yedinin üzerinde olacağı dile getiriliyordu ve acilen önlem alınmasını söyleyen uzmanlarla dalga geçerek,Allah’ın işine karışıyorlar, “Her şeyi Allah bilir, kader ne ise o olur” diyerek adeta yaşamlarını kadere bırakan veya bıraktırılan insanlar, ihmallerin kurbanı oldular.

Dere yataklarında ve tarım arazilerinde yapılaşmanın rizikolu olduğunu,geçmiş uygarlıklarda kalan eski şehir kalıntılarında anlaşılmasına rağmen dere yataklarına yüksek binalar dikilmesinin neticelerinde hiç ders alınmadı.Fakat deprem gerçeği dünya kurulalı bilinmesi halinde,rant ve şahsi çıkarlar uğruna insanların hayatına son verenler, son anda gayri resmi yollarda kazandıkları paralarla yurt dışına kaçarken yakalandılar,bunların hiç bir ceza almadan bir kaç yıl sonra yine kaldıkları yerden devam edecekleri unutulmamalı.

Düzce depreminden sonra gözaltına alınan Veli Göçer gerçeği canlı örneği ortada iken, yıllardır “halkın sorunlarını çözüyoruz” diye imar affı adı altında elde edilen paralar,boşaltılan veya yanlış yerlere aktarılan hazinenin torbasını doldurarak övünen siyasikurumlar ve hükümetler,vuku bulan son yıkımda ne kadar beceriksiz ve aciz kaldığını gösterdi.

Deprem Vergisi adı altında toplanan 84 milyar TL’nin akıbetini sormak suç sayılırsa,gerisi hikaye demektir. Çok kısa zaman içerisinde büyük zenginler arasına giren terziden,çiftçiden,hamaldan ve yaptığı işin hiç bir zaman eğitimini almayan, ilkokul mezunu olduğunu övünerek söyleyen müteahitimsi kimselerin, her hangi bir şekilde siyasi ve hükümet elemanları ile içli dişli kirli ilişkilerin ilişkisi etkisiyle,yapılan inşatların kontrol edilememesi, deprem neticesinde sonuçları yine fakir halka maloldu.(Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda olaya müdahale edildi diyen) zihniyetin, ortaya çıkan büyük mağduriyetin nasıl giderileceği merak konusu.

Yardımların ve kurtarma çalışmalarında buram buram siyaset kokan davranışlar Türkiye’nin ne duruma getirildiğinin acı ve açık gerçek örneği.Büyük bir felaketle mücadele etmek ve hatasız süreci sürdürmek elbette kolay değil. Fakat zaten yaralı ve bütün veya bir kısım akraba ve yakınlarını kaybetmiş insanların psikolojik durumlarını göz önüne alarak hareket edilirse,geride kalanların acılarını bir nebze hafifletir.Allah’tan deprem meleği görevlendirilmesini dualarla isteyenler. Eğer kendi asli görevlerini hakkıyla yerine getirirse her zorluklar kolay aşılır.

Son deprem olayında kül yığınına dönen ve moloz arasında bir kilo demir olmayan bina yığınlarını gördük. Yapı denetim adı altında ayrı bir soygun ve hırsızlık yasası ile hırsızın isini meşrulaştırılan uygulama olur mu?

Allah korusun eğer aynı büyüklük de bir sarsıntı olursa, Kırşehir de haritada silinir.Hele beş katlı binalar ve Kılıçözü boyunca yapılan bütün yapılar yerle bir olur.