Komşu ülke Suriye kargaşalar, kaos, silâh, ölüm ve kana değil de, huzura, güvene, ilgiye, barışa, aşa ve ekmeğe muhtaç.
Suriye’li yıllarca silahların gölgesinde, vahşeti, kan ve ölümü yaşamış, birçok yurttaşı da yurdunu terk etmiş can derdine düşmüş vaziyettedir. İş yok, aş yok, güven, huzur, sükunet yok. Hukuk yok, adalet yok, özgürlükler yok.
Bir de terör grupları bazı bölgeleri denetimleri altına almak suretiyle varlıklarını sürdürmek istemekte çevresine zarar vermektedir.
Esasında Suriye halkı ülkede oluşan kargaşa ve kaostan uzak durmalı, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek en emin, güvenli, huzurlu bir şekilde barışa giden yolu tercih etmelidir.
Ancak Suriye halkına bunları düşünecek zaman ve kendi kaderini tayin etme hakkı maalesef verilmiyor. Zira bazı güçlü odaklar kargaşadan, kaostan, hukuksuzluklardan, haksızlıklardan, silahtan, kan ve ölümden yararlanarak zenginlik kaynaklarından menfaat temin etmeyi düşünüyorlar.
Yakın tarihimizde, Ortadoğu coğrafyasında meydana gelen hadiseleri şöyle bir hatırlayalım. Komşumuz olan Irak’ın lideri Saddam için diktatör kendi insanlarını öldürüyor, hatta elinde kimyasal silah var bölge için tehlike saçıyor denildi. Biraz daha ileri gidilerek kıyamet toplarının dahi olduğu söylendi ve bir an evvel durdurulmalı ve Irak’a demokrasi gelmeli şeklinde savaş çığırtkanlığı yapıldı.
Emperyalist ABD batının da desteğini alarak demokrasi getireceğim diye Irak’a saldırdı. Taş üstünde taş bırakmadı, binlerce insanı öldürdü. Ne kimyasal silah, ne kıyamet topu, ne savaş tankı, ne de bir silah hiç biri ortaya çıkmadı, hepsinin asılsız olduğu ortaya çıktı.
Bugün binlerce Suriyeli evinden yurdundan ayrılarak ülkemizin birçok illerinde olduğu gibi, Kırşehir’de de sefalet içerisinde yaşam mücadelesi vermekteler. Suriye halkının savaşa, silaha, kana ve ölüme değil de, barışa huzura ihtiyacı var.
Peki, hani Irak’a demokrasi getirilecekti!
Peki, hani Libya’ya demokrasi gelecekti!
Peki, hani Mısır’a demokrasi gelecekti!
Yoksa Ortadoğu ülkelerinde demokrasi var da biz mi göremiyoruz?
Pekala, Suriye bunlardan farklı mı?
Artık bu gerçekler görülmeli. Savaşın silah olduğu ve silahın da kan ve ölüm olduğu bilinmelidir.
Türkiye bölge için ve Suriye için huzuru, güveni ve barışı tesis etmek adına çaba harcamalı, savaşsız bir dünya şiarı olmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk “bir milletin canı, malı ve namusu tehlikeye düşmedikçe savaş bir katliamdır” sözü unutulmamalıdır.
Öyleyse;
Savaş yerine barış,
Kin ve nefret yerine sevgi ve saygı,
Ölüm yerine yaşamak tercih edilmelidir.
Bu çerçevede, iki gün önce saat 16.00 itibarıyla başlatılan Barış Pınarı harekatının kayıp vermeden bir evvel amacına ulaşması, terör yuvalarının bir bir dağıtılması, Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanarak yurdunu terk eden insanların dönüş yapmak suretiyle yeniden ülkelerinde huzur ve barış içinde yaşamlarının sağlanması esas olmalıdır.