Son bahardı, kıştı derken bahar geldi. Şubat ayında yaşadığımız sıcak günler geride kaldı.

Son bahardı, kıştı derken bahar geldi. Şubat ayında yaşadığımız sıcak günler geride kaldı. Sıcaklıklarda rekorlar kırıldı. Şubat’ta 25 dereceyi gördük.

İlk cemre 20 Şubat Cumartesi günü havaya düştü. 27 Şubat’ta suya, 5 Mart’ta da toprağa düşecek sırayla.

Tabiat değişti, mevsimler değişti artık. Kışımız baharımız belirsiz oldu.

Sağlıklı olup da baharı yazı görenlere, yaşayanlara ne mutlu.

Bugün 1 Mart artık düşen cemrelerle birlikte bahar geldi. Kırşehir’in de dağları, bağları, ovalarına bahar geldi.

21 Mart’ta da Nevruz’u kutlayacağız.

Ne yapalım yani, başka illerin Torosları, Beydağları varsa bizim de Kervansarayımız, Baran dağlarımız, hatta Akbayırımız var.

Hüzünlenirim her bahar geldiğinde. Yine güneş gören kuytu köşelerde dağların, bağların, güneşle birlikte her yerde çıkmaya başlar, sevgilim çiğdemler, koyungözüler, papatyalar, ebe gömeciler, çıtlıklar daha başka bahar çiçek ve bitkileri.

Biz Kırşehirliler 6 Mayıs Hıdırellez’e kadar bağ ve bahçelerimizi hazırlarız, belletir, budatır bakımını yaparız. İşte o zaman resmen yaz gelir ülkeme…

Özlem duyarız toprağa, ağaca, bitkilere…

Bir ay önce çıkmıştı, kardelenler, laleler.

Yalancı veya gerçek bahar geldi artık. Bağda bahçede çalışanları görüyorum, serçelerin sesi giderek çoğalıyor. Kırlangıçlar yine bazen alttan, bazen üstten uçuyorlar, bazı insanlar gibi.

Dün baktım, bahçemdeki kayısılara, eriklere, kirazlara, vişnelere, tomurcuklanmışlar. Havalar biraz daha güneşli gitse hepsi açacak.

Ama biz bu mevsimleri baharın başlangıcı olarak biliriz, “açmasın!” deriz.  “Ağaçlarımız, erken uyanmasın” deriz.

Son yıllarda hep öyle oluyor. Yalancı bahar her Şubat, Mart aylarında ağaçlarımızı erken açtırıyor, Nisan ayında soğuk ve hatta kar yağabiliyor. Uyanmış bütün ağaçları soğuk ve ayaz vuruyor, donduruyor. Böyle olunca da meyveye hasret kalıyoruz. Kırşehir ve bütün bölge, bütün Anadolu böyle.

Artık bahar geldi dedik ya…

Baharla birlikte hacı leylekler de gelmeye başlayacak. Bahar demekle de doğada üreme dönemleri başlayacak.

Baharlar serin ve yağışlı geçer Anadolu’da.

Baharı ve kır çiçeklerini herkes sever, hepimiz severiz. Ama bir şeyi belirtmeliyim ki bazı Kırşehirliler de bilir kır çiçeklerine, gülün her çeşidine, düşkün, adeta aşık değerli büyüğümüz, ağabeyimiz, kendisiyle çok beraberliğimiz ve seyahatlerimiz olan eski Belediye Başkanımız rahmetli Hakkı Göçen adeta bayılırdı. Gittiğimiz yerlerde nerde bir botanik bahçesi görsek saatlerce inceler, onlarla adeta konuşur, severdi.

Ya bir de hukukçu-yazar-şair Celâl Tekiner ağabeyimiz vardı ki Kırşehir ve doğa sevgisi ile dop doluydu. O doğaya âşık, kır çiçeklerinin düşkünü, doğada topladığı, hepsine ayrı ayrı isimler verdiği kır çiçeklerini otel odasında bir hafta bakar, seyrederdi.

Baharın; tazeleyen, yeşerten, umut veren renklerine kavuşmamıza sayılı günler kaldı.

Kırşehir yine, pek çok özelliklerini kaybetmesine rağmen, kıyıda köşede çiçeklerimiz açacak, onu sevenlere ne mutlu.

Kırşehirliler olarak gelecek nesillere doğru dürüst yeşillikler, bağlar bahçeler bırakmadık. Hoyratça yok ettik. Şehir içinde kıvrıla kıvrıla akıp giden Kılıçözü’nün etrafındaki kavaklıkları, böğürtlenleri, söğütleri yok ettiler. Yerlerine cafeler açtılar.

Çocukluğumuzda, bundan 55 yıl önce baharın gelmesiyle salkım söğütler yemiş verir, kestiğimiz söğüt dallarından kaval eder, düdük yapardık.

Şimdi bütün bu güzellikler yok oldu, anılarda kaldı.

Az mı bağ, bahçe yolduk arkadaşlarımızla?

Nerde o çocukluk arkadaşlarımız?

Hepimiz mahallenin başangı çocuklarıydık.

Günümüzün yeni yetmeleri benim bu yazıma belki güleceklerdir. Onlar da bir gün benim gibi düşünürler inşallah.  Bu yeni yetmeler şimdi cafelerde cep telefonlarına, bilgisayarlarına, internetlerine mahkûm olmuşlar sabahlara kadar başında bekliyorlar, bütün bu güzelliklerden uzak yaşıyorlar.

Gidin bakın Kervansaray’ın kuytu köşelerinde Şalgösteren’in sularının aktığı çayırlıklarda uç veren, çıkan dünya harikası çiğdemleri, papatyaları, dümdüm, kekik kokan ovaları, geniş arazileri görün isterim. Doyamayacaksınız, doğanın bizlere bahşettiği güzelliklere.

Merhaba Mart ayı, merhaba bahar şükür kavuşturana.

Yakında oturduğum evimde pılıyı pırtıyı yükleyip bağa göçeceğim, göçme zamanı geliyor artık. Ben de öyle yapacağım. Bağımda bahçemde doğayla baş başa yaşayacağım, yaşayamadığım günleri yeniden yaşamak istiyorum.

Eski Kırşehirliler Hıdrellezlerde bağ evine göçer, Cumhuriyet Bayramı’nda da bağdan şehir evine göçerlerdi. Bu kültürü bugünkü nesiller bilirler mi?

İşte sevgili okurlarım Mart ayının gelmesiyle artık tabiat uyanacak ve Kırşehir inşallah bütün güzellikleriyle ortaya çıkacak.

Ben böyle düşlüyor, böyle hayal ediyorum.

Önümüzdeki aylar yıllar, mevsimler ülkemize dirlik ve düzen, Kırşehir’imize de hayırlar ve güzellikler getirsin.