Son aylarda ülkemizde yaşanan ve giderek artış gösteren terör ve canlı bomba olayları bizleri korku ve endişeye sevk ediyor. “Ülkemiz nereye gidiyor?” demeden edemiyoruz.

Son aylarda ülkemizde yaşanan ve giderek artış gösteren terör ve canlı bomba olayları bizleri korku ve endişeye sevk ediyor. “Ülkemiz nereye gidiyor?” demeden edemiyoruz.
İnsanlar huzursuz, insanlar tedirgin.
Büyük Atatürk’ün kan ve gözyaşlarıyla kurduğu bu eşsiz vatanı bölüp, parçalamak isteyen hainler güruhunu kim durduracak?
Her gün onlarca vatan evladı şehit ediliyor, uzanıp yatıyorlar bayraklara sarılmış tabutlarda…
Artık ülke insanının tahammülü kalmadı, “yeter artık” diyecek bu anlamsız çatışmaları durduracak birisini bekliyor bu millet.
“Başımıza neler örülmek istendiği ve nasıl direndiğimiz, daha doğrusu milletin isteklerine uygun biçimde ve onun desteği ile nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ders teşkil etmeli ve uyanıklık sağlanmalıdır.”
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı günlerinde halkını böyle uyarmıştı.
“Her şey unutulur, fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız, o gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır, gelecek umudunun ışıklı çiçekleri onlardır.”
Atatürk bu günleri göreceğini biliyormuş gibi Gençliğe Hitabesi’nde söylediği gibi, Türk gençliğinin koruyuculuğuna bıraktığı gençlik nasıl olur da bu duruma katlanır?
Seçimmiş, en çok oyu onlar almış gibi demokrasinin gereği olan bu durumda, hepimizin görevi bu vatanı bölücülerden korumak ve kurtarmaktır.
Biraz düşünün, mantıklı olun.
Bu ülkeyi çağdaş, uygarlıktan koparma çabasında olanlar unutmasınlar; Cumhuriyetin tüm değerleri, sivili, kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile top yekün hazır ve hazırlıklı olmalıdır.
Mustafa Kemal’in kulaklara küpe olacak şu sözleri de özellikle vurgulamak istiyorum:
“Bir gün bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın imkân ve şartlarını düşünmeyeceksin.
“Şartlar elvermeyebilir, düşmanlar yenilmez sayılabilir, iç ve dış düşmanlar, hatta içimizdeki hainler kendilerini ezilmez saysalar da.
“Ey Türk gençliğinin genç kuşakları, işte bu şart ve durumda bile görevin Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini korumaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki âsil kanda mevcuttur.”
Siz, biz hepimiz böyle büyümedik mi, böyle yetiştirilmedik mi? Böyle okumadık mı? Etliye, sütlüye karışmayan, bana ne diyen canı yanmamış insanlar boş verebilir.
Ama sizler, bizler, Türk Milletinin parçası olarak hepimiz böyle eğitim almadık mı?
Vatan bölünmenin eşiğine gelince Türk gençleri ne yapacaktı?
Bu vatanı kurtarmak için en önde koşmayacak mıydı?
Ne oldu bu gençliğe?
Ey analar, ey babalar nasıl yetiştirdiniz evlatlarınızı?
İşte görüyorsunuz başta PKK denen âdi ve beyinsizlerin oluşturduğu bölücüler her gün kahraman Türk askerlerini, polislerini şehit ediyor. Kahpece saldırıyorlar. İnlerinde saklanıyorlar. Kansızların sayısı tükenmiyor. Ama az kaldı bitmek üzere.
Her gün bir ile, ilçeye bayrağa sarılı şehitler geliyor.
Kırşehir’de de şehit sayımız her gün artıyor.
Bu şehitlerin kanları bölücü PKK ve diğerlerini bir gün boğacaktır.
Son açıklamalara göre Güneydoğu’da 355 şehide karşılık 5 bin 359 vatan haini, bölücü PKK’lının öldürüldüğü açıklandı.
Yeter artık saf ve masum Türk çocuklarının şehit edilmesine kimsenin tahammülü kalmadı. Bıçak kemiğe dayandı.
1984 yılında Siirt'in Eruh ilçesinde düzenlenen hain gece baskınından bugüne kadar olduğu gibi siyasiler bizleri yine yanıltmadı ve yine klişe lafları söyledi, “Yine akan kanın misli ile intikamın alınacağı dile getirildi, yine bıçak kemiğe dayandı." dedi.
Milletin iktidar ettikleri de, muhalefet görevi verdikleri de başka gündemler peşindeler. Maalesef asıl dertler yine unutulacak.
Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür. Bu düşmanı gidip ininde boğacak güce de sahiptir. Böyle bir gücün yıllardır neden kullanılmadığı sorusu millet tarafından artık yüksek sesle sorulmalıdır.
Tarih hep tekerrür ediyor, ama tarihten ders almayı beceremiyoruz. PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da başlattığı gerilimin ülkemizde huzuru ve milletin devlete olan güvenini sarsmaya yönelik olduğunu, askere, polise kurşun sıkarak iç savaş çıkarmaya çalıştığını artık uçun kuş bile biliyor.
Vatandaşlarımızın sağduyulu olması gerekir. İtidali elden bırakmamalı, devletimize güvenip desteklemeliyiz.
Hainler ülkemizi kan gölüne çevirmek için her şeyi yapıyorlar. Devletimiz o bölgede halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için harekât yapıyor. Askerimiz, polisimiz şehit ediliyor. Her gün bir şehit haberi ile uyanıyoruz. Her gün yüreğimiz acıyla yanıyor. Ülkemizin bir bölgesinde devletine savaş ilan edenlere iyi niyetle yaklaşamayız. O bölgede yaşayan halka kurşun sıkmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Halkın ortak kullanımında olan tesis, araç ve gereçler, resmi kurumlar yakılarak zarar görüyor. Okullarda eğitimi engelliyorlar. Bunlar, bu ülkenin insanlarına karşı düşmanlıktır. Bunları yapanlar o bölgede yaşayan kardeşlerimizin haklarını aradıklarını iddia edemezler.
O bölgede yaşayan kardeşlerimiz bu olayları tasvip etmiyor. Bunu yapanların ülkemizde huzuru ve barışı bozmak amacında oldukları ortadadır. Kargaşa yaratarak ekonominin zayıflamasını hedefledikleri, vatandaşlarımızın hükümete ve devletine olan inancını ve güvenini sarsmaya çalıştıkları ortadadır.
Bu hainliktir. Devlet mallarına zarar vererek, insanların ekmek teknelerini yakarak yıkarak, insanların canına kast ederek yapılan bu hainliğin haklı gerekçeleri olamaz.
Milletimiz, terörün arkasından giden, halkın malına ve canına kast edenlere dur diyecek ve devletinin yanında yer alarak, devletine olan inancını ve güvenini koruyacaktır.
Sağduyulu milletimiz; birliğine, dirliğine ve huzuruna yönelen hain elleri kıracaktır.
Ülkemizin PKK tehdidinden kurtarılması zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizin bütün bölgeleri terör tehdidinden temizlenene kadar bu harekât devam etmeli ve millet rahat bir nefes alarak huzurlu ve güvenli yaşama kavuşturulmalıdır.
Vatanı, milleti ve bayrağı için bugüne kadar şehit olan askerimiz, polisimiz, diğer devlet görevlileri ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Cenabı Allah’ın, milletimizi bu beladan kurtarmasını temenni ediyorum.