Fadime dediğim, kız benim öğrencimdi. Sınıfta altmıştan fazla öğrencim var. Fadime göbekten aşağısı çalışmayan bir kızdı. Dört tekerlekli, elle sürülen bir sakat arabası var. Annesi okula getirir. Öğleyin çocuğu tuvalete götürmek için gelir. Okul kapanışında da götürür. Zaten o yıllarda sakat çocuklar için okul yoktu.

Fadime’nin babası eski tanımıyla AMELE idi. Günlük iş bulursa çalışır. Annesi de ev hanımıdır. Babayiğit bir bayan. Annesi de evleri badana yapmak, evlerde çamaşır yıkamak, ekmek yapmak, evlerde temizlik yapmak gibi işler bulduğunda çalışmaya gider. Ancak çocuğu okula getirmek, çocuğun tuvaletini yaptırmak, eve götürmek işlerini hiç aksatmaz.

Çocuğun belden aşağısı tutmadığı, ayaklarını kullanamadığı için aklıma geldi. O yıllarda bit- pire- sirken gibi ailelerde sıkıntılar yaşanır. Fadime’de böyle bir durum varsa, çocuklardan da bitlenen, sirkelenen, pirelenen çocuklar olabilir. Bu durumda suçlu ben sayılırım. Hocam niye bakmadın? Derler diye endişendim. Dedim ki kendi kendime. Fadime’nin saçlarına bakayım. Olumsuz bir durum varsa, tedbir alayım dedim. Elimde kalemle kızın yanına vardım. Saçlarının arasını karıştırdım. Saçlarının temiz olduğunu gördüm. Rahatladım. O gün geçti. Sabah okula geldim. Sınıfta ders yapıyoruz. Saat on bire doğru kapı tekmeyle açılıyor gibi, bir bayan, kapıyı çat diye açtı. Baktım Fadime’nin annesi. Belli. Kadın benimle kavga etmeye gelmiş. Önce bir şey demedim. Öfkeyle konuşmaya başladı. Sen benim kızımın başına bakmışsın. Ne hakla baktın? Diye söyledi.

Sana çok teşekkür ederim. Evet. Saçlarına baktım. Çok temiz gördüm. Sana teşekkür ederim. Temiz annelerin çocukları da temiz olur dedim. Kadın böyle söyleyince, birden sakinledi. Hocam ben Fadime’yi şöyle yaparım. Böyle yaparım. Onu tertemiz yaparım. Okula öyle getiririm dedi. Onun bana, benim de ona söyleyeceğim söz kalmadı. Kızın annesi bana teşekkür ederek evine gitti.

Benim sınıf pencereden okulun havlusunun kapısı görünür. Özellikle sabah Fadime’nin okula getirilişini de görürüm. Annesi kapıda havluya gireceği zaman, üç öğrenciyi gönderirim. Onlar koşarak Fadime’yi karşılarlar. Çocuğu bisikletiyle sürerler. Okulun salonundan ikinci kat merdivenlerine kadar getirirler. Merdiven önüne geldiklerini anlayınca, ben de sınıftan gelirim. Ben bisikletin kollarından, Öğrencilerde önünden tutarak askıya kaldırırız. Düşmeden -düşürmeden merdivenlerden çıkarırız. Sınıfa geliriz. Bu arada Fadime’yi diğer öğrencilerin yazı tahtasını görmelerini engellemeyecek bir yere kızı yerleştiririm. Akşama kadar derslerimiz yaparız. Sonra çocuklarla Fadime’nin bisikletini dış kapıya kadar süreriz. Annesinin gelmesini bekleriz. Teslim edince de herkes evine gider.

Okul günlerinde ben öğrencilerin beden eğitimi, resim ve müzik derslerini yaptırmayı hiç ihmal etmezdim. Özellikle beden eğitimi dersimizi, okulun önünde bir top sahası kadar boş bir alan vardı. Öğrencilerimi buraya çıkarırım. Fadime’yi de sınıfta bırakmaz, öğrencilerin yardımıyla, onu da oyun yerine taşırız. Ben öğrencilerle çalışırken, Fadime’nin yanında iki öğrenci bırakırım. Onu usandırmazlar. Hayallerinin süslenmesine destek olurlar.

Her yıl yılın annesini seçme diye bir çalışma yapılır. Yılın annesi seçilir. Törenler yapılır. Kendim düşünüyorum. Yılın annesi programına, Fadime’nin annesi seçilmesi, çok doğru bir karar olur. Seçici kurula dilekçe ile konuyu anlatan ve Fadime’nin annesinin çektiği sıkıntıları bileni, göreni öğretmen olarak anlattım. Benim dileğim dikkate alan olmadı. Yılın annesi yine başkalarını seçtiler. Aslında üzüldüm desem doğru. Ama benim yapabileceğim başka bir şey yoktu.

Neyse Fadime’yi mezun ettim. Altı yedi sene sonra Fadime’nin annesiyle yolda karşılaştık. Kızı sordum. Sağlığını sıhhatini sordum. Sevinerek konuşuyor. Mezun olduktan sonra Ankara gitmişler. Fadime’yi okutmuşlar. Oradan öğretmen olarak mezun olmuş.

Sakatlar okulunda öğretmenlik yapıyormuş. Bilseniz ne kadar çok sevindim. Üç dört sene sonra, bir daha kızın annesiyle karşılaştık. Fadime’yi heyecanla sordum. Üzülerek söylüyorum. Fadime bir trafik kazası geçirmiş. Ölmüş. Allah rahmet etsin diyorum.

Sözün burasında şunu anlatayım. Benim Fadime’ye yaptıklarım, öğretmen arkadaşlar tarafından ilgiyle izlenmiş olmalı ki, Fadime’nin mezun olduğu yılda, yeni öğrenci kayıtları yapılıyor. Bir arabalı öğrenci de kayıt olmak için geliyor. Normal zamanlarda bu sakat öğrenciyi, hiç kabul ettiremeyeceğimiz bir öğretmenimiz var. Bu özelliğini biliriz. Hemen okulun avlusuna koşmuş. Arabalı sakat çocuğu, kendi sınıfına kayıt edilmesi istemiş. Öğrenciyi kendi sınıfına almış. Öğretmeni biliyorum. Adını yazmadım.