Kravatlı arsızların işçiliğini yapmakmış meğer tek işimiz. Başaramıyorlar, başaramazlar.

Kravatlı arsızların işçiliğini yapmakmış meğer tek işimiz.
Başaramıyorlar, başaramazlar. Çünkü zulmü yenecek ne güçleri, ne yürekleri, ne de temiz duyguları var.
Anladım ki, ideolojilerin ve mücadelenin gerçek öncüsü kişinin kendisidir. Kişiliğinde ve kalitesinde düzeyi yakalayamamışlar ordusuyla, tabuları yıkmak, barışı ayağa kaldırmak, özgürlüğü kazanmakta güç görünüyor.
''Padişahım çok yaşa'' her yerde aynı alkış. Her yerde aynı gürültü. Bu da kimliği asılsızları büyütüyor ömrümüzde. Onursuzları, gurursuzları, arsızları, hırsızları, satılmışları başımıza taç ediyoruz.
Tüm mesele onlarsız bir dünya. Onlarsız yaşam mücadelesi. Kalbini, aklını, benliğini toplumunun dünyasına, bir başına gücünün yettiği kadar yayma. Ömrünüzdeki asalakları çıkardığınızda hayatınızdan, inanın daha çok özgürleşiyor, daha çok güzelleşiyorsunuz.
Siyasette oynanan oyunların kahramanlığını, avukatlığını ve şövalyeliğini yapanlar var birde.
Yalakalıklarını büyük bir güçle bileyenler. Soysuzların savunma mekanizmasını sağlayanlar var.
Sizin doğrularınız ihanet, sizin doğrularınız karanlık, sizin doğrularınız başarısız onlara göre; bilmiyorlar ki bireylerin kucaklanmadığı mücadele de kimse özgürleşemez. Siyaset, doğruluğunu ve başarısını yakalayamaz. Hayatın aydınlığını, verimini, güzelliğini çala çala büyüyen omurgasızlar topluluğuyla siyaset mümkün görünmüyor.
Yıkmanın, çelme takmanın, yok etmenin. Barış, özgürlük ve aydınlık diye umut ettiğimiz kavram, dört içsiz çakalın elinde. Onlar, demokrasinin mavraları, onlar savaşın karşıtları, onlar yoksulların aslanları(!)
Anladım ki öyle değil, hiç değil. Kendi öz mücadelemizi ortak ettiğimizde siyasetlerine, daha çok ölüyoruz. Daha çok tükeniyoruz.
Mücadele, atasına, anasına, bacısına, avradına saygı duymayanların kuşatmasıyla dolu.
Namusu ve geleceği kendi akli denklemiyle çözümleyememiş, ahlakı tarumar edenlerin tetikçileriyle kala kalıyoruz.
Anladım ki, sıyırıp almak umutları Kırşehir şu miskin siyasetçilerinden.
Anladım ki, bir daha üleşmemek bir dilim ekmeği dahi vicdansızlar ordusuyla.
Omuz vermemek mücadelelerine. İnanmamak bir tek sözcüklerine bile.
Anladım ki, kapitalizmi, emperyalizmi, diktatörleri şahlandıran bunların amaçsızlık ve yataklıkları. Esasen bu ülkede, barışı, özgürlüğü ve umudu bitirenler onlar. Çocukları ölüme itenler. İktidar uğruna solmuş ömürlerimizi kirli politikalara takas edenler. Bu ülkede, sendikalaşmayı, örgütlenmeyi, yoldaş üleşmelerini bitirenler onlar. Yaptıkları ve konuştuklarıyla en rezil çelişkiyi kusanlar.
Canları cehenneme. Beş para etmez bunlar. Haramın zadeleridir onlar.
Anladım ki, özgürleşmek için dünyamdan, dünyamızdan defolup gitmeliler.
Anladım ki, bundan gayrı benim tavrım ve mücadelemde yenilmemeliler.