“Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar”

C. S. TARANCI

Bir yaşlı vatandaş, gece saat 11:00'de bir bardak su içtikten sonra akciğerlerinde boğulma nedeniyle hastaneye kaldırıldı.

Ancak, ne yazık ki hayatını kaybetti! Aniden ölmesi, özellikle yaşlı insanların iki noktaya dikkat etmeleri gerektiği söylenir: Biri düşmeyi önlemek, diğeri ise boğulmayı önlemek…

Günümüzde 65-70 yaşından sonraki dönemde kişi, çok dikkatli olmaya başlamalıdır: Su içerken; her şeyi durdurmalı ve dikkatli, yavaş bir şekilde suyunu içmeye odaklanmalıdır. Yaşlılar, boğulmaya eğilimlidir. Çünkü boğaz ve yutma kasları dejenerasyona uğramıştır, kas gücünden yoksundur.

Aşağıdaki bilgiler, tıp alanında şimdilerde de aktif olan bir doktor tarafından aktarılmıştır. Özellikle siz ya da yakınlarınız ya da arkadaşlarınız yaşlandıysa, yararlanmaya değer… Yaşlılar arasında yaygın bir sorun olan içme suyu, süt, çorba, vb. nedeniyle boğulma sonucu oluşan zatürre…

Muhsin-3

Evde yaşlılar varsa, lütfen bunlara dikkat etsinler:

1) Mümkünse su içerken pipet kullanın ve yutkunurken başınızı aşağıda tutun.

2) Berrak çorba yerine koyu çorba için.

Berrak çorba çabuk akar ve nefes alma düzgün olmadığında boğulmak kolaydır.

3) Ağzınızda hala katı yiyecek varken veya çiğnerken sıvı içmeyin.

Su ağızda çok uzun süre kalırsa soluk borusuna akacak ve dikkatli olmazsanız boğulmaya neden olacaktır.

4) Ağzınızda yiyecek ya da su varken konuşmayın, başınızı çevirmeyin.

5) Yaşlı insanlar, genç insanlarla aynı fiziksel güce ve dayanıklılığa sahip değildir.

Sıvı veya yiyecek soluk borusuna girerse ve öksürülürse; yüz kızarır ve kan basıncı yükselir.  Kimi zaman boğulma ölümcül olabilir!

Muhsin2-1

Yaşlıların elinden tutmak, insancıl bir davranıştır. Zamanla herkes yaşlanacaktır. Onlara saygı esas olmalıdır. Yaşlılara saygı gösterilmezse, gelen kuşak da size saygı göstermez.

Bir genç, bir ihtiyara yaşlı olmasından dolayı ikramda bulunursa; yaşlandığı zaman, kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi, kendisine hazırlar.”

- Hz. Muhammed 

                      Yaşlılıktan söz edip ilgili şiirleri okumamak olur mu?

     Yaşlılık

Telaş içindeydi kısıtlı vakti,

Yüreği koş diyor, ayakları dur!

Onu geciktiren zayıf takati,

Zamanın bedene bir oyunudur.

Merdiven çıkarken nefes nefese,

Seyahat yasaktır doluyken kese,

Tansiyon ve şeker fırlar çok yerse,

Devran, her şeyi denk getirmeyen odur.

Durmak, düşmek, üşütmek sakıncalı,

Tanımadığına kapı açılmamalı,

Telefon yanı başında olmalı,

Hakim duygu ihtiyatlı korkudur.

İlgi, bilgi, merak, heyecan bitmiş,

Yeni gün ve gündem tekdüzeleşmiş,

Yarın yok, yaşanan sürekli geçmiş,

Yaşlılık denilen herhalde budur.

  Reşit ÇAĞIN

                 Yaşlılık

Yaşlılık dediğin aniden gelir,
Gelir de insanı bırakır darda.
Kendiyle beraber neler getirir,
Sokar her yanını onulmaz derde.

Laflar toparlanmaz olur ağzında,
Cümleler de anlaşılmaz sözünde,
Fer bile bırakmaz tutan dizinde,
Büker belini de, kalırsın orda.

Kulakların duymaz, yanlış anlarsın,
Üstüne gülene; kızar, ünlersin,
Bazen olur gizli-gizli inlersin,
Eşkare etmezsin, tutarsın sırda.

Seni artık pek galeye almazlar,
İstediğin her yere de salmazlar,
Sen “gel” desen bile, kolay gelmezler,
Çoktan razı olun böylece yurda.

Sokakta, çarşıda dalga geçerler,
Yaptığın her şeyi ölçer, biçerler,
Sana seçtirmezler, onlar seçerler,
Aldığın canına değmez pazarda.

İş yapmak istersin Nuh’suz, Ahmet’siz,
“Kolay oldu” dersin zarsız-zahmetsiz,
Çıkan eser senin olur töhmetsiz,
Az sonra kırılır, bölünür dörde.

Elindeki şeyi bir düşür hele!
Uğraşıp durursun, gelmez ki ele,
Üstünü başını yusalar bile,
Kendin yıkanamaz, kalırsın kirde.

Gençlik hayalleri kurar, çağlarsın,
Elin titrer, çay dökülür dağlarsın,
Bazen olur gizli-gizli ağlarsın,
Kalkamaz kalırsın olduğun yerde.

Zaman, fark etmeden böylece gider,
İnşallah sevabın kefaret eder,
Beden Azrail’e ruhunu öder,
Tüm ışıklar söner, kapanır perde…

KORKUT, ne sonsun bu yolda, ne ilksin,
İstersin ki; dünya seninle çöksün,
Bir de baksalar ki; o gün sen yoksun,
Beki birkaç dostun sorar; “o nerde? ”

                Hasan KORKUT

                       

                              *