Kırşehir’de yıllar önce vilayet konağı olarak temeli atılan, sonrasında KYK’na devredilen ama inşaatı yılan hikâyesine dönerek bir türlü başlamayan şehrin ortasında ucube, siyasilerin alnında kara leke olarak duran utanç abidesi inşaatta bu günlerde yoğun bir çalışma olup bazı kolonlar kesiliyor. 

Aldığım bilgilere göre KYK’na devredilen ucube inşaatın tekrar Hükümet Konağı inşaatına dönüştürüleceği kararı alındığından yurt inşaatına göre çizilen proje nedeniyle yapılan bazı kolonların kesilmesi gerekiyormuş, bu çalışmalarda kolonlar bu nedenle kesiliyormuş. 

Anlayacağınız siyasetçilerin egolarını tatmin etmek için adeta yap-boz tahtasına dönen ucube inşaat için başında saç çıkmamış yetimin hakkı olan devletin paraları boş yere harcanarak israf edilmiştir. Yazıktır, günahtır, bunun hesabını kim verecek merak ediyorum. Acaba şimdiye kadar harcanan paralar bu inşaat üzerinde siyaset yapan siyasetçilerden ve yöneticilerden tahsil edilecek mi, hesabı sorulacak mı? Bilemiyorum, tek bildiğim israf edilen bu paranın kul hakkı olduğu ve Kırşehir’in siyasetçilerden çok acı çektiği ve önümüzdeki yıllarda da çekeceği ve Kırşehir’in sahipsiz olduğudur.

Bir Hükümet Konağı inşaatını dahi eline yüzüne bulaştıran bu siyasetçiler Kırşehir’in kaderi olmamalıdırlar.

Sözde insanın kendi kendini idare etmesine demokrasi diyoruz ama ne hikmetse ülkemizde vatandaşların oylarıyla seçilenler, benden olan veya olmayan diyerek ayrılarak iktidarlar kendinden olanlara hizmet ediyor, olmayanlara, eziyet ederek cezalandırıyor. Tıpkı 1954 yılında perde arkasında Celal Bayar’ın fikir babası olduğu ve Adnan Menderes tarafından bize oy vermiyor diyerek Kırşehir’in ilçe yapılıp, ilçelerinin elinden alındığı gibi. Yine o yıllarda Ankara-Kayseri hattına yapılan tren hattının Adnan Menderes tarafından ceza olarak Kırşehir’den geçirilmeyerek, daha fazla paralar harcanarak daha uzak mesafeden Yerköy – Yozgat hattından geçirildiği gibi. Tıpkı bugün olduğu gibi Kırşehir’de veya ülkemizin diğer şehirlerinde belediye başkanlıklarının iktidardan seçilmemesi nedeniyle iktidarın bu belediyelere eziyet etmesi ve baskı yapması gibi.

Maalesef Kırşehir her bakımdan sahipsizdir. Bu durum ister iktidarda olsun, ister muhalefette olsun hiç değişmiyor. Çünkü iktidarlar 1954 yılından itibaren Kırşehir’e üvey evlat muamelesi yapıyor. Buna kendi içerisinden seçtiği milletvekilleri ve il başkanları da dahildir. 

Ne hikmetse seçilen milletvekilleri ve il başkanları Kırşehir’e hizmet etmek yerine kendilerine hizmet ettikleri gibi bağlı bulunduğu siyasi parti genel başkanları ne derse onu yapıyorlar, sadece el kaldırıyorlar, emme-basma tulumba gibi başlarını yukarı-aşağı sallıyorlar. Acaba Kırşehir’in bu makûs talihi nereye kadar devam edecek ve bu siyasetçiler Kırşehir’in kaderi olmaya devam mı edecekler merak ediyorum.

Adnan Menderes’in geçmiş yıllarda Kırşehir’i cezalandırmak için ilçe yaptıktan sonra demiryolunu Kırşehir’den geçirmediği ve daha uzun mesafeye daha fazla para harcayarak Yerköy-Yozgat hattından geçirdiği gibi günümüz iktidarı da Kırşehir’de CHP’nin Belediye Başkanlığını kazanması nedeniyle Ankara-Kayseri hızlı tren hattını Kırşehir’in düz arazisinden daha kısa mesafeden, daha az parayla geçirmeyip, daha fazla para harcayarak, daha uzun mesafeden dağlık ve engebeli arazilere tüneller açarak hızlı tren hattı yaptığı gibi.

İşte tüm bu durumlar gösteriyor ki Kırşehir başta siyaset olmak üzere her bakımdan sahipsizdir. Çünkü gelen de, giden de kendisini düşünüyor.

Son beş yıla baktığımızda İktidarın Kırşehir’e hizmet olarak çivi çakmadığı gibi en son teknolojiyle yapılan Türkiye’nin en modern Kırşehir Şeker Fabrikasını özelleştirdiği ve bununla kalmayıp belediye benden değil diyerek her türlü baskıyı yaparak hizmet etmesini engellediği, geçmişte AKP’li belediyeye İş-Kur kanalıyla yüzlerce personel verirken CHP’li Belediyeye verdirmedi, personel almasına izin vermediği, geçmişte AKP’li belediyenin yaptığı borçlardan dolayı Kırşehir Belediyesi’ne icra getirdiği, soruşturma başlattığı gibi.

Hal böyle olunca bizler halen demokrasiyle yönetildiğimizi ve halkın kendi kendisini idare ettiğini söylüyoruz. Sizce bunda bir tuhaflık yok mu, bunun neresi demokrasi, bu nasıl bir siyaset?

                                      *   *   * 

Zaman zaman bu satırlardaki yazılarımda özellikle siyasetle uğraşanların, Milletvekili ve İl Başkanı olacak kişilerin Kırşehir’de doğup, büyümesi ve çocukluk, gençlik yıllarının Kırşehir’de geçmeli, Kırşehir’in tarihini, kültürünü, Türkiye ve Dünya coğrafyasındaki yerini bilmeli, toprağına basmalı, tozunu yutmalı, güneşinde yanmalı, ayazında donmalı kısaca Kırşehir’in hamuruyla yoğurulmuş olmalıdır şeklinde yazılar yazarım.

Ancak gördüğüm kadarıyla bazı il başkanları Kırşehir’in hamuruyla yoğurulmadığı için Kırşehir’in sorunlarını bilmedikleri gibi bulundukları makamları kendi egolarını tatmin etmek için kullanmaları nedeniyle Kırşehir’e en küçük bir faydaları olmamaktadır. Ayrıca bu muhteremlerde Kırşehir’e hizmet edecek ve sorunlarını kapasite bulunmamaktadır. Çünkü hem cahil, hem bilgisizlerdir.

Bana bir arkadaşımın anlattığına göre Kırşehir’de bir siyasi partinin İl Başkanı Kırşehir’de işsizlik sorununun olmadığını, yatırıma gerek olmadığını söyleyerek örnek olarak Petlas Lastik Fabrikasını vererek “Petlas çalışacak eleman bulamıyor“ demiş.

Güler misin ağlar mısın zihniyete ve düşünceye bakın.

Doğrudur Petlas Lastik Fabrikası bazı alanlarda eleman bulamıyor, bu alanlar kalifiyeli kaynakçı, elektrikçi, makinacı, bakımcı gibi teknik eleman ihtiyacı olup buralarda eleman bulmakta zorluk çekiyor. Ama diğer alanlarda istediği tüm elemanları rahatlıkla buluyor. Petlas’ın belirtilen kalifiye elemanları bulabilmesi için Kırşehir’de eğitim ve öğretim yapan meslek okullarına ağırlık ve önem verilirse sorun ortadan kalkar. Bu konuyu muhterem il başkanının bilgisine sunarım.

Burada Kırşehir’in sorunlarından habersiz, cahil ve bilgisiz il başkanına şu hususu belirtmek istiyorum. Kırşehir’e açacağı tekstil fabrikasına yüz eleman almak için duyuru yapan ve sınav açan “KARAHAN GRUP-TEKSTİL LTD.”  için üç binden fazla vatandaşımız müracaat etmiş ve bunların arasında dört yıllık üniversite mezunları mühendisler, öğretmenler, hemşireler olduğu gibi altmış ve yetmiş yaşlarına gelen ilkokul mezunu kadınlarda vardı.

Yine İŞ-KUR’un yüz kişi alacağı mevsimlik işçiler için binlerce vatandaşımız müracaat ediyor. Bu kısa bilgiler ışığında tepeden inme il başkanına Kırşehir’in iş alanı olmadığı için göç verdiğini ve acilen yatırımlara ihtiyacı olduğunu belirtmek isterim.

Bu siyasetçiler Kırşehir’in kaderi midir, nedir çok mu arıyorlar, nereden buluyorlar anlamıyorum.

Bana gelen bilgilere göre özellikle deprem bölgesinde fabrikaları olan iş insanları fabrikalarının depremlerde yıkılmaları nedeniyle Kırşehir’e gelerek fabrika kuracak yer arıyorlarmış. Burada ilimizdeki siyasetçilere ve yöneticilere düşen görev bu iş insanlarına yer bulmak ve vermek olmalıdır. Hemen yanı başımızda Niğde-Aksaray illeri bunu nasıl yapıyorlarsa bizde aynı şekilde yapmalıyız. Organize Sanayi Bölgesinin büyütülmesini ve kamulaştırma çalışmalarını en kısa sürede bitirmeliyiz ki yatırım yapacak iş insanları Kırşehir’de rahatlıkla yer bulabilsinler, istihdama katkıda bulunsunlar.

Son olarak şu konuyu da belirtmek istiyorum. 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerden sonra İktidara kim gelirse gelsin, Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, Kırşehir’den kim milletvekili seçilirse seçilsin, kim il başkanı olursa olsun Kırşehir’e sahip çıkmayarak hizmet etmedikleri ve gelen hizmetleri engelledikleri takdirde en ağır şekilde eleştirir ve rezil ederim, hizmet edene de teşekkür eder vezir ederim.

Zira şu an milletvekili adayı olup seçildikleri taktirde Kırşehir’e en güzel hizmeti yapacaklarını anlatan adayların büyük çoğunluğu beni, bende onları yakinen tanımaktayız.

Yukarıda dediğim gibi siyasetçiler Kırşehir’in kaderi olmamalıdırlar.