Adnan Menderes’in Kırşehir’e geleceğini duyan Osman Bölükbaşı’da, ‘’Misafirperverliğimize gölge düşürmeyelim ‘’ düşüncesiyle Kırşehir’de bulunmaya karar verdi.

Kırşehir’de sayıları az olmasına rağmen, çok fanatik Demokrat Partililer vardı. Ayrıca para ve menfaat karşılığı tutulmuş adamlar, Kırşehir’e getirilmiş; kalabalığın içinde ‘’Üç buçuk adamlar’’ diyerek büyük tahrikler yapıyorlardı.

Menderes Kırşehir’e gelmiş, davul- zurna ile karşılanmıştı. Tam o esnada Bölükbaşı da şimdiki Ahi Stadyumu’nun bulunduğu ‘’Millet Bahçesi’’ denilen yerdeki miting alanına girdi. Çok enteresandır, kalabalığın büyük bir kısmı, Menderes’in çevresini boşaltarak, Osman Bölükbaşı’ya doğru yürümeye başladı. Menderes’in yanında davul- zurna çalan ustalar da Bölükbaşı’ya doğru teveccüh eden kalabalığın önüne düştüler. Koyu bir Demokrat Partili olan Haydar’ın Osman, Menderes’in topluluğunu terk eden ustalara ‘’ Ulan P….ler paranızı pulunuzu biz veriyoruz . Niye oraya gidiyorsunuz?’’ diye avazının çıktığı kadar bağırıyordu. Bizim ustalar da ‘’Para vermezseniz vermeyin. Biz Bölükbaşı’ya gidip ona davul çalacağız’’ dediler.

“MENDERES, BÖLÜKBAŞI’YA ‘’KOMÜNİST’’ DEYİNCE ORTALIK DAHA DA KARIŞTI…”

https://www.adnanyilmaz.com.tr/wp-content/uploads/2019/11/G.jpg  

Samimiyetle söylüyorum ki Bölükbaşı miting alanının arka tarafındaydı ve herkesi sükunete davet edecek kadar tarafsız ve saygılıydı.

Hani ‘’bir deli kuyuya taş atarmış, bin akıllı çıkaramazmış’’ derler ya… ‘’Menderes Kırşehir’e geldiğinde Millet Partililer arabasına teneke bağladılar’’ şeklinde yanlış ve mesnetsiz laflar çıkarıldı. Bugün hayatta olan ve o günleri yaşayan hemşerilerimiz de bilirler ki böyle bir hadise cereyan etmemiştir.

Adnan Menderes miting alanında çok kızgın konuşuyordu. Daha da ileriye giderek, Kırşehir’in neredeyse yüzde 80 desteğini almış Millet Partililere ve Bölükbaşı’ya dönerek ‘’Üç buçuk adamlar topluluğu’’ deyiverdi. Ortalıkta buz gibi bir hava esti. Bir Başbakan, nasıl olur da böyle bir sözü söylerdi?

O anda bütün gözler Bölükbaşı’ya çevrildi. Bölükbaşı bütün metanetiyle, ‘’Durun sevgili hemşerilerim, sakin olun. Konuşmaları ben de dinliyorum’’ diye seslendi Fakat Menderes bununla da kalmadı. Bölükbaşı’yı komünistlikle itham etti.

MENDERES; KARİKATÜRİSTLER SENİ KADINA BENZETİYORDU, ÇOK HAKLIYMIŞLAR…’’

Burada belirtmekte çok yarar görüyorum. Nedendir bilemiyorum, Bölükbaşı CHP’nin fikriyatına karşı çok katıydı. CHP’ye olduğu gibi, Komünizme karşı da korkunç bir reaksiyonu vardı.

Menderes, kalabalığı sanki bilerek daha da tahrik ediyordu. Tepkiler büyüdü. Birçok Kırşehirli ‘’ Kimmiş bu Üç buçuk adamlar görsünler bakalım’’ diyerek alanı terk edip, Bölükbaşı’yı omuzlarına aldıkları gibi Kapıcı Camii’nin yanına getirdiler. Buradaki bir kahvehanede yüksek bir yere çıkıp, mikrofonu eline alan Bölükbaşı, Menderes’e şöyle hitap etti.

‘’Menderes, Menderes! Bu adamlığa yakışır mı? Böyle geldin böyle gidersin. Zaten bütün karikatüristler, seni kadın kıyafetinde çiziyor. Sen şimdi burada, karikatüristlerin çizdiği kadın tiplerine uyan sözler sarf ettin. Onları teyit eden konuşmalar yaptın. Bana, kendi memleketimde hakaret ettin. Ben, memleketime başvekil gelmiş diye, size ev sahipliği yapmaya gelmiştim. Ne olurdu ‘’Bölükbaşı da lütfettiler mitingimize geldiler. Buyursunlar, onlara da yer var’’ deseydiniz de, böyle küçülmez, karikatüristleri haklı çıkarmazdınız.’’

‘’VATAN CEPHESİ’’NİN MALZEMESİ, TÜMÜYLE İFTİRAYA DAYANIYORDU. GAYRİ SİYASİ, GAYRİ İNSANİYDİ."

Menderes’in başında bulunduğu Demokrat Parti, her gün kan kaybediyordu. Menderes’in ruh hali çok kötüye gidiyordu. Memleketin her köşesinde hadiseler giderek artıyordu.

Bölükbaşı ‘’Bayar’ın arkasından gitme’’ diye Menderes’i Çok Uyarmıştı…

Bir de Demokrat Parti İktidarının o meşhur ‘’Vatan Cephesi ‘’ saçmalığını hiç unutamam. Korkunç bir şeydi. Dünyanın hiçbir yerinde, en ilkel devletlerde bile böyle bir siyasi tefrik yapılmamıştı.

Kırşehir’in falan köyündeki kediyi, filan kasabasındaki atı, eşeği, Vatan Cephesi’ne katıldı’’ diye radyolarda duyuruyorlardı. Devlet radyosunda her gün, ‘’Vatan Cephesi’’ne iltihak edenleri yayınlıyordu . Amaç, kan kaybeden Demokrat Parti’yi bu tür çığırtkanlıklarla güçlü göstermekti.

‘’VATAN CEPHESİ’’NİN MALZEMESİ, TÜMÜYLE İFTİRAYA DAYANIYORDU. GAYRİ SİYASİ, GAYRİ İNSANİYDİ.”

Adnan Menderes, gerçekten büyük insandır fakat Celal Bayar’ın hakimiyetinden ve baskısından kendisini bir türlü kurtaramadı. ‘’Ben öldükten sonra, isterse tufan kopsun’’ diyen Celal Bayar’ın peşinden gitmemesi için Menderes’i sık sık uyaran Bölükbaşı, sıkıntıların hep Bayar’dan kaynaklandığını düşünüyordu.

Millet Partisi, kadrolarıyla Türkiye çapında bir ekoldü. Kırşehir’deki Millet Partililer, çok itibarlı kişilerdi. Öyle ki; Kırşehir’e dışarıdan gelen Hakim ve Savcılar dahi onlardan etkilenirdi.

“DEMOKRAT PARTİ İKTİDARI, KORKUNÇ DERECEDE PARTİZANDI.”

Millet Partisi’nin Kırşehir’de güçlenmesinde, Demokrat Parti İktidarının gayri ahlaki tutumu büyük faktör olmuştur. Demokrat Parti iktidarı, korkunç derecede partizanlık yapıyordu. Kendi mesleğimle ilgili olduğu için biliyorum. Kooperatif Birlik Kongreleri yapardık, bu Kongrelerimiz bile, hükümet komiserleri marifetiyle yukarıdan iptal ettirilirdi. Bir keresinde kızıp Ankara’ya gittik. Kongremizi neden iptal ettiniz? dedik, onlar da ’Bizim adamlarınız listenizde yok, onun için’ cevabını verdiler.

Kırşehir’in sorunlarıyla ilgili olarak Demokrat Parti İktidarı döneminde de Ankara’ya giderdik. Karşılaştığımız bakan yada genel müdürler bizim Kırşehirli olduğumuzu öğrenince, ‘’Seçtiğiniz mebusa gidin’’ derlerdi. Oysa onlar bizleri ‘’Ne ettiniz de geldiniz ‘’ diye karşılasalar, belki de bu denli sert muhalefet yapma gereğini duymayacaktık. Politikacılar, bunu bilmezler, hala da bilmiyorlar.

Bölükbaşı, hiçbir zaman Kırşehir’in milletvekili olmadı. Olmak da istemedi. Ama Türkiye’de demokrasi bilincinin aşılanıp, yerleşmesinde büyük bir rol oynadı. O sadece Kırşehir’in değil, bütün Türkiye’nin sorunlarına yaklaşmak isterdi.

"BAKTIROĞLU EYÜP, 27 MAYIS SABAHI ‘’HÜKÜMET YIKILDI’’ DİYE BAĞIRINCA, ÇARŞI HALKI HÜKÜMET BİNASI YIKILDI SANMIŞTI…"

Bölükbaşı, mütemadiyen seçmenlere bir ‘’oy’’un önemini anlatırdı. ‘’Bir oy hükümet kurdurur, hükümet düşürür’’ derdi. Bizler ilk zamanlar ‘’Nasıl olur da bir oy hükümet kurar, hükümet düşürür diye merak ederdik. ‘’Bir oyunuzla kurulan hükümet, devletin kaderini tayin eder.Onun için oyunuz, izzetiniz, iffetinizdir’’ diye konuşan Bölükbaşı, daha da anlamayanlar çıkarsa, ‘’Açıkça söyleyeyim, oyunuz donunuzun uçkurudur’’ şeklinde izah ederdi.

27 Mayıs 1960’ta ihtilal oldu. Baktıroğlu Eyüp, İhtilali radyodan duymuş. Tabii o zaman televizyon yoktu. Eyüp, ‘’Hükümet devrildi, Hükümet yıkıldı’’ diye bas bas bağırıyordu. Bizde çarşıdaydık. Sandık ki, şimdi Kız Meslek Lisesi’nin bulunduğu yerdeki Hükümet Konağı uçtu, devrildi. Çünkü, o güne kadar, hükümetin nasıl düştüğünü bilmiyorduk.

1960 İhtilali, Demokrat Parti İktidarına karşı yapılmıştı. Samimiyetle ifade edeyim ki;
Bölükbaşı, Demokrat Partililerden çok çekmesine rağmen, kat’i surette onlara karşı kin gütmedi. İhtilali takip eden günlerde, bana telefon ederek şöyle dedi:

‘’Sayın Karagüllü, suret’ikat’iyede taşkınlık göstermeyiniz. Fevri hareketleri engelleyiniz.’’

(Söz konusu Ahi Baba Mustafa Karagüllü'nün bu açıklamaları kendisiyle yaptığım röportajdan alınmış olup, sağlığında, aylık olarak Mehmet Atılgan'la birlikte yayınladığımız "Kırşehir'in Günışığı" dergisinde de yer almıştır.)

 

https://www.adnanyilmaz.com.tr/wp-content/uploads/2019/11/1952-harita-1024x738.jpg

Kırşehir'in İlçe yapılmadan önce, 1952 tarihli Vilayet haritası.[

https://www.adnanyilmaz.com.tr/wp-content/uploads/2019/11/51216227_2174711939253552_5264500087978983424_n.jpg