Türkmen kocası, Türk siyasetinin Duayeni Bölükbaşı’ya muhteşem uğurlama   Değerli hemşehrimiz, ünlü siyaset adamı Osman Bölükbaşı’nın cenaze töreni için yıllarca görev yaptığı TBMM; önündeyiz. Bölükbaşı’nın bayrağa sarılı tabutu Meclis önündeki katafalka konulurken ona vefa borcunu ödemek için gelen binlerce seveni de yerini almıştı, sanki son kez muhteşem bir miting düzenler gibi.



 

Türkmen kocası, Türk siyasetinin Duayeni Bölükbaşı’ya muhteşem uğurlama

 

Değerli hemşehrimiz, ünlü siyaset adamı Osman Bölükbaşı’nın cenaze töreni için yıllarca görev yaptığı TBMM; önündeyiz.

Bölükbaşı’nın bayrağa sarılı tabutu Meclis önündeki katafalka konulurken ona vefa borcunu ödemek için gelen binlerce seveni de yerini almıştı, sanki son kez muhteşem bir miting düzenler gibi...

Bir zamanlar politika yaptığı dönemde meydanları rakiplerine dar eden, kendisini dinlemeye gelen insan selini bu defa Meclis önündeki törende görmek onun yıllarca mücadele verdiği demokrasinin en güzel örneğiydi bence...

Türkiye’nin pek çok ilinde yüzlerce kişi Bölükbaşı’nın cenazesine akın ederken Kırşehir’den de Vali Selâhattin Hatipoğlu, Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu, Emniyet Müdürü Adem Aydemir başta olmak üzere çok sayıda seveni oma başucundaydı.

Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu Bölükbaşı’nın doğduğu Hasanlar Köyü’nden toprak götürürken onun yakın dostu, 50 yıllık dava arkadaşı Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifi Başkanı Mustafa Karagüllü ile yine Bölükbaşı’nın yılmaz savunucusu; Mehmet Metintürk’ün de Kırşehir’den götürdükleri toprağı Cebeci Asri Mezarlığı’nda Bölükbaşı’nın kabrine serpmeleri de Kırşehirliler için kadirbilirlik anlamı taşıyordu.

Bölükbaşı’nın cenaze töreninde kimler yoktu ki…

Yıllarca siyasî arenada mücadele ettiği ve en yakın, dostu olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, kapatılan; Refah Partisi’nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti Genel Başkanı Recep: Tayyip Erdoğan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ATP Genel Başkanı Tuğrul Türkeş, Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, Milletvekili Mustafa Haykır ve saymakla bitmeyen eski ve yeni politikacılar Bölükbaşı’nın cenaze töreninde saf, tutup, ona dua ettiler.

Cenaze törenine Anayasa Mahkemesi Başkanı hemşehrimiz Mustafa Bumin, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Genelkurmay İkinci Başkam Orgeneral Yaşar Büyükanıt ta bizzat katılanlar arasındaydı.

Törene ANAP Genel Başkan Mesut Yılmaz ile DYP Genel Başkanı Tansu Çiller katılmazken Kırşehir eski milletvekillerinden Memduh Erdemir, Mustafa Eşrefoğlu, Mustafa Aksoy, Sabri Yavuz ve İsmet Ergül’ün dışında diğer Kırşehir eski milletvekillerini gözlerimiz boşuna aradı durdu.

Cenaze töreninde benim yanımda Süleyman Demirel, Bölükbaşı’nın oğlu Deniz Bölükbaşı, Kırşehir Valisi Selâhattin Hatipoğlu, Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu ve Memduh Erdemir vardı.

Gerek Meclis’te, gerek Kocatepe Camii’nde, gerekse Çebeci Asrî Mezarlığı’nda Bölükbaşı’yı büyük bir kalabalık uğurladı ve buradaki törenlerde büyük bir izdiham yaşandı.

Bölükbaşı’nın tabutu ellerde taşınırken hemşehrimiz Mehmet Metintürk’ün ağlayarak “Ey koca Bölükbaşı, meydanlara sığmıyordun. Tabuta nasıl sığdın?” sözleri cenaze töreninde herkesi duygulandırdı.

Bölükbaşı’nın oğlu Deniz Bölükbaşı’ya başsağlığı direklerimi iletirken yanımda Vali Selâhattin Hatipoğlu, Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu da vardı.

Deniz Bölükbaşı “Şevket Bey, babam sohbetlerinde zaman zaman sizden de bahsederdi. Sizi tanımaktan mutlu oldum. Kırşehir’e gelince sizinle mutlaka görüşeceğim” sözlerine Bölükbaşı'nın zihninde bir iz bıraktığım için ben de doğrusunu söylemek gerekirse memnun oldum.

Evet, Türk siyasetinin duayenlerinden ve en renkli simalarından Osman Bölükbaşı’yı eski ve yeni siyasîlerin bir araya geldiği görkemli bir törenle son yolculuğuna uğurladık.

Osman Bölükbaşı Orta Anadolu’nun tarih ve kültür şehri Kırşehir’in Hacıbektaş ilçesinde dünyaya gelen katıksız birTürkmen çocuğu idi.

1973 yılında yaşadığı onca ihanetlere dayanamayarak politikayı bırakıp şereflice köşesine çekilen Bölükbaşı çeyrek asırdır gelemediği memleketi Kırşehir’e geçtiğimiz yıl gelmiş, 15 gün kadar hemşehrileriyle, sevenleriyle hasret giderip doğduğu topraklara yüz sürmüş, köyünü gezip hemşehrileriyle vef Kırşehirlilerle bir nevi helâlleşmişti sanki.

Geçen yıl geldiği Kırşehir’de aşağı yukarı her gün kendisiyle birlikte olduk.

Kendisine sormadığımız soru, almadığımız cevap kalmamıştı.

Aynı masada oturuyoruz.

Sağımda Bölükbaşı, solunda Belediye Başkanı Metin Çobanoğlu, onun yanında da eski Vali İrfan Kurucu bulunuyordu.

Oturduğumuz salonun her tarafı kendisini dinlemek isteyen hemşehrileri ve eski dostlarıyla çevrilmişti.

Osman Bölükbaşı’ya öyle sorular soruyordum ki en sonunda kendisi dayanamadı ve “Yeter evlâdım. Her şeyi anlattım” dediğinde karşımızda oturan onun yakın dostu, elli yıllık dava arkadaşı Mustafa Karagüllü Bölükbaşı’ya dönerek "Üstadını. Ben bu gazeteciden neler çekiyorum biliyor musunuz?", dediğinde Bölükbaşı ile birlikte herkesi bir gülme tutmuştu.

Yine Bölükbaşı’ya sordum:

“Geçelim güzelim şarkısını kim için yazdınız?”

“Bak gazeteci hemşehrim. Sen eski defterleri karıştırıyorsun” yanıtını alır almaz yine aynı şekilde Karagüllü söze karışıp “Kâası mısın evlâdım. Üstadım kime yazarsa yazar” diyerek Bölükbaşı’yı fazla sıkıştırmamamı istiyordu sanki...

Kırşehir ziyaretinden sonra Bölükbaşı’nın anlattıklarını ve izlenimlerimi köşemde uzun uzun yazdım hatırlarsanız.

Osman Bölükbaşı Kırşehir’e geldiğinde ayakta zor duruyordu, nefes almakta güçlük çekiyordu.

Ama eskimemiş, yıpranmamış çok güçlü bir hafızaya sahip olduğunu ben o gün daha iyi anladım.

Yetmiş yıl önce yaşanmış bir olayı âdeta daha dün olmuş gibi hatırlıyor ve anlatıyordu.

Otuz yıllık politik yaşamında verdiği demokrasi ve hürriyet mücadelesinde uğradığı ihanetler sonucu “Bağrım Karacaahmet Mezarlığı’na döndü” diyerek köşesine çekilip sade bir vatandaş olarak ömrünü tamamlaması günümüzde koltuksa yapışarak politika yapanlara ibret olacak bir siyaset dersi niteliğindeydi.

“Anadolu Fırtınası” Osman Bölükbaşı elinden tutup parlamentoya taşıdığı insanların ihanetleri karşısında “Bunlar I benim mânevi ölülerim. Bunları bağrıma gömdüm” diyerek içine atmıştır.

Politikada sürekli ihanetlerle karşılaşan Bölükbaşı’nın en anlamlı sözlerinden birisi de “Ben yüreğimde kılıç yarası taşıyorum. Öteki yaralar zaman içinde geçer, ama kılıç yarasını geçiremezsiniz”di.

Bölükbaşı çileli ömrünü 6 Şubat 2002 Çarşamba sabahı saat 05.30’da sabah ezanı vaktinde doldurarak aramızdan ayrıldı.

O günahıyla, sevabıyla tarihe malolmuş, Türk siyasetinin dürüst bir duayeni idi.

O gerçek bir Anadolu Türkmen’i idi.

O gerçek bir Anadolu köylüsü idi.

O gerçek bir yeleli Anadolu insanı idi.

O gerçek bir demokrasi ve hürriyet kahramanı idi.

O gerçek bir Türk milliyetçisi idi.

O gerçek bir Anadolu erkeği idi.

O günümüzde politika yaptığını sanan, erkek olmakla ürkek olmayı birbirine karıştıranlardan değildi.

O Meclis’in duvarları şimdi dile gelseydi deBölükbaşı’nın demokrasi uğruna, Türk insan hak ve hukukuna söylediği tarihî sözleri bütün Türkiye duysaydı.

Osman Bölükbaşı’nın demokrasi ve fazilet mücadelesi verdiği yıllarda adliyelerde kendisini ve milletini savunurken p yaptığı konuşmaları o adliye duvarlar dile gelse ve bugünkü genç kuşak onun nasıl bir insan olduğunu öğrenebilseydi. Bölükbaşı’yı geçen hafta Çarşamba günü kaybettik. Onun ölümünden sonra bütün medyayı karış karış taradık.

Hiç kimse ondan şöyle, ya da böyle kötüydü yanlış yaptıydı diyememişti. Herkes onu sitayişiyle bahsederek onun nevi şahsına münhasır kişiliğinden övgüyle söz ediyordu.

Bölükbaşı’yı son yolculuğuna uğurlarken ona gösterilen saygı ve ilgi bir Kırşehirli olarak bizleri gerçekten çok duygulandırdı.

Demokrasi çınarı Bölükbaşı, ebedî istirahatgâhında artık rahat uyu…

12 Şubat 2002