İnsanoğlu neden böyledir bazen anlam veremiyorum.
Üç kuruşluk menfaat için bütün insanlığını, onurunu, şerefini ayaklar altına alan, en ufak bir çıkar ve menfaat için bütün sevdiklerini bir kalemde silen nice kişiliksiz, silik insanlar var.
Kırşehir’de şöyle bakıyorum bazı kişiliksiz, insan diyemeyeceğim zavallılar siyasi düşüncesine, ilke ve felsefesine uymasa da kişisel çıkar ve rant için üçyüz altmış derece saf değiştiriyor.
Güneşe göre hareket edip, fırıl fırıl dönüyor, takla üstüne taklalar atabiliyor.
Dünün bir numaralı sosyal demokratı, hatta ateisti bir bakıyorsunuz ki iktidar partisinin nimetlerinden yararlanmak adına kılıktan kılığa girip, şimdi inançlı, hatta dindar gözükme çabasında!.
Yaşamı, meşrebi ile kimseye kendini inandıramasa da bazı kişilerce bugün el üstünde tutulabiliyor, hatta makam ve mevkii sahibi olabiliyor.
Kamuda çalışmasına rağmen bir bakıyorsunuz sakal bırakıyor, bir bakıyorsunuz iktidar partisinin kapısını bekleyerek, kendisini o partinin yılmaz savunucusu ve neferi olarak gösterip, daha üst makamlara zıplamanın hesabını yaparak, milletvekillerinin, belediye başkanının, il başkanının kapısından ayrılmıyor, ne yalakalıklar, ne taklalar atıyorlar bir bilseniz!
Eee ne yaparsın devir böyle olmuş. Liyakat, eğitim bahane, torpil şahane!
Geçmişini bildiğim, yakından tanıdığım birini böyle kişisel çıkar için takla atanların safında görünce ben utanıyorum, o ise utanmıyor, “ben artık çark ettim, doğru yolu buldum!” diye kendinin bile inanmadığı cümleleri kuruyor, utanıp sıkılmadan…
Ben defalarca yazdım dilimden tüy bitti bu soytarı kılıklı, her devrin adamı zübükleri, ama bu ilde iktidar partisinin temsilcilerini, hatta ilin valisini bile inandıramadım nedense…
Şahsen bu zübükleri iktidar partisinde görenlerin, tepkileri giderek artıyor, ama onların hiç umurunda olmuyor nedense…
Bugün kendi ve yakınlarının işi için, müdürlük, şeflik bekleyen, ama işleri bitince ortalıkta görülmeyenlerin ne iktidar partisine, ne de bu ile faydası olmayacağını, tam tersine zarar vereceği ortada duruyor, ama nedense bu konuda kimse eleştirileri ve önerileri dikkate almıyor.
Bakın bir kez daha bu zübükler konusunda Kırşehir’deki iktidar partisi il başkanını, milletvekilini ve belediye başkanlarını uyarıyorum. Bu her devrin adamlarını partiden, çevrenizden uzaklaştırın, onlar sizin etrafınızda fır fır dönünce sizlere ve partinize zarar veriyor.
Onlar kendi menfaatlerini ön planda tutuyor, gerçekleri ters düz ediyor, iktidar partisinin il başkanını, milletvekilini, belediye başkanını yanlış yönlendiriyor. Benden uyarması…

***
Vali Akın ve eşi
Kimse kendisine yapılan bir iyiliği, ya da yardım ve desteği unutmaz, unutmamalı.
Ama büyükler unutsa da özellikle hiçbir çocuk kendisine yapılan iyiliği unutmaz. Hele yetim ve öksüzse, saçlarına dokunan şefkat elini hiç unutmaz. Aradan yıllar geçse de…
Vali İbrahim Akın ve eşi Saliha Akın’ın Kırşehir’e geldiği günden beri çocuklarla güzel bir diyalog kurduğunu görüyorum. Bu diyalog her geçen gün daha da güçleniyor.
Gidin sevgi evlerine, çocuk yuvalarına, kız yetiştirme yurtlarına, burada kalan çocuklara… Vali Akın’ı ve eşi Saliha hanımı tanımayan yoktur. Çünkü Vali Akın ve eşi sevgiye muhtaç çocuklarla tek tek ilgileniyor, isim isim ilgileniyor. Kapıdan bakıp da gitmiyorlar, ya da geçerken uğrayıp sözde bulunmuyorlar yani…
Kırşehir’in geleceği olan çocuklara anne ve babalık yapıyorlar. Onlara dokunuyorlar, şefkat elini uzatıyorlar, ihtiyaçlarını gideriyor. Anne ve baba sıcaklığını kendi evladına olduğu kadar onlara da gösteriyorlar…
Kırşehir’e atandığı günden bu yana her fırsatta halkın içinde olan, kamu kurum ve kuruluşlarını sık sık ziyaret ederek, gördüğü aksaklıkları ve eksiklikleri gidermenin çabasında olduğunu gördüğüm Sayın Vali İbrahim Akın, Kırşehir’in adının geçtiği her yerde…
Gecesini gündüzüne katarak çalışan çalışkan bir Vali olan İbrahim Akın, devletin sıcaklığını ve şefkatini gösteriyor. Tabi değerli eşleri Saliha Hanım da onun izinde…
Vali İbrahim Akın ve eşi Saliha Akın Kırşehir ve Kırşehirliler için çok büyük bir şans aslında. Sanki kentin iki valisi var gibi. İkisi de “Kırşehir için ne yapabilirim” diye çırpınıyorlar.
Her ikisi de halkın sorunlarına anında müdahale ediyor. Kırşehir’i ve Kırşehirlileri kendilerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorlar.
Kırşehir Belediyespor’un maçlarını da kaçırmayan ve taraftarların “Vali Baba” diye tempo tuttuğu Vali Akın’ın her gününün dolu dolu olmasına rağmen halkla iç içe olması da onun halka olan sevgi ve saygısının bir göstergesi olsa gerek.
Partizanlık yapmayan, çocukla çocuk, büyükle büyük olan, gördüğü herkesle güzel diyaloglar kuran, genç ve dinamik Valimiz İbrahim Akın, Kırşehir için de büyük şans bence...

***

Yallı Duran’la Bekir Kendirli de “ittifak” yapmış!



Malumunuz ülkemizde son yıllarda hiçbir parti yüzde 50 oy alamayınca “ittifak”lar dönemi başladı. 24 Haziran seçimlerinde başlayan “ittifak” dönemi 31 Mart’ta da devam edecek.
“İttifak” iki veya daha çok partinin güçlerini birleştirmesi, seçimlere birlikte gitmesi, ya da bir parti diğer parti adayını desteklemesi, kısaca anlaşma.
“İttifak” sadece milletvekili, belediye başkanlığı seçimlerinde olmuyor tabi. İşte Kırşehir’de de muhtar seçimlerinde bile “ittifaklar” oluşmaya başladı.
Her seçimde çok sayıda muhtarlık için çok sayıda kişi ortaya çıkıyordu, ama bu seçimde adeta patladı. Her mahalleden onlarca kişi aday.
İnsanlar neden muhtar adaylığı için bu kadar hevesli? Çünkü artık muhtarlar asgari ücretle maaş alıyor, sigortasını devlet ödüyor, yılda bir kez de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırlanıyor, tabanca ve tüfeği de rahat alıyor.
Öyle olunca da kendinde cevher gören kadın-erkek herkes muhtar adayı oluyor. Köylerde ve mahallerde aday olarak ortaya çıkanlar, yüzlerce seçmeni de kendi köy ve mahallerine taşımak için her yolu denedikleri de görülüyor.
İşte böyle olunca da Kırşehir’de muhtar adayı olanlar kazanmak için gece-gündüz çalışıyorlar.
Bizim Bekir Kendirli de Ahi Evran Mahallesi’ne muhtar adayı oldu. Bir dizi ziyaretler, incelemeler yapıyor, hatta diğer muhtar adaylarıyla bir araya geliyor, güç birliği mi dersin yoksa “ittifak” mı dersin, ne derse deyin, her şeyi yapıyor.
Malumunuz Kırşehir’de Karabacak semtinin sorumlusu “Yallı Duran” da muhtar adaylığını açıklamış ve kazanacağına kesin gözle bakıyordu.
“Yallı Duran”ın giderek çevresini genişlettiğini, muhtarlığı kazanacağını gören Bekir Kendirli, bakmış muhtarlık gidiyor, “Yallı Duran”ı evine davet ederek bir yemek ziyafeti vermiş ve “ittifak” masasında “güç birliği” kararı aldı!
Mercimek çorbası, fırında kuzu kızartma, salata, sütlaç, cacık, kaliteli baklava, “Yallı Duran”ın olmazsa olmazı kola, bol döküm ekmekle sofrayı donatan Bekir Kendirli, yemek öncesi bir de açılış konuşması yaptı.
Tabi “Yallı Duran” Bekir Bey’in ne konuştuğuna değil, masaya gelen menüye bakıyordu. Yemeklerle karnını tıka basa doyuran ve bayıldığı 8 tabak sütlacı mideye indiren “Yallı Duran”, Bekir Bey’e seçimi kazanması için gerekli taktikleri de vermekten geri durmadı.
“Yallı Duran”, “Bak Bekir Bey, seçimi kazanmak istiyorsan böyle yedirip, içireceksin. Ben bizim Doktor Uğur’u çok uyardım. Sen kavaklar arasında oturur, elin cebine gitmezse kazanamazsın. Çünkü kavak yaprakları kimseye oy vermiyor. Halkın içinde olacaksın, onlara yedirip içireceksin. Tabi beni hiç unutmayacaksın, kolamı hiç eksik etmeyeceksin dedim, ama o benim bu dedikleri hep kulak ardı etti ve kaybetti. Sen kazanacaksan benim dediklerimi yap, taktiklerimi uygula, tabi bana sık sık ziyafet çek, gerisini merak etme!” diye bir sürü öğüt vermiş!
Bekir Kendirli işi biliyor. Hatırlıyorum da “Yallı Duran”ı daha önce Selafur’da nasıl teslim almıştı!
Uzun süredir araları açık olan ve birbirlerinin izine kurşun atan bu ikili nihayet “barış” anlaşması yaparak “ittifak” yapmaya karar vermişler.
Bekir Bey bu anlaşmanın ardından “Yallı Duran”a evinde bir yemek ziyafeti vererek dostluğunu ve arkadaşlığını perçinlemiş ve çektiği fotoğrafı da sosyal medya hesabında paylaşınca, tabi “Yallı Duran”ın çevresi bundan epey rahatsız olmalı ki, neler söylemişler, neler…
“Yallı Duran”ın kendilerini bir yemeğe sattıklarından tutun da, sicilinin bozuk olduğuna, kendilerini soyup soğana çevirdiğine kadar neler, neler…
Bu eleştirilere “Ya kardeşim biz Duran Bey’le anlaştık. O adaylıktan çekildi. Onu aza yapacağım. Ne yapayım adamın çevresi çok geniş” diyen Bekir Kendirli yine de topa tutulmuş…
Bizim gazetenin yazarlarından Dr. Uğur Gönül de “Benim danışmanımdı, canta çıktık. Aman dikkat et güvenilmez biridir” diye Bekir Kendirli’yi uyarsa da Bekir Bey ne yapsın muhtarlık için yola çıktığını ifade ederek “Doktorum adliyeden sabıka kaydı temizdir diye kâğıt getirirse. Yoksa aza yapmam” diye karşılık vermiş.
Ahmet Atılgan da “Bekir işini biliyor, kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. Duran çok güçlü ittifak ortağı” diye Bekir Kendirli’nin bu kararına destek veriyor.
Tekin Var, “Duran Beyin sorumluluk sahasının tamamına yakını Ahi Evran Mahallesi sınırları içerisindedir. Bu nedenle Bekir Beyin bu hamlesi çok yerinde!” diyor.
Ektiğini biçen ve yılda 5-6 kez bisikletini çaldıran ve bugünlerde yaya kalan “Yallı Duran’a seçimi kazanması halinde yeni ve modern bir bisiklet alacağı sözünü de veren Bekir Kendirli “Yallı Duran”ı iyi tanıyor ve onun kendisini her an satabileceğini de iyi biliyor ve diyor ki, “Bugün için anlaştık, adaylıktan çekildi. Yarın ne yapacağı belli olmaz. Aldığı karar 24 saat geçerlidir. Belki yine adaylığını açıklar.”
Ne diyelim umarım Bekir Kendirli’nin “Yallı Duran”la ittifakı bir “kola”yla bozulmaz ve 31 Mart akşamına kadar sürer.
Değerli okurlarım, tabi bu yaşananlar ve yazdıklarım espri amacını gütmektedir. Yoksa Duran Bey’in gerçek mahallesi Ahi Evran değildir. Bekir Bey’le herhangi bir “ittifak” ta söz konusu değildir. “Yallı Duran”ın amacı gırgır olsun, ona buna göndermeler yaparak, bir “kola”nın hesabını yapmaktır.

***

Sevdiğim bir söz

“Bir adamın hünerine fen bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefâsı var mı? Asıl ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa, insanlara verdiği sözde duruyorsa vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O senin övgünden saydığın meziyetlerden daha üstün bir kişidir.” Mevlana