Yazımın başlığını Lozan antlaşması zafer mi, hezimet mi  diye yazabilirdim. Ancak milletce çok tepki gören bu  zafer ve hezimet sözcüklerini bilerek yazmadım. Çünkü, vatandaşlarımızın  büyük çoğunluğu Lozan antlaşmasının  bir hafta veya bir ay gibi  kısa bir  zamanda  imzalandığı sanılıyor. Ayrıca bu antlaşmayı sadece İsmet İnönü’nün tek başına ve kimseye danışmadan  imzaladığı propagandası yapılıyor.  5 yıl önce vefat eden feslinin Lozan antlaşması konusunda  hezimet ve keşke ‘Yunan kazansaydı’ söylemine inanan da, buna  çok kızan da var. Maalesef  bu feslinin söylemine devleti yönetenler de ‘ Birileri bize  Lozan’ı zafer diye yutturdular, Lozan’da masaya oturanlar, o anlaşmanın  haklarını vermediler, Lozan’da toprak kaybı olduğunu, 12 adanın alınmadığı gibi söylemlerle de fesli’nin çıkışına,  zaman zaman destek verdiler. Lise ve Üniversite eğitim- öğretim gören Türk gençliğine Lozan Antlaşması konusunda yeterli bilgi verilmiyor. Ben şahsen Lozan Konferansı hakkındaki bilgileri yıllar sonra  kendi araştırmalarımla  öğrendim. Bugünkü  yazımda Hukukçu, Siyaset Bilimçisi ve Diplomat  Alev Çoşkun’un ‘Diplomat İnönü Lozan’ adlı 500 sayfalık kitabından Lozan’ın safhalarından  kısa alıntılar yapayak siz okuyucularımın bilgisine sunacağım.

  İsmet İnönü’nün  Lozan heyetine seçilmesi süreci şöyle başlıyor. 22 Ekim 1922 Çarşamba günü: Yusuf Kemal Bey, Dışişleri Bakanlığı’ndan sağlık sebepleri nedeniyle istifa ediyor. 25 Ekim 1922’de yapılan seçimde İsmet İnönü 155 oyla Dışişleri Bakanı seçildi. Oylamaya 174 milletvekili katılmıştı, 20 milletvekili çekimser  oy veriyor. 27 Ekim 1922’de  TBMM hükümeti ve İstanbul  hükümeti ayrı ayrı Lozan Konferansı’na davet ediliyor. Ancak 1 Kasım 1922’de Lozan Barış Konferansı başlamadan önce Meclisteki büyük tartışmalardan sonra Osmanlı Devleti’nin Padişahlık kurumuna son verildi. 600 yıllık saltanat son bulmuştu. Milli Mücadele’ye sürekli zorluk çıkaran Padişah Vahdettin de bu  karardan 16 gün sonra  16/17 Kasım gecesi İngilizlere sığınarak, İstanbul’u terk etti.

  İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı seçildikten birkaç gün sonra  Mecli’te kürsüye çıktı ve “ Cephede bana verilen görev dolayısıyla uzun süre Meclis’ten ayrıldıktan sonra, bugün tekrar huzurunuzda bulunmakla iftihar duyuyorum diye başlayan konuşmasında, ordunun durumunu ve başarısını anlattı ve TBMM orduları temelde barış aracı olduklarını ispat etmiştir” dedi

  Saltanat konusu 1 Kasım 1922’de çözüme kavuşunca, Ankara Tümüyle Lozan Konferansı’na odaklandı.

  2 Kasım 1922’de gizli oturum ve 3 Kasım 19222de Mecli’in açık oturumunda  Dışişleri Bakanı İsmet Paşa Barış Konferansı için düşündüğü çalışma sistemini anlattı.

  Bu oturumda, Barış Konferansına katılacak  delegeler, danışmanlar ve onlara verilecek ödenek  konusunda hükümetin verdiği yazı okundu. Konferansa katılacak delegelerin hükümet tarafından seçilmesi kabul edildi.

  Başdelege: Dışişleri Bakanı İsmet İnönü. Delegeler,  Dr. Rıza Nur (Sinop Milletvekili), Hasan Saka (Trabzon Milletvekili)

  Ayrıca Meclis’ten  Veli Saltık (Burdur), Zülfü Tıgrel (Diyarbakır), Zekai Apaydın (Adana), Celal Bayar (Saruhan) ve bunlara ilave olarak hukukçular, Maliyeciler ve Teknik  ve bürokratlar  ile tercümanlardan oluşan 40  kişilik kurul oluşturuldu. D. edecek