Anneler, Babalar bu yazımı dikkatle okuyun...

Göz bebeğimiz gençlerimiz bir bir elimizden kayıp gidiyor. Her gün haberlerde ayrı bir üzücü haberle yüreğimiz kanıyor. Alkol, sigara, uyuşturucu, kumar ve son olarak da medya bağımlılığı gençlerimizi bir sel gibi önüne katmış sürüklüyor. Bu konuda devlete ve bize düşen görevler nelerdir?

Bilindiği gibi Devletin en nemli görevlerinden biri de vatandaşının ruh ve beden sağlığını korumaktır. Bunu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58. Maddesinde “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” ibaresinde görüyoruz. Ayrıca sporun geliştirilmesi ile ilgili 59. Maddede “Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur.” derken vatandaşının beden sağlığı kadar ruh sağlığının da önemine değinmektedir.

Bu duruma göre geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi her türlü tehlikeden ve zararlı alışkanlıklardan korumak devletin görevidir. Zaten devletimiz çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla bu görevi yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak bu tam anlamıyla yeterli değildir. Anne ve babaların evlerinde, öğretmenlerimizin eğitim kurumlarında üstlerine düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir.

Bunun mümkün olması da ancak yeterince dikkatli ve uyanık olmalarına, gerekli eğitim ve bilince sahip olmalarına bağlıdır. Öğretmenler okul ortamında öğretimin yanı sıra eğitime de önem vermelidir. Öğrencilerin örnek aldığı rol-model olmak durumundadırlar. “Çocuklar sigara zararlıdır” dedikten sonra teneffüste bir sigara yakan öğretmen ne derce ikna edici olabilir? aynı durum anne babalar için de söz konusudur.

Anne ve babalar çocuklarının durumunu yakından gözlemeli, onlardaki en ufak değişikliği gözden kaçırmamalıdırlar. En fazla bağımlılık parçalanmış ailelerin çocuklarında, anne veya babadan birinin kaybında, aile içinde bağımlı bireylerin bulunması durumlarında görülmektedir. Ayrıca buna baskıcı veya tam tersi ilgisiz bir aile ortamı da neden olabilmektedir. Aile içinde çocuğa olumlu yönde örnek olacak kişinin bulunmaması da başka bir etkendir.

Çocuğunun herhangi bir bağımlılığa kapılmasını önlemek için aile ne yapmalıdır?

  • Aile iyi bir dinleyici olmalıdır. Çocuğunu dinlemeli ve onu anlattığı şeyleri önemsemelidir.
  • Ona öğüt veya emirler vermek, yasaklamalar koymak yerine bu konudaki fikirlerinizi açıkça belirtmelidir.
  • Açık olmalı, kendi fikirleriniz yanında çocuğun da fikirlerini söylemesine fırsat vermek gerekir.
  • Yargılamayın. Etiketlemeyin. Unutmayınız ki çocuk bu sefer bu etiketler doğrultusunda hareket etmeye başlar.
  • Tehdit etmeyin. Bu işe yaramayacağı gibi aile içinde ilişkilerin gerginleşmesine neden olur.
  • Aşırı sorgulayarak bunaltmayın. Ama çocuğunuzu takip edip, nerde kimlerle beraber olduğundan haberdar olun.
  • Çocuğunuzun kimlerle arkadaş olduğunu tespit edin, onların ailelerini de tanıyın, onlarla irtibat halinde bulunun.
  • “Hayır” demesini öğretin. Böylece sağlıksız teklifleri reddedebilir.
  • Her çocuğun sınırlarını bilmeye ihtiyacı vardır. Ona yaşına uygun sınırlar koyun. Bu sınırlar açık ve anlaşılır olmalıdır. Ancak bu sınırlar çocuğun kapasitesini aşmamalıdır. Sınırlarınız geniş olsun ama bunları tutarlı ve geniş tutun. Sınırların hangi durumlarda esneyebileceğini hatırlatın.
  • Kurallar koyduğunuzda, bu kurallar çocuğunuza ne yapmamasını söylediği kadar, ne yapması gerektiğini de söylemeli.
  • Çocuğunuzun sadece olumsuz davranışlarına odaklanmayın. Yaptığı her olumlu hareketi fark edin ve bunu bildirin. Bu çocuğu motive edecektir. İyi davranışları takdir edin ve ödüllendirin. Bunun maddi bir ödül olması da gerekmez. Bir “aferin” bile yeter.
  • Unutmayınız ceza bir çözüm değil, çözümü imkânsızlaştıracak yolun başlangıcıdır.

Haydi kolay gelsin!...

(Haftaya başka bağımlılık çeşitleri ve mücadelesine değineceğiz.)