Kırşehir halkı ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” okurları da uzun zamandır takip ediyor ki, yazıyor olmamdaki amaç, birileri ile düşmanlaşmanın aksine halkı aydınlatmak ve temelde Mustafa Kemal Atatürk felsefemin yattığı ciddi bir vatansever mücadelesi sürdürmemden ileri gelmektedir. Allah bir, Hz.

Kırşehir halkı ve gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” okurları da uzun zamandır takip ediyor ki, yazıyor olmamdaki amaç, birileri ile düşmanlaşmanın aksine halkı aydınlatmak ve temelde Mustafa Kemal Atatürk felsefemin yattığı ciddi bir vatansever mücadelesi sürdürmemden ileri gelmektedir. Allah bir, Hz. Muhammed onun elçisidir, bu ülkenin tek komutanı ise Atatürk'tür derken her defasında, sizlere aynı zamanda omurgalı bir kültürü, SOL kültürü anlatmak istiyorum.
Dünya, farklı görüş ve bakış açıları üzerine kuruludur. Doğruyu ortaya çıkarmanın en demokratik yolu ise görüş, düşünce, beyan farklılıklarıdır. Ancak sistem öyle bir hal almıştır ki, yanlışlıklarına karşı atılan her fikri / doğru hamleye karşı sürekli bir yok etme çabası söz konusudur. Sistemin bu yağmalamasına karşı görüş ve düşüncelerine sahip çıkamayan, fikir eylemini yanlış aks eden bireyler, toplumlar ve kurumlarda yok değil ki, örneğin; SOL tarihten bu yana ciddi haksızlıklara uğramış / uğratılmıştır.
Bana göre SOL, ülkeye ve ülke halkına ciddi katkıları olmuş evrensel ve aydınlıkçı bir görüştür. Temel gerçeğinde eşitliği, özgürlüğü, aydınlığı, adaleti, halkçılığı, ideal bir yaşama dair bir kültürü barındırmaktadır. Düşünce tarzı ile, kültür tarzı ile, müzik tarzı ile, sanat tarzı ile dolu doluyadır. Bu yüzden SOL'un mücadelesi ciddi aydınlar, sanatçılar, kuramcılar, siyasetçiler yetiştirmiştir. SOL'u gerçekten seviyor, SOL'a ait bir düzeni özlüyor olmam bu yüzdendir.
Bu ülkede, fikri meseleleri teknik olarak ortaya koymak gerekirse; sağda bir Turgut Özal geleneği '' benim memurum işini bilir '' derken yine sağda yer almış Süleyman Demirel Amerikan firmalarının distribütörlüğünü yapmış küçük Süleyman'lara çok ciddi rantlar sağlamıştır. Turgut Özal'ın devamı Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel'in devamı Tansu Çiller bu kültürü devam etmiştir. Bu siyasal kordona karşı Bülent Ecevit, halk, köylü, toprak kavgası sürdürerek, Kıbrıs'ı alma mücadelesi ile ciddi bir SOL söylem ve eylem mücadelesine bulunmuştur. Sağ öyle çok, küçük sağlar doğurdu ki, Amerikan Emperyalizminin desteği ve oyunları ile, SOL kültür hep ötelenmiş, sindirilmiş, baskıya ve sömürüye maruz bırakılmıştır. Bu yok oluşta, kendisini SOL cenahta varsayan ikili akıl zihniyetindeki solcularda dahil olmuş dönemin sistem güçlerinin yaftaladığı etiketleri adeta sahtekarlıkla kamçılamıştır..
Bir defa SOL'dan, SOL'cu bir bireyden asla zarar gelmez. SAĞ'dan diyemem ama SAĞ'cı bireyden zarar gelmeyeceğini bildiğim çokça adam gibi adam kardeş ve ağabeylerimde var elbette. Lakin uzun yıllardan beri SOL'a ithaf edilen terörist, dinsiz, sorumsuz, Kürt'çü, alevi, niyetsiz gibi vurulan damgalar iken, asıl bu damgaları tarihten bu yana niçin vurdukları ve son yıllarda bu ithaflara kimlerin sahip olduğu ise açıkça ortadır.
SOL'un tarihte terör ve teröristlerle hiç bir bağı olmamıştır. SOL'a adanmak istenen PKK gibi terör örgütleri bir Amerikan modeli üretimi olup, sanki SOL'un PKK'sı, SOL'un terörü gibi izlenimler verilmiş, SOL cenahın içinde gerçekten ne düşündüğü belirsiz, kimliksiz, şahsiyetsiz yapay solcularda bu örgütlere sahip çıkmıştır ki, bunlarda zihniyetçe fukaralaştırılmış hakiki Amerikan Solcularıdır.
Zira daha dün Habur'da PKK'yı konvoylarla, hakim savcılarla karşılayan SAĞ zihniyetlerde ortadır. Dinsiz diye yaftalanan SOL'un esasında, Mevlana'ya, Hacı Bektaş'a Pir Sultan'a yakınlıkları da ortadır. Nazım'ın, Ahmed Arif'in, Cemal Süreyya'nın şiirleri de bir yerde maneviyatı zikretmekte, halka ve adalete karşı yorumlarını doğrulamaktadır.
Şahsen ben, cebimde bir kaç kuruş ile secdeye giderken şükrü bir huzur biliyor iken, halkın parası ve devlet kasaları ile, bürokratik baskı ile, koltuk gücü ile secdeye gidenlerin bu ülkedeki gerçeği de ortadır. 50 yıldan bu yana Amerikan Filolarını Orta Doğu Projelerine karşı denize dökende SOL'cular iken, vatan haini diye dar ağaçlarında infaz edilen, işkenceden geçirilenlerde solculardır. Daha dün memleketi istila eden FETÖCÜ'lere ilk kafa tutanlar SOL'cular iken, SOL'culara düşmanlaşma hareketini başlatanlarda FETÖCÜ'lerdir. Bugün bu Fetöcüler ise, SOL'un siyasal ve toplumsal haklılıklarını iddia etmekte ise de bugün SOL, Fetöcülerin bu aciziyetliklerine eskiden de olduğu gibi şimdi de yüz vermemektedir. Daha evvel yüz veren ve daha sonra sistem kapışmasına düşenlerde, dün hakiki Fetöcü olup bugün kıvıranlar, dün Fetö’ye katar katar adam götürüp getirenler ile bugün dut yemiş bülbüle dönen, Fetö’ye düşmanlaşan Fetö dostları da ortadır. Kısaca, bugün orta doğu projelerinin Amerikan çanakçı ve ortakçıları ortadır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed öldükten sonra, Hz. Ali'nin halife seçilmesine karşı haksızlık edenlere direnen, yanan, yakılan, öldürülen alevilerin SOL kanatta tutulmasına, yok sayılmasına ne dersiniz? Kürt halkımızı PKK'ya paralel kılan örgüt yanlıları ve Amerikan detsekçilerinin destek ve oyunlarını da anlamayacak kadar ahmak değiliz hamd olsun.
Sistemin bu kargaşasında SOL haksızlıklara uğrarken SOL'un o masumiyetini harcayan, adaletten, insanlıktan, vicdandan, hak ve hukuktan giderek uzaklaşan suni SOL'cularıda da unutmadık ama yinede tüm bu olumsuzlara rağmen SOL'cu kalmayı da unutmadık.
Neden SOL'u ve dilini anlatmak istedim.
Bir referandum sürecine gittiğimiz şu günlerde '' evet '' veya '' hayır '' diyebilmek için referandumun temel gerekçe ve gerçeklerini de hiç değil hatırlatmak istedim.
O halde ne diyoruz;
SOL terörist değil, halkçıdır. SOL adalettir, hukuktur. SOL kültürdür sanattır. SOL özgürlüktür. Ve halkçılığa, devletçiliğe, milliyetçiliğe, cumhuriyetçiliğe sahip çıkanlar bugün o yüzden ''HAYIR'' demektedir. Ülkenin bu ulusal değerlerine sahip en aklı selim SAĞ'cıları da “HAYIR” demektedir.
Karar sizin, bu ülkede !..