Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkemiz tarihinin en kötü ve karanlık günleri geride bıraktı. İçimizdeki hainler 15 Temmuz’da ülkemize, demokrasimize, ordumuza büyük darbe vurdular.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ülkemiz tarihinin en kötü ve karanlık günleri geride bıraktı.
İçimizdeki hainler 15 Temmuz’da ülkemize, demokrasimize, ordumuza büyük darbe vurdular.
Bu hainlerin göz göre göre nasıl büyüdüğünü, bugünlere nasıl geldiğini herkes biliyordu ama hiç kimse de gereğini yapmadı, yapamadı nedense!...
Demokrasi gazisi Kırşehirliler 15 Temmuz gecesinden bu yana Cacabey Meydanı’nda demokrasi nöbeti tuttu. Cumhurbaşkanı’nın verdiği ara ile bu nöbet şimdilik bitti.
15 Temmuz tarihinde yapılan darbe girişimi halen konuşuluyor, halen de basında yazılıp çiziliyor.
Televizyon kanallarında konuşmaya her başlayan FETÖ çetesinin nasıl bu hale geldiğini, iktidarları nasıl kullandığını, hatta iktidarları nasıl kandırdığını, geldiğimiz 15 Temmuz sürecinde neler yaptığını ve bundan sonrasının nasıl olacağını konuşup tartışıp gidiyorlar.
Buraya kadar iyi güzel de, ülkemizin yaşadığı bu acı gerçeğin sorumlusunun ya da sorumlularının kim ya da kimler olduğu üzerinde çok fazla durulmuyor.
Yine muhalefet partilerinin yıllarca bu tür tehlikenin varlığından iktidarı bilgilendirmesinin öneminden söz edilmiyor.
Tehlike çirkin yüzünü gösterip, öldürmeye, bombalamaya, kurşunlamaya başlayınca TBMM'de gurubu bulunan bütün partiler; AKP, CHP, HDP, MHP demokrasinin ortak paydasında, darbeye karşı büyük bir sorumluluk anlayışı içinde direnç gösterdiler, topyekun halk direndi ve örnek bir tutum sergilendi, darbeye ve darbecilere geçit verilmedi.
15 Temmuz'da sıkılan kurşun, elbette demokrasiyi, ülke ekonomisini, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve daha önemlisi ülkenin geleceğini vurmuş ve yaralamıştır.
Tabii ilerleyen süreç içerisinde yeteri kadar istihbarat bilgilerine neden ulaşılamadığı, darbe girişimine kadar gelinen süreçte kimlerinin ne tür kusurlarının olduğu, yapılması gereken ve alınması gereken önlemlerin neden ve kimler tarafından alınmadığı…
Hatta kimlerin maddi ve manevi destek verdikleri, kamu sınav sorularını kimlerin bu çetelere verdiği ile başkentimizi parsel parsel kimlerin kime nasıl sattığı iddia edilen olaylar elbette aydınlatılmalı, ortaya çıkarılmalı ve sorumlularından hesap sorulmalıdır.
FETÖ çetesi devletin her kademesine etkin bir şekilde girmiş, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, muhalefet partilerinin liderleri, yıllarca tehlike çemberinin içinde yaşamış, hiçbir yetkili tehlikenin farkına varmamış, “vay be!” dedirtecek kadar vahim, devletin nasıl yönetildiği galiba daha iyi anlaşılıyor.
Yıllarca devletin en yetkili yerlerine atanan çeteler;
Vali,
General,
Hakim,
Savcı,
Dekan,
Rektör,
Emniyet müdürü,
Kaymakam, olarak görevlendirilmiş de atamayı yapanlar tehlikenin farkına varamamışlar. Doğrusu çok fazla inandırıcı gelmiyor nedense…
Ülkemizi yıkımın kenarına getiren ibretlik darbe girişiminin sonunda;
Açığa alınan kamu personelleri,
Gözaltılar,
Tutuklamalar,
İptal edilen lisans belgeleri,
Kapatılan okullar, yurtlar ve pansiyonlar,
Kapatılan dernekler, sendikalar, sağlık birimleri, TV, haber ajansları, radyo, gazete ve dergiler.
Tabi ki bunların hepsi yapılması gereken hususlardır. Ancak umuyorum ki, kurunun yanında yaşın da yanmaması için dikkatli ve duyarlı olunması gerekir.