Pir Ahi Evranların, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’lerin yaşadığı, Aşıkpaşaların Türkçe yazıp; Türkçe konuştuğu, devrin bilim ve ilim adamlarının medfun bulunduğu, “İncinsen de incitme” diyenlerin diyarı Kırşehir’i yine masaya yatırıyorum.
Kırşehir’in ekmeğinden mi; suyundan mı bilinmez ama tarihiyle, kültürüyle tarihe silinmez izler bırakmış Ozanlar Kenti Kırşehir’in bahtı hiç gülmeyecek mi?
Kırşehir’in ve Kırşehirlilerin aslını, geçmişini ararsanız demokrasiye, çok sesliliğe, yeniliğe düşkünlükleriyle görürsünüz.    
Yani bu da tarihi ilahi olsa gerek, herkesin ders çıkarması gerekir.
Kırşehir’in siyasi tarihini inceleyenler görecekler ki Kırşehir hiçbir zaman iktidarların, hangi parti olursa ol sun oy için vaatlerine kanmamış bildiği doğru yoldan dönmemiştir. Bugün de hala aynı olduğunu görüyor ve gözlemliyoruz. Seçim sonuçları işte ortada…
Bugün Kırşehir 81 il içinde oyunu namusu bilmiş, inanmadığı, güvenmediği siyasilere ülkenin de geleceğini düşünerek oy vermemiştir. 
Şimdi yakın tarih diyebileceğimiz, benim de tanıklık ettiğim Kırşehir’de yaşanmış siyasi hataları ve gerçekleri hatırlatalım.
20 Ocak 1965 tarihinde zamanın parti başkanlarından İsmet İnönü ile Süleyman Demirel tek başına hükümeti kuracak çoğunluk sağlanamayınca Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Hükümeti kurma görevini Bağımsız Kayseri Senatörü Suat Hayri Ürgüplü’ye verir. 
Suat Hayri Ürgüplü, CHP, AP, MP ve YTP’den aldığı milletvekilleriyle hükümeti kuruyor ve güven oyu alıyor.
İsmet İnönü’nün CHP’sinin Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’nin milletvekillerinin yanına Kırşehirli Osman Bölükbaşı’nın Millet Partisi’nden Ömer Zekai Dorman, İsmail Hakkı Akdoğan, Orhan Alp, Ahmet Tahtakılıç dört bakanla koalisyona ortak olurken, Ekrem Alican’ın genel başkanı olduğu Yeni Türkiye Partisi’nden Mehmet Altınsoy, İrfan Başar; Hasan Dinçer, Seyfi Öztürk, Türkiye’nin 4. Koalisyon Hükümetinde yer almışlardı.
Osman Bölükbaşı’nın Millet Partisi’nden katılarak bakanlığa getirilen Ömer Zekai Dorman, Kırşehir’in eski ilçelerinden Hacıbektaş, Kozaklı, Avanos’u yeniden Turizm Bakanı olarak Kırşehir’e bağlamak için girişimde bulunmuş. Hatta bu tarihlerde Hacıbektaş Belediye Başkanı Dede Aslan halk oylaması yaptırıyor ve büyük çoğunluğu Kırşehir’e bağlanmak istiyor. Ancak 20 Ocak 1965’te kurulan 4. Koalisyon Hükümeti 7 Ekim 1965 tarihinde sona erince bu girişim de kadük olmuştu.
Bu zaman zarfında Milli Eğitim Bakanı olan millet partili Ahmet Tahtakılıç, Kırşehir için “Osman Bölükbaşı’nın memleketi” diyerek Yatılı Kız Öğretmen Okulu’nu açmak ister. Bunu duyan Nevşehirliler baskı yaparlar ve Kız Öğretmen Okulu’nu Nevşehir’e açtırmayı başarırlar. 
Milli Eğitim bakanı Ahmet Tahtakılıç Kırşehir’e de Yatılı Erkek İlköğretmen Okulu açar. Bugünkü Eğitim Fakültesi’nin temeli bu yıllarda atılır. 
Bayındırlık Bakanı Orhan Alp de Kırşehir Belediyesi’nin önünden eski Buğday Pazarı’na kadar asfalt yaptırmaya başlamış, bugünü gören isimlerini yazmayacağım, zaten ikisi hayatta olmayan hemşerilerimiz Başbakan Ürgüplü’ye telgraf çekerek “Bu Millet Partili Bakan siyaset yapıyor. Biz asfalt istemiyoruz” şikâyetlerinden sonra asfalt makinesi çekiliyor ve asfalt yapma işi de sona eriyor.
Aynı Bayındırlık bakanı Orhan Alp, Kaman’ın merkezinden Ankara’ya doğru, Kırşehir’e doğru yol çalışmalarını başlatarak genişletirken, Kamanlılar itiraz ederler. Yola yakın duvarların yıkılmasını, ağaçların kesilmesini bahane ederek Bakan Alp’ı Başbakanlığa şikâyet ederler. Bunu duyan Bakan Orhan Alp, Kamanlıları Lokantacı Aşır Ağa’nın lokantasının önünde toplayarak Kamanlılara hitaben, “Sevgili Kamanlı hemşerilerim ben sizlere hizmet etmek için burdayım. Ankara yolunuzu Kırşehir yolunuzu genişleterek birkaç aracın yan yana geçmesini için güzel bir yol yapmak istiyorum. Ama siz yolunuzun yapılmasını istemediniz. Beni şikâyet ettiniz. Yol yapım işini bıraktım. Ama sevgili Kamanlılar size bir iyilik yapacağım ki hayatınız boyunca unutmayacaksınız” der ve Kaman’dan ayrılır. 
Bayındırlık Bakanı Orhan Alp daha sonra kafasına koyduğunu yapar ve Kırşehir-Ankara yolunu Akpınar’dan Keskin’e bağlar ve oradan Ankara’ya ulaşan yol böylece faaliyete geçer. Bundan sonra Doğu’dan ve Kayseri yönünden gelen tüm araçlar Kırşehir-Akpınar-Keskin-Kırıkkale-Elmadağ ve Ankara’ya ulaşılıyor. Kaman yolu da kaderiyle baş başa bırakılır.
Yine 1990’lı yıllar… ANAP iktidarı var. Kırşehir’in üç milletvekili de ANAP’tan. Belediye Başkanlığı’nı Hakkı Göçen’den sonra SHP’den Mehmet Ali Yapıcı kazanıyor. Yapıcı’nın kısa bir süre sonra geçirdiği trafik kazası sonucu vefatının ardından Dr. Cahit Gürses bu göreve seçiliyor. Başbakan Yıldırım Akbulut temelini attığı Şeker Fabrikası’nı ziyaret ettikten sonra Kırşehir ANAP İl Merkezi önüne geldi. Belediye Başkanı Dr. Cahit Gürses, Başbakan Yıldırım Akbulut’a “Sayın başbakanım Kırşehir Belediyesi’ni de ziyaret ederseniz sizin için de, benim için de tarihi bir gün olacak” diyerek adeta yalvardı. Ama Başbakan Akbulut otobüsün içinde “Hayır Başkan programda yok. Kayseri’ye gideceğim” dedi. Başkan Gürses’in makam aracında ben de vardım. Başbakan Mucur’u geçtikten sonra Başkan Gürses’in aracın önüne geçti. Gürses makam aracının camından kafasını çıkartarak Başbakan Yıldırım Akbulut’a el sallayarak uğurladı.
Dr. Cahit Gürses ağlamaklı bir şekilde “Ben bütün bunları Kırşehir’e hizmet etmek için yapıyorum. Sen şahitsin. Sayın basın” sözleri tüylerimi diken diken etmişti” Tanık olmuştum bütün bu yaşananlara…
İşte size birkaç yaşanmış örnek daha…
1990’lı yallar ANAP’tan üç milletvekili SHP’li Belediye Başkanını köşe sıkıştırıyorlar, hizmetlerini engelliyorlar, yardımcı olmuyorlar. 
ANAP’lı Milletvekili Kâzım çağlayan benim çok yakın dostumdu. Bir gün bir açıklama yaptı, Belediye Başkanı Dr. Cahit Gürses’le ilgili, “Sayın Başkan istifa ediniz. Partinizi ve kendi onurunuzu kurtarınız. Hizmet yapmıyorsunuz, yapanlar gelsin!” diyordu
Belediye Başkanı Gürses te karşı açıklama yaptı, “Beni halk seçti, halk indirir, Belediye’den ölüm çıkar” dedi. 
Bu eleştirilerin bu hizipleşmelerin Kırşehir’e zarar verdiğinizi düşünerek ANAP’lı Milletvekili Kâzım Çağlayan’ı gazetemizin bürosuna çağırdım, geldi. “Sayın Milletvekilim bu böyle olmaz. Sizin böyle sürtüşmelerinizden Kırşehir zarar görüyor” dedim.
Kâzım Çağlayan, “Başkan bey gelsin, taleplerini tespit etsin, çözelim” dedi.
Kâzım Çağlayan’ın haberi olmadan Dr. Cahit Gürses’i davet ettim, Gürses de geldi. İkisini buluşturdum Kırşehir için. 
Öğle yemeği için güveç yaptırmıştım. Yemekli toplantıda barıştırmıştım iki Kırşehir severi…
Dr. Cahit Gürses daha sonra iktidara gelen Başbakan Süleyman Demirel’i ziyaret etti. Hizmet etmek istediğini, ancak elini kolunu bağladıklarını söyledi. “Sayın Başbakanım sizden yardım talep ediyorum. Kıtlıkta verilen dürüm bollukta unutulmaz” diyordu Gürses…
ANAP’lı Kâzım Çağlayan’a giderek onunla birlikte Tarım Bakanı Lütfullah Kayalar’a dosya veren Cahit Gürses, şehir içinde kalmış Toprak Mahsulleri Ofisi’ni şehir dışına çıkarmış ve oraya bugünkü Masal Parkı’nı yaptırmıştı.
Yine benim de olduğum bir ziyarette Kırşehirli Kültür Bakanı Gökhan Maraş’a Aşık Paşa’nın ve Ahi Evran’ın anıt yapılması için hazırladığı projeleri vermiş, Bakan Gökhan Maraş ta bunları yaparak Kırşehir Belediyesi’ne göndermişti. 
İşte bu yıllarda eski Başbakan Mesut Yılmaz Kırşehir’e geldi. Kapıcı Camii yanında halka hitap etti. Muhalefet partisi lideri Tansu Çiller’e de verdi veriştirdi. 
O günkü DYP’liler bir hafta sonra Tansu Çiller’i Kırşehir’e getirip konuşturdular, DYP’liler Ankara Caddesi’nde SHP binasının önüne gelince bir grup SHP’liler Çiller’e karşı “Çetelerin gülü hoş geldiniz” pankartı açtılar. Bunun üzerinde burada DYP’liler ile SHP’liler arasında arbede çıkmış, polis zor ayırmış, hatta pankartı taşıyan SHP’liler tekme tokat dayak yemişlerdi. 
Hani Menderes bir zamanlar Kırşehir’e gelmişti de, Kırşehirli Osman bölükbaşı da nerde var, nerde yok o gelmişti. Menderes’e “Hoş geldin!” dememişti filan da “Deseydi ne olur falan” diye hep eleştirilir.  Mesut Yılmaz Kırşehir’e gelmişti ya peki Tansu Çiller’i niye getirmişlerdi. 
İşte maya aynı maya, siyaset aynı siyaset!..
İşte sevgili okurlarım, günümüzde politika yapanlar, yaptığı zannedenler, halktan habersiz karar verenler bir sonraki seçimde sandıktan çıkamıyorlar, kaybediyorlar.
Kırşehirliler, ANAP’lı üç milletvekili, bir belediye başkanlığını kaybettikten sonra tam tersini yapmış, üç SHP’li milletvekili ile bir belediye başkanlığını seçmişlerdi.
Sonuç Kırşehir yine Türkiye’ye örnek gösterilmişti.
Kırşehir Türkiye’de demokrasi kahramanı ilan edilmişti.  
Dün yapılanları, dün gördüklerimizi bugün de yapılanları görüyor ve tanık oluyoruz.
Hani Ahiler kentiydik, hani kardeştik, hani öyle olacaktık?
Hani eskilerden ders alacak, siyasi hırsımıza yenilmeyecektik?
Yukarıda isim vererek yazdığım gerçeklerden sonra şimdi günümüze gelelim. Kısaca birkaç satır değinelim.
Hafta sona AK Parti’li Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum Kırşehir’e geldi. Bakanlığı ile ilgili çalışmalar yaptı. Sayın Bakan’ın Kırşehir’e gelişinden Kırşehir’in hayrına olacak hizmetlerden tabi ki teşekkür borçluyuz. Ancak Bakan’ın karşılanmasından uğurlanmasına kadar Kırşehir’deki sivil toplum kuruluşlarının başı konumundaki Belediye Başkanı’nın davet edilmemesi, toplantılarda yer verilmemesi Ahiler kenti Kırşehir’de üzüntü ile karşılandı. 
Kırşehir’in menfaatine alınacak kararlarda halkın olmadığı, sadece ilgili resmi kurum temsilcilerinin olması istenen hiçbir projenin sonuçlandırmayacağını bilmek gerekiyor sanırım.
Belediye Başkanı gece saat 24.00’te Bakan’ın Valilik’teki karşılama programına davet edilmesi, diğer muhalefetteki hiçbir partinin davet edilmemesi hoş olmamıştı. Üstelik Sayın Bakan’ın Kırşehir ziyaretine, Kırşehir eski milletvekilleri da davet edilmemişti.
Oysa ne olurdu bunlar Bakan’ın programına davet edilip yer verilip onurlandırılsaydılar. Belki onların da Kırşehir ve ilçeleriyle ilgili görüş ve düşünceleri alınıp, projelerin daha verimli olması sağlanabilirdi. 
Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kırşehir’e bir Millet Bahçesi yapılmasını kararlaştırıyor, Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu bugünkü Kent Park’ın devamı olan ve Özbağ’a kadar uzanan vadiyi projelendiriyor, ama onu kimse dikkate almadığı için apar-topar üniversitenin arka tarafındaki 200 dönümlük bir alana yapılması kararlaştırılıyor. 
Oysa ki Kocabey Kavaklığı ve Aşıkpaşa Tabiat Parkı, Millet Bahçesi olarak yapılabilecek daha güzel alanlardı diye düşünüyordum.
Ayrıca Ahi Evran Külliyesi çevresindeki binaların yıkım kararı alınıyor, bunda Kırşehir Belediyesi yine yok!..
Burada AK Parti Milletvekiline, Belediye Başkanı’na çok büyük bir görev düşmektedir. Siyasi mülahazalar bir kenara bırakıp, Kırşehir için tek yumruk olunmalıydı. Gerek Belediye Başkanı Ekicioğlu, gerekse tüm sivil toplum kuruluşlarının başkanları böyle icracı bir bakanın Kırşehir ziyaretinde mutlaka olmalı ve onların da görüş ve düşünceleri alınmalıydı. 
Yukarıda uzun uzun geçmiş siyasilerin yaptıklarını özetledim. 
Ders çıkarılmalıdır Kırşehir için. Yoksa ayrıştırılarak yapılan uygulamalar Kırşehir’e ve Kırşehirlilere çok büyük zararlar verecektir.
Gelin Kırşehir’in menfaati için birlik olalım.
Yarın yüz yüze bakmayacak mısınız, bu kentte hep birlikte yaşamayacak mısınız iyi günde, kötü günde…