Biraz neş’e, biraz muhabbet, biraz espri, biraz hiciv!. .

Biraz neş’e, biraz muhabbet, biraz espri, biraz hiciv!..

 Dün gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”in 40. Kuruluş yıldönümüydü.

40 yıldır Kırşehir ve Kırşehirlilere hizmet eden gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” için yazdığım yazıdan dolayı yüzlerce hemşehrimiz ve okurumuz aradı, sevinç ve mutluluklarımızı paylaştılar. Hepsi sağ olsunlar…

“Kırşehir’de sanayisi olmayan, sürekli küçülen bir kentte ilin dinamiklerini ayakta tutan, yürekli gazeteciliğinizi, dürüst ve ilkeli yayıncılığınızı kutluyoruz” diyenlere, mesaj gönderenlere sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

Sağ olsunlar, var olsunlar “Kırşehir Çiğdem” okurları…

* * *

İnsanın olanlara, bitenlere, etrafa bakıp bunaldığı anlar vardır. Siz böyle anlarda ne yaparsınız?

Biz geçen hafta ustam Dursun Yastıman’la İstanbul’u bir hafta uzun uzun gezip, dolaştık. İstanbul Beşiktaş’tan, Kadıköy Vapur İskelesi’nden kalkan Barış Manço Vapuru ile Kadıköy’e geçerken çay simit keyfi yaptık, seyrederek…

Dursun Ağbi ile epey muhabbet ettik. Bol bol hiciv dolu espriler yaptık. Dursun Ağbi espriyi sever ve yapar.

Biz toplum olarak mizaha, hicve, yergiye, taşlamaya meraklıyız ve kimi zaman yazılarımızı nice yaşanmış esprilere konu ederiz.

Tavsiye ederim siz de öyle yapın. Okudukça içiniz boşalır, ferahlarsınız. Mesela Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Hesap Dersine” ne dersiniz?

“Milyonlar hanesinde istifçiler, vurguncular / Yüzbinler hanesinde sahtekârlar, yalancılar / Onbinler hanesinde yağcılar, sabuncular / Binler hanesinde hancılar, hamamcılar  / Onlar hanesinde köylümüz, efendimiz  / Birler hanesinde biz, biz, biz…”

Rahmetli yaşasa idi günümüzün Reza Zarrap gibilerini görseydi, ne düşünür, ne yazardı bilemiyorum.

***

Ümit Yaşar yine bir fıkrasında “Bu adamı tanırsınız” diyor.

Acaba bizler tanır mıyız?

“Her Meclis’te bulunursun / Bir bakışta bilinirsin / Boyuna sallanır başın / Meydanlarda otuziki dişin / Öpecek bir el ararsın / Her taşın altında varsın / Seni köpek, seni kuyruk / A sahtekâr, a dalkavuk.”

Şair kimleri yazmış bilemeyiz ama günümüzde benzerlerini bulmak mümkün. Etrafınıza bir bakın göreceksiniz.

***

Duymuşsunuzdur, okumuşsunuzdur şu fıkrayı…

Hamamda yıkanan sadrazamın akıbetini bilir misiniz?

“Tamam on iki saat / On iki ünlü tellak / İncitmeden keseledi / Hazreti mübarekin vücudunu / Öylesine kir çıktı ki sormayın / Her biri nah parmağım gibi / Aman efendimiz bu ne kir? / Demeye kalmadı / Keselerin altında eriyip gitti / Koskoca Sadrazam / Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı /  Niddiniz devletlimize / Dediler tellaklara / Tellaklar cevap verdi / Biz yıkadık, keseledik / …Kir bitti, sadrazam elden gitti…”

O devirleri görmedik, görenlerden kaç kişi kaldı. Bizim Kırşehirli Hacı Mehmet Gülten Ağabeyimiz gibi…

***

Bir de Abdullah Çağlayan’ın, 75 yıl önce tespiti ve teslimiyeti:

“Bir soğan soyulurken yaşarıyordu gözler / Hazine soyulurken aldırmıyor öküzler / Hayâdan eser yoktur/ Nafile bütün sözler/ Beyhude inat etme sen de hemen salla başını / Gerdan kır belini bük al gitsin maaşını.”

Abdullah Çağlayan’ın 75 yıl önce defterdar olduğunu biliriz.

***

Namdar Rahmi Karatay’ın umutsuzluğu siz de yok mu?

“Başta kavak yelleri estiği günler hani / Umduğumuz neşeler, şerefler, ünler hani? / Beklenilen alaylı, şanlı düğünler hani? / Selvi gibi ümitler döndü birer İğde’ye / Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye!”

Yıllardır Kırşehirli siyasetçiler seçildiler sonra hiçbir hizmet yapamadan gidenler öyle dediler. Üttüm oynamam ya da Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye hesabı.

***

Namdar Rahmi Karatay “Kabahat bizde!” diyor bir başka hiciv yazısında. Okudukça insan doyamıyor.

“Pehpehler pohpohlarla çok itleri at yaptık / Uçurduk da göklere alkıştan kanat yaptık / Hiç yoktan başımıza koca saltanat yaptık / Üstüne çul vurursanız, it onu kanat sanır / Eşeğe gem vurmayın kendisini at sanır.”

Günümüzde de nice yeni yetmeler kendini böyle sanıp efemine yürüyerek efemine konuşarak dolaşırlar ayakaltında.

***

Eee, geldik esprili yazımızın sonuna Neyzen Tevfik’i anmadan, ondan bahsetmeden bu yazı biter mi?

 

“Asrın bir umdesi var, hak kapanındır.

Söz haykıranın mantık ise şarlatanındır.

Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca.

Liyâkat görmesi pezevenk puşt olanındır.”

 

Neyzen Tevfik bu dizeleri 1940’lı yıllarda yazmış.

Ne iyi etmiş de yazmış. Bugün bakın etrafınıza kimleri görürüsünüz kimleri!..