Sayın okuyucularım, önceki yazımda yolsuzluk nedir tarif etmiş, hangi suçların yolsuzluk suçları olduklarını belirtmiş, bu suçlardan ihaleye fesat karıştırma suçunu unsurları ile açıklamıştım. Bu gün ki yazımda; yolsuzluk suçları cümlesinden olan, rüşvet suçunu, zimmet suçunu ve irtikap suçunu unsurları ile birlikte açıklayacağım.

Yolsuzluk suçlarından en önemlilerinden birisi de rüşvet almak ve rüşvet vermektir. Rüşvet suçu; ”bir kamu görevlisinin görevinin ifası ile ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir kişiye menfaat sağlaması ile oluşur. Bu suçun işlenmesinin kabul edilebilmesi için, rüşvet alan ile rüşvet verenin serbest iradeleri ile, rüşvet alma ve rüşvet verme konusunda anlaşmalar gerekir. Bu anlaşma gerçekleştiği taktirde, kamu görevlisine menfaat sağlanmasa dahi suç oluşur. Rüşvet alma ve verme suçu, Türk ceza kanunun 252. Maddesinde düzenlenmiştir. Rüşvet almanın cezası 4 yıldan 12 yıla kadar hapistir. Rüşvet veren de aynı cezayı alır. Milletin parasını çarçur eden, eşine dostuna peşkeş çeken, yandaşlarını belediyelere ve kamu kuruluşlarına yerleştiren, imar düzenlemelerin de, rüşvet karşılığında haksız imar planları yapmak suretiyle kimi vatandaşların zarara uğramasına sebebiyet veren, rüşvet karşılığında ihaleler veren, edimin ifasına fesat karıştıran, irtikap suçunu işleyen kim olursa olsun hesabını vermelidir. Milletin verdiği vergiler, milletin refahı için harcanmalıdır. İslam dini de, rüşvet vermeyi ve almayı yasaklamıştır. Bakara suresinin 188. Ayetinde Cenabı Hak; “Birbirinizin malını haksız yollarla yemeyin. Başkalarına ait bazı malları, günah olduğunu bile bile haksız yolla yemek için mevki ve makam sahiplerine rüşvet vermeyin.” Peygamberimiz ise; “rüşvet alanda verende melundur.” Buyurmuştur.

Yolsuzluk suçlarının dördüncüsü zimmettir. Zimmet suçu; Türk Ceza Kanunu'nun 247. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede: "Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mali kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarı oranında kadar indirilebilir." Denilmiştir. Kamu görevlisi, bu görevi dolayısıyla zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetim ile yükümlü olduğu mallar üzerinde ancak görevinin gerektirdiği şekilde tasarrufta bulunabilir. Kamu görevlisinin bu mallar üzerinde, görevinin gerekleri ile bağdaşmayan bir surette tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi zimmet suçuna sebebiyet verir. Ülkemizde memurlardan bazıları birdenbire köşeyi dönmek istediklerinden, kendilerine görevleri nedeniyle teslim edilen paraları, malları zimmetlerine geçirmektedirler. Devletin malını, parasını meşru olmayan yollarla zimmete geçirmek İslam'a göre haramdır. Kamu malları milletin malıdır. Zimmete para geçiren tüyü bitmedik yetimin hakkını boğazına geçirmektedir. Peygamberimiz; "Devletin malından bir hırka bile aşıran savaşta ölse bile şehit olmaz." buyurmuştur. Bundan daha ağır bir itham olabilirmi?. Milletin hakkını yiyen Allah c.c. tarafından hiçbir biçimde affedilmez.

Yolsuzluk suçlarından beşincisi ve en önemlilerinden biriside irtikap suçudur. Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden (zorda bırakan) kamu görevlisi bu fıkra uyarınca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Zimmet suçu Türk Ceza Kanunun 250. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddedenin 1.fıkrasında; “Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan

on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.” Denilmiştir. Aynı yasanın, aynı maddesinin 2. Fıkrasında; “Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Görevin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle icbar ederek mağdurun kendisine veya başkasına yarar sağlamasını veya bu yolda vaatte bulunmasını temin etmek fiilleri bu suçun hareket öğesini oluşturmaktadır.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanını ve görevlilerini “rüşvet alıp, vermek, ihaleye fesat karıştırmak, edimin ifasına fesat karıştırmak, zimmete para ve mal geçirmek, irtikapta bulunmak” suçları ile itham ederek haklarında soruşturma başlatmış ve bu soruşturma halen devam etmektedir. Belediye başkanı ve yetkilileri tutuklanmışlardır. Tutuklamanın yapılabilmesi için CMK 100. Maddesinde ki şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu maddede: “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.” Denilmiştir. Dosyada kuvvetli suç şüphesi var ve şüpheyi doğrulayacak deliller var ki, başkan ve belediye görevlileri tutuklanmışlardır. Eğer bu kişilere isnat olunan eylemler, ispat edilemez ise, beraat edeceklerdir. Haksız tutuklamadan mütevellit Devlet bu kişilere maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Okuyucularıma sağlıklı günler diliyorum.