Siyasetin sözlük anlamı, “egemen olmak ve yönetmektir” diye tarif ediliyor.

Bu terim bazı rejimlerde söz konusu olamaz, çünkü tek adamın kontrolünde yönetilen ülkelerde kralın veya diktatörün düşünceleri ve onun kuralları geçerli olur.

Göstermelik olarak parlamentoda kendisini destekleyen kimselerin oluşturduğu bir gurup sadece alkışçı ve yandaş olarak, devletin bütün nimetlerinden öyle ya da böyle yararlanırlar. Bazı ülkelerde değişik ideoloji temsilcisiydi gibi varlıklarını devam ettirirler.

Kendilerini koruyor ve vatandaşının refahı için çalışıyor görüntüsü vererek inanan halkları, değişik vaatler ve ufak tefek müjdelerle oyalarlar. Fakat hiç bir zaman beklediği refah ve yaşantıyı yakalamayan halk, her zaman başka vaatler ve hayali ile oyalanırlar!

Nizamülmülk diğer adı (Ebu Ali Kivamuddin Hasan bin ishak et-Tüsi) tarafında yazılan “Siyasetname” adlı eserinde, bir devletin nasıl batırıldığını ve devlet adamının nelere dikkat edeceğini zamanının tecrübelerine dayanarak yazılarına dökmüş.

Nizamülmülk Alpaslan ve Melikşah döneminde vezirlik yapmış, zamanın pek çok devlet adamları ve krallarıyla konuşmuş kimse olarak siyasetle ilgilenenler için okuması gereken eserler bırakmış.

Kendisi bir haşhaşı tarafından suikast uğrayarak öldürülmüş, neden öldürüldüğünü ve hangi siyasi çıkar doğrultusunda ortadan kaldırıldığına dair kesin bir bulguya rastlamadım. Yalnız pek çok eserinde Türkleri sevmediğini ve bazı yerlerde hakarete varan ve Türkleri aşağılayıcı yazılarını okudum.

Büyük İskender tarihinde örnek alacak çok yazılar var, devletin bekası konusunda. Büyük İskender, Makedonya’dan yola çıktığında çok genç ve tecrübesiz bir komutan olarak görülür. Fakat öyle olmadığı, Uzakdoğu’ya kadar pek çok egemenlikleri yıkmış ve hatta zamanın çok kuvvetli ordusu olarak görülen Pers İmparatorluğunu yıkmış eşsiz bir üne kavuşmuş komutan.

Bir gün şüpheye düşer, geniş ve büyük uçsuz bucaksız aynı zamanda aynı dili konuşmayan bir ülkeye nasıl hükmedecekti, mahiyetinde tecrübeli danışmaları ve meclisi vardı. Düşüncesini anlattı ve yardım istedi. Danışmanları, “toplumun arasına nifak sokacaksın, hiç bir zaman taraf olmayacaksın ve devamlı hakem durumunda kalacak ve kimseyi haklı göstermeyeceksin” der.

Başka diyecek söz var mı?