Bir 24 Aralık’ı daha geride bıraktık. Biz Kırşehirliler hatırlayınız geçmiş yıllarda böyle miydik? Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenlerini bütün Kırşehirliler olarak coşkuyla kutlardık.

Bir 24 Aralık’ı daha geride bıraktık.
Biz Kırşehirliler hatırlayınız geçmiş yıllarda böyle miydik?
Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenlerini bütün Kırşehirliler olarak coşkuyla kutlardık. Yollara dökülürdü bütün Kırşehirliler Atatürk’ü görmek için. Ne güzel günlerdi, hepsi anılarda kaldı…
Bugün böyle mi? Üzülmemek elde değil!
Ülkemizde ne yazık ki bir türlü bitirilemeyen hain ve bölücü terör olayları bu milleti derinden etkiliyor. Toplum olarak duygularımızı, düşüncelerimizi alt-üst eden olaylara vicdan sahibi olanlar sessiz kalmıyor ama, sonucunda bir şey de olmuyor. Olan ülkemize, olan insanlara oluyor.
Geçmişteki yaşanmışlıklar ve bugün yaşananlar!
Ülkemizin sadece bir yıllık fotoğrafına uzun uzun baktığımızda neler görüyoruz? Atatürk’ün Türkiye’si böyle olmamalıydı.
Ama bir nefret denizi içindeyiz…
Acılarımız dalga dalga, acılarımız katmer katmer!..
İşte görüyorsunuz birbirimizi yaftalayarak, ayrıştırıp, ötekileştirerek, “nefret”, “intikam”, “şiddet” sarmalında yaşamaya çalışıyoruz. Küçük adamlar, küçük oluyor. Basit çıkarlar için dostunu, arkadaşını bir kalemde satabiliyor. Ne acı!..
Ama ne yaparsın hayat böyle bir şey, devam ediyor…
Pazar günü Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinin onurlu bir günüydü.
Yine böyle bir Aralık ayında, karlı bir kış günü ülkesinin göz göre göre parçalanmasına daha fazla dayanamayan Mustafa Kemal Paşa, Osmanlı sarayının tüm rütbe ve sıfatlardan sıyrılmış, sine-i millete bir fert olarak 19 Mayıs 1919’da ayak bastığı Samsun’da kurtuluş meşalesini yaktıktan sonra Ankara’ya doğru ulusal kurtuluş mücadelesini başlatmıştı.
Kırşehir bu ulusal yürüyüşün en önemli basamağıydı ve Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir yürüyüşüne önce Hacıbektaş, Mucur, Kırşehir ve Kaman güzergâhından gördüğü yurtseverlik duygularının bir parçası olarak ulusal kurtuluşumuzun temelini atmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, Kırşehir’e gelirken önce Hacıbektaş’a uğramış ve Hünkar Hacı Bektaş’ın postunda oturan Cemalettin Çelebi Efendi ile görüşmüştü.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta Cemalettin Çelebi ile ülkenin içine düştüğü durumu uzun uzun görüştükten sonra ayrılacağı zaman, “Ankara’ya gidiyorum. Meclisi toplayacağım, sizin görüşünüz benim için önemli” dediğinde, Cemalettin Çelebi Efendi, “Paşam biz Hacıbektaşlılar ve tüm Hacı Bektaş-ı Veli’nin müritleri olarak ülkenin kurtuluşu yolunda biz Hacıbektaşlılar ve Anadolu Alevileri olarak sizin sonuna kadar yanınızdayız. Bundan emin olabilirsiniz, müsterih olun” der.
Mustafa Kemal Paşa, artık biraz daha rahatlamıştır.
Hacıbektaşlılardan gördüğü misafirperverlik her şeyin üstündeydi.
Anadolu Alevileri, Mustafa Kemal Paşa’nın sonuna kadar yanındaydılar. Mustafa Kemal Paşa, Cemalettin Çelebi’ye dönerek, “Anladım, teşekkür ederim. Eh, öyleyse bana müsaade” der.
Bunun üzerine Çelebi Cemalettin Efendi, “Hayır Paşam, sizi bırakamayız. Bugün sizi ağırlamaktan, misafir etmekten başka bir düşüncemiz yok. Sizi ağırlamazsak, soframıza oturtmazsak ceddimize ar gelir” der.
Mustafa Kemal Paşa, Hacıbektaş’ta karlı ve soğuk kış günü iki gün kalır.
Hacıbektaşlılar, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunları olarak Mustafa Kemal Paşa’yı en iyi şekilde misafir edip ağırlarlar ve sabah yine böyle soğuk bir kış günü Hacıbektaş’tan ayrılır, kalabalık Hacıbektaşlılar Atatürk’ü coşkuyla, sevgiyle vilayetleri olan Kırşehir’e, uğurlarlar. Hacıbektaşlılar Atasını karşılayıp, uğurlamaktan çok mutlu olmuşlardır. Atatürk daha sonra Mucur’a gelir, Mucur’da da muhteşem bir karşılama töreniyle ağırlanıp Kırşehir’e doğru yol alır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e geleceğini duyan Kırşehirliler, Kırşehirli atlılar, Gölhisar sırtlarında Mustafa Kemal Paşa’yı karlar altında cirit oynayarak karşılarlar. Büyük sevgi gösterileri arasında ilk ayak bastığı yer olan Yenice Mahalle’deki Kılıççı Köprüsü’nde toplanan Kırşehirliler, büyük bir gövde gösterisiyle, alkışlarla “varol-yaşa!” tezahüratları arasında bugünkü Atatürk Caddesi’nde ilerleyerek, Belediye önüne gelirler.
Biz Kırşehirliler için 24 Aralık, bir bayram günüdür. Her Kırşehirli yıllar yılı 24 Aralık’ta devletimizin kurucusu, kurtarıcısı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün onurlandırdığı bugünü unutamayız.
Çocukluğumdan bu yana çok iyi hatırlıyorum ki Mustafa Kemal Paşa’nın Kırşehir’e gelişi büyük bir sevgi ve coşku içindeki törenlerle kutlanırdı.
Atatürk koşuları yapılırdı. Yüzlerce öğrenci Atası için koşarlardı.
Uzun yıllar önce başlatılan Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenleri son yıllarda giderek tamamen sönük geçmeye başladı, gereği gibi, amacına uygun olarak kutlanmıyor, ilk yıllardaki kutlamalardan eser kalmadı. Kutlamak istemiyorlar artık nedense!
Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinde ayak bastığı Kılıççı Köprüsü’nden itibaren Yenice Mahallesi’nde, Atatürk Caddesi’nde yol boyunda toplanan kalabalık Kırşehirlilerin alkışları arasında Atatürk’ün Kırşehir’e gelişindeki kutlamaları daha dün gibi hatırlıyorum.
Ne güzel günlerdi, o günler… Ne muhteşem kutlamalardı o kutlamalar…
Ata’sına bağlı Kırşehirliler nerede bugün? Ne oldu o günkü Kırşehirlilere?
Ya şimdi Atatürk’ün adının geçtiği her yer, bütün kutlamalar kaderine terk edildi. Unutmak, unutturmak istiyorlar. Bu durum Kırşehirlileri üzüyor.
Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da, Kayseri’de, Mersin’de, İzmit’te ve daha pek çok il ve ilçede yüzlerce Kırşehirliler Dernekleri var. Neden bir araya gelip her 24 Aralık’ta Atatürk’ün Kırşehir’e geliş törenlerinde görevlerini yerine getirmezler? Onlar Kırşehirli değiller mi? 70 yaşındaki, 70 yıllık Kırşehirliler Öğrenim Gençliğine Yardım Derneği, 20 yaşındaki Kırşehirliler Vakfı, hele bir de Kırşehirliler Federasyonu var ki bunlar Kırşehir’in bu mutlu günlerinde neden yer almazlar, katılmazlar?
Bu sözüm ona Kırşehir dernekleri bulundukları illerde göstermelik yiyip-içmeli, Abdallarımızla eğlenceli geceler düzenliyorlar, yani kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar.
Kırşehir’de hiçbir zaman itici güç olamıyorlar.
Demek ki bu Kırşehirli dernekler de özelliğini yitirmiş.
Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’dan Ankara’ya giderken Kırşehir’e gelişinin 98. yılında kurtardığı ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakınca bugün Atatürk’e o kadar ihtiyacımız var ki demeden edemiyorum…
Yazımı Büyük Önderimiz Atatürk’ün şu anlamlı sözüyle noktalayalım:
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.”