Evet sevgili okurlarım aylardır ülkemizde ortalık toz duman… Mübarek Ramazan ayının ardından 4-7 Temmuz tarihlerinde Ramazan Bayramı’nı uğurladık. Müslüman alemi olarak Ramazan ayında sahura kalkıp orucumuzu tutup, teravih namazlarını kılarken, bizim içimizde sözde Müslüman ve inançlı olduklarını söyleyen kanı bozuk, şeytan ruhlu, fetbaz, dolandırıcı, kalleş, sinsi FETÖ Terör Örgütü üyeleri maalesef ülkemize darbe yapmak ve milli iradeyle seçilmiş hükümeti devirip kendileri işbaşına gelmek için planlar hazırlıyorlarmış kalleşçe.

Evet sevgili okurlarım aylardır ülkemizde ortalık toz duman…
Mübarek Ramazan ayının ardından 4-7 Temmuz tarihlerinde Ramazan Bayramı’nı uğurladık.
Müslüman alemi olarak Ramazan ayında sahura kalkıp orucumuzu tutup, teravih namazlarını kılarken, bizim içimizde sözde Müslüman ve inançlı olduklarını söyleyen kanı bozuk, şeytan ruhlu, fetbaz, dolandırıcı, kalleş, sinsi FETÖ Terör Örgütü üyeleri maalesef ülkemize darbe yapmak ve milli iradeyle seçilmiş hükümeti devirip kendileri işbaşına gelmek için planlar hazırlıyorlarmış kalleşçe.
Vay hainler vay!..
Vay şerefsiz, kanı bozuklar vay!
Sözde alnı secdeye değiyor, sözde abdest alıp namaz kılıyor kılığında aramızda hayvanlar gibi dolaşanlar bizim Ramazan Bayramımızın ardından ülkemizi büyük bir kaosa ve iç savaşa sürüklemek için Ramazan ayı içinde herkes teravih namazı kılarken bunlar, bu kahpeler kapalı kapılar ardından hain planları üzerinde kafa yoruyorlarmış.
Hepsine lanet olsun!
Yuh olsun topuna!
Başkalarını bilmem ama ben bu yazı nasıl geçirdim, nasıl geçti bilemiyorum. Çünkü ağzımızın tadı, ülkemizin huzuru yoktu. Milletimiz günlerce meydanlarda demokrasi nöbeti tutmaktan, kanı bozuk FETÖ’cülere tepki göstermekten evine, işine gücüne bakamadı, yaz tatillerini ağızlarının tadıyla, keyfince huzurlu ve mutlu geçiremedi. Memleketin bütün evlâtlarının kalleşçe, sinsice kanına girmiş şerefsizler.
İnsanlar değişti, mevsimler değişti ne yazık ki…
Temmuz ve Ağustos ayları geçen yıllara göre oldukça sıcak geçti, yaktı, kuruttu geçti…
Bense işte böyle bir ortamda oturmuşum bahçeme ülkem için, Kırşehirim için kafa yoruyorum. Bizler geldik, gidiyoruz ama ülkemin geleceğinden, torunlarımın geleceğinden doğrusu derin endişeler duyuyorum.
Yaşadıklarımı, dünü hatırlıyor, anılara dalıyorum.
Kırşehir’i düşlüyor, Kırşehir’in geçmişini ve geleceğini sorguluyorum…
Kırşehirliyseniz, memleketinizi seviyorsanız, bu memlekette yaşayıp, bu memlekette kazanıyorsanız düşünecek, kafa yoracaksınız.
Sadece üç-beş kişinin mutlu olması ile Kırşehirliler mutlu olamıyor.
Helâl-haram demeden yükünü tutan üç-beş sahtekâr, haramzade bozuntularının bu ilin ekonomisine de katkısının olmadığını herkes biliyor.
Ben Kırşehir’in gelişen, büyüyen bir il olmasını istedim yıllarca.
Kırşehirliyseniz, memleketinizi seviyorsanız düşünün. Değilseniz bildiğiniz gibi yapın!
Bu ilin garipliğini, çaresizliğini görüyorsunuz. Ben yıllardır yazar, kafa yorarım çaresizce…
İnsanların Kırşehir’i neden terk ettiğini kim bilir kaç kere yazmıştım. Gidenler hiç geri geliyor mu? Hangi ilde bilmem ne kadar Kırşehirli varmış!..
Kırşehir’de bir avuç tuzu kuru ticaretle uğraşıyor, ya diğerleri? Hepsi bitik.
Kırşehir’in nüfusunun neden artmadığını, milletvekili sayısının neden 3’lere, 4’lere çıkmadığına çok kafa yordum.
Kırşehir’de bunları düşünmekten doğrusu yoruldum, bitap düştüm.
Çünkü herkes bilir ki başkaları gibi çıkarım olmadığını, ihale ve çıkar peşinde koşmadığımı. Kimseye yalakalık yapıp, kuyruk sallayıp çıkarım için takla atmadığımı,çoluğuma çocuğuma haram yedirmediğimi önce Allah bilir, sonra bu ilin atanmış ve seçilmişleri de bilir. Beni böyle tanırlar, böyle tarif ederler.
Öyleyse geriye ne kalıyor?
Doğruları söyleyip, gerçekleri dile getirip gazete olarak uyarmak ve eleştirmek benim görevim olsa gerek.
Kırşehir’de devam eden tüm kamu yatırımlarını projelendiren, bunları hayata geçirmek için koşturan, proje adamı Milletvekili Mikâil Arslan’dır. Bu dönem Mikâil Bey’le el ele olan Milletvekili Salih Çetinkaya’nın da emek ve katkılarını görüyor ve kendisini kutluyorum.
Salih Çetinkaya’nın il başkanlığı döneminden bu yana Kırşehir’de yapılması gereken projeler için Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci ile birlikte bakanlara, bürokratlara, hatta Başbakan’a kaç kez gittiğini de yakından bilenlerdenim.
Tabi Kırşehir’de hayata geçirilen TOKİ gibi, Ahi Evran Külliyesi gibi, park ve bahçeler gibi, kanalizasyon, su gibi kalıcı yatırımları da Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin hayata geçirdiğini herkes biliyor ve görüyor. Ama bu işler kısa zamanda bitirilmeli, aylarca, yıllarca sürmemeli..
Başkan Yaşar Bahçeci de Milletvekili Mikâil Arslan gibi proje adamı.
Bugün Kırşehir’in her tarafı kırık dökük. Her tarafta altyapı çalışmaları yapılıyor. Tabi bunların yapılması gerekiyor. Elzem yatırımlar diyorum.
Çevremizdeki illere, ilçelere ne olur bir bakın…
Gidin Kayseri’ye, Aksaray’a, Nevşehir’e Allah rıza için bir bakın.
Bu iller altyapılarını tamamlamış, pırıl pırıl tertemiz şehirler. Yollarıyla, kaldırımlarıyla, parklarıyla görülmeye değer.
90 bin nüfuslu şu Nevşehir’in girişine, çıkışına bir bakın lütfen. İşte o illerle Kırşehir’i kıyaslayın. Ne görecek, ne düşüneceksiniz?
Geçtiğimiz hafta Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci ile gazetemizi ziyaretinde uzun uzun konuştum. Yaptığı projelerden ve çalışmalarından bahsetti. Tabi bunların biran önce hayata gerçekleşmesi için herkesin sabırlı olması gerekiyor. Ama nereye kadar?
Şurası da bir gerçek ki Kırşehir’de altyapıyı eski Belediye Başkanlarımızdan Hakkı Göçen başlatmıştı. Ondan sonra Kırşehir’de tam manasıyla bir altyapı çalışması yapılmadı.
Kolay değil altyapı. Miadını dolduran içme suyu hattının, kanalizasyonun, jeotermal borularının yenilenmesi gerekir. Aylardır bu nedenle Kırşehir’in tüm cadde ve sokaklarında yoğun bir çalışma var. Trafik tam bir rezalet. İnsanlar perişan.
Elbette bunlar yapılmalı. Yapılmalı ki Kırşehir de başka iller gibi modern olsun.
Başkan Bahçeci tüm cadde ve sokakların tamamen yenileneceğini, kaldırımlarıyla, yürüyüş ve bisiklet yollarıyla modern olacağını söylüyor. İnşallah diyorum.
Terme Caddesi, Ankara Caddesi, Atatürk Caddesi, Lise Caddesi’nde komple asfalt ve kaldırımların kazınacağını, komple tekrar modern bir anlayışla bisiklet yolları olan, çöp sistemleri, aydınlatmalar, peyzajlarıyla çok güzel bir projeyi hayata geçireceklerini söyleyen Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’yi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destekliyoruz. Bunu Kırşehir için, yaşadığımız Kırşehir için yapıyoruz.
Tabi biraz sabretmek gerekiyor. Bu süreçte bazen su kesintileri, toz, çamur, gürültü olabiliyor. Ama hepsini bir arada yapmak bence en doğrusu. İnşallah 40-50 yıl Kırşehir’in artık ne jeotermalle, ne içme suyuyla, ne kanalizasyonla ilgili bir sorunu olmaz.
Birtakım sıkıntılar yaşanabiliyor. Ama bu yılsonunda bu çalışmaların hepsi biterse bahar ayıyla birlikte yollarıyla, kaldırımlarıyla, park ve bahçeleriyle özlediğimiz modern bir Kırşehir’e kavuşuruz.
Elbette hiç kimse altyapıya kolay kolay girmez. Alt yapı riskli ve zor. Ama yapılması da elzem. Ana caddelerimiz için belki de bir yıl sabredeceğiz.
Peki anlıyoruz, ana caddelerimizde bu çalışmalar yapılacak. Peki diğer mahalle ve sokaklar ne olacak?
Kırşehir Belediyesi Kent Park civarına, Ahi Evran’a, Aşıkpaşa’ya, Kındam’a, Bahçelievler’e, Gölhisar’a hizmet götürülürken, neden Bağbaşı, Kuşdilli, Çukurçayır, Güldiken, Hızırağa gibi mahalle ve semtlere bu hizmetler götürülmüyor? Buraların köyden farkı olmadığını herkes görüyor ve biliyor.
Başkan Bahçeci’den yaklaşan kış öncesi bu mahallelere gitmesini ve buralara da el atmasını bekliyor burada yaşayanlar…
İşte Kırşehir’in merkezdeki bazı okullarını Bağbaşı Mahallesi’ne yaptılar. Akbayır eteklerine yapılan doğru dürüst yolu olmayan bu yeni okulların ulaşım sorununu kim çözecek? Bayramdan sonra okullar açılacak, yine öğrenciler tozdan, çamurdan, kırık dökük yollardan geçecekler. Perli perişan olacaklar. Bu yolları kim yapacak?
Daha Kırşehir’de buna benzer acil yapılması gereken çalışmalar var.
Bunları kim yapacaksa biran önce yapmalarını bekliyoruz.
Gerisi mi?
Ben anlamıyorum, bildiğiniz gibi yapın!